1954’te haftalık ücreti 1500 dolara çıkaran “Dönüşü Olmayan Nehir” (“The River of No Return”)
ve “Sahne Aşıkları” (“There’s No Business Like
Show Business”) yine sükse yaptı. İlkinde Robert
Mitchum ile western sahnesinde karşılaşan Monroe, ikincisinde ‘Annie Get Your Gun’ın şarkısından yola çıkan bir projede, ikinci gerçek müzikalinde kendini yokladı. Heat Wave performansı iz
bıraksa da film battı.
Monroe’nun “The Girl in Pink Tights” (1953),
“How to Very, Very Popular” (1955), “Aşk Uğrunda Katil”in (“The Girl in the Red Velvet Swing”,
1955) çekimlerine katılmaması, stüdyodan uyarı
almasını sağladı. Yönetmenlerle anlaşamaması,
hastalık bahaneleri üretmesi ve sete geç gelmesiydi bunun sebebi... Ücretinden rahatsız olması
ve artık küçük rolleri istememesi bu tatsız durumu doğurmuştu. Oyuncu, stüdyo sisteminin
otoriter yapısına karşıydı.
1955’te “Yaz Bekarı”nın (“The Seven Year Itch”) 6
milyon dolar kazandırması, Fox ile aradaki buzları
eritti. Yeni kurulan Marilyn Monroe Productions’ın altında 7 yılda çekilecek 4 filmin her biri
için 100.000 dolar ve gelirden alınacak yüzde üzerine anlaşıldı. Böylece
senarist, yönetmen ve
görüntü yönetmenini de
‘reddetme’ yetkisini eline
geçirmişti Monroe. “Otobüs
Durağı” (“Bus Stop”, 1956) oyuncunun şirketinin ve bu anlaşmanın ilk
filmiydi. Hafifmeşrep bir salon şarkıcısını
canlandıran Monroe’nun katkısıyla, tutucu
ve evlilik delisi Amerikan toplumunun hicvine
açılıyordu. Adeta bir ‘screwball komedi’ üzerinde
canlanan, gelenekçi rodeo kovboyluğu eleştirisiydi.
ÜÇÜNCÜ EVLİLİK VE ALTIN KÜRE
GURURU
1956’da Arthur Miller ile evlenen Monroe, 1960’a
kadar bu ünlü, tecrübeli tiyatro oyunu yazarıyla birlikteydi. Bir kez daha kendisinden 10 yaş
büyük birini bulmuştu. 1957’de “Uyuyan Prens”
(“The Prince and the Showgirl”), kibirli bir Avrupa prensi ile Amerikalı şov kızının ilişkisini
anlatıyordu. “Marilyn ile Bir Hafta” (“My Week
with Marilyn”, 2011) ve ona konu olan Colin Clark
imzalı iki kitapta gördüğümüz üzere Olivier ile
Monroe’nun çekim aşamasındaki çekişmesiyle
anıldı. Belki de oyuncu için en kötü hatırlanacak
maceraydı. Bu filmi Warner Bros dağıttı. Olivier’nin burada Monroe’nun lakayt davranışları
ve ruhsuzluğu sebebiyle yönetmenliği bırakma
kararı aldığı, Monroe’nun ise kendisinden altı
yaş küçük set çalışanı Clark ile bir yasak ilişkiye
girdiği de biliniyor.
1959’da “Bazıları Sıcak Sever” (“Some Like it
Hot”), ‘Komedi-Müzikalde En İyi Film’ dalında
Altın Küre’ye aday olurken, bu kategoride ‘En
İyi Kadın Oyuncu’ ödülünü de Monroe’ya getirdi.
Film daha ziyade Matthau-Lemmon ikilisinin öne
çıktığı ‘kılık değiştirme komedisi klasiği’ olarak
anılsa dahi Monroe’nun siyah-beyazdaki en kalıcı
işi oldu. 1960’da George Cukor ile “Gel Sevişelim”i (“Let’s Make Love”) projelendiren Monroe,
1961’de “Uygunsuzlar”da (“The Misfits”) John
Huston ile çalıştı. İlkinde klasik oyuncu kimliğini,
ikincisinde Clark Gable’ın yanında ikinci ‘güncel
western’ aşkını canlandırdı.
1962’de screwball komedi örneği “My Favorite
Wife”ın (1940) yeniden çevrimi “Something’s
Got to Give” ile Fox anlaşmasının üçüncü filmine
imza atmayı planlayan Monroe, onu bitiremedi.
George Cukor, Dean Martin ve Cyd Harrisse’le