Aileleri bu bilgileri çocuklarıyla paylaşmaktan alıkoyan en önemli sebeplerden biri de, cinsel eğitimin, çocuklara ahlaksız, yaşa uygun olmayan ya da teşvik edici bilgiler verilmesi olarak anlaşılmasıdır. Dünya çapında yapılan araştırmalara göre, kapsamlı cinsel eğitim alan çocuklar, hem
daha geç yaşta cinselliği deneyimler, daha az partnerle birlikte olur, hem de istenmeyen gebelik
ve enfeksiyonlara karşı daha korunmuş olurlar.
3. Doğru isim, doğru konum kullanmanın
önemi
Bu konu cinsel eğitimin en tartışılmaz konularındandır. Erkeklerin genital (üreme/
cinsel) bölgelerine ‘pipi’, ‘tabanca’, ‘popo’,
‘çubuk’ değil, ‘penis’ denmelidir. Kız çocuklarının genital bölgelerine de ‘kuku’, ‘kutu’,
‘kayısı’, ‘şekerleme’ gibi isimler değil, ‘vulva’
denmelidir. Vulva, kadın genital gölgesinin
genel adı olup, vajina, klitoris, dış dudaklar,
iç dudaklar, ve üretra’yı (idrar deliği) kapsar.
Bedenlerinin doğru isimlerini öğrenen çocuklar, öncelikle ailelerinden bu bölgelerin
garip, sapık ya da olumsuz bölgeler olmadığının mesajını alır. Anatomik olarak bedenlerinin doğru isimlerini öğrenen çocuklar,
pozitif beden algısına sahip olur, bedenlerinden utanma, bedenlerine yabancılaşma ihtimalleri daha düşük olur.
Tüm bunlarla bağlantılı olarak da, ‘özel bölge’lerinin doğru ismini bilen çocuklar, kendilerini istenmeyen davranışlara, çocuk istismarına karşı daha iyi koruyabilir. Başka bir değişle,
çocukların bedenleri kendilerine ait olur.
4. Erkek çocuklarının dahil edilmesi
‘Erkek adam bilir’ fikirleriyle büyütülen bizler,
erkek çocukların cinselliği nedense daha iyi
bildiğini, bir şekilde ya arkadaşlarından ya da
porno izleyerek bilgileneceğini varsayabiliyoruz. Bu düşünce aslında erkek çocuklarını daha
çok bilgisizliğe sürükler. Çünkü zaten bir konuya hakim olması beklenen bir çocuğun, o konu
hakkında soru sorma ihtimali azalır. Çocuk
çekinebilir, utanabilir ve onların dilinde konuşmak gerekirse, soru sorarsa ’ezik’ olacağından
korkabilir. Kız, erkek, hiç farketmez, cinsel eğitim tüm çocuklara, eşit şekilde verilmelidir.