EXECUTIVE HOUSEKEEPER MAGAZINE EXECUTIVE HOUSEKEEPER MAGAZINE | Page 107

olağanüstü güzellikteki manzaralarıyla insanların hayran kaldığı romanlara, şiirleri ve şarkılara konu olan bir kenttir. Boğaziçi’nin erguvan ağaçlarıyla süslü yamaçları ve koru görünümlü tepeleri arasından kimi zaman hırçın kimi zaman nazlı bir genç kız gibi kıvrıla kıvrıla nehir gibi akarak Marmara denizinin serin sularıyla kucaklaşıyor. Boğaziçi’nin bahçelerle, köşklerle örtülü set set yükselen tepeleri arasından bakınca; mavi sularda sürüklenen vapurları, onlara eşlik eden beyaz martıları, süslü bahçeler içinde kurulu yalıları, yeşilin her türlüsüyle bezenmiş bahçeler içindeki evleri, ufak çayırlıklar arasından zikzaklar çizerek sahile inen yolların sonunda denizin lacivert rengine yansıyan, bir ömür huzur içinde yaşanası semtlere hayran kalırsınız. İstanbul’un iki kıta arasındaki konumu nedeniyle Boğaziçi tepeleri doğasında şaşırtıcı zenginlikte bir bitki örtüsünü oluşması sağlanmış. Günümüzde Boğaziçi tepelerinde etrafı çevrilerek koruma altına alınan yeşil alanların pek çoğu halka açık rekreasyon alanı olarak hizmet vermektedir. Boğaziçi sırtlarında yoğunlaşan şehir korularından en bilinenler “Avrupa yakasında: ‘Yıldız Parkı, Naile Sultan, Naciye Sultan, Prens Sabahattin, Emirgan ve Ayazağa korularıdır. Anadolu Yakası’nda: ‘Abraham Paşa, Beykoz Kasrı, Mihrabat, Büyük ve Küçük Çamlıca, Validebağ koruları en bilinen korulardır. Boğaziçi tepelerinin koruları içinde nadide ve anıtsal ağaç türleri bulunmaktadır. Ağaç türlerinden “sekoya, kırmızı yapraklı karaağaç, atkestanesi, ıhlamur, meşe, erguvan ve çeşitli türde akasyalardır. Anıtsal nitelikte ki ağaçların çoğu çınar ağaçlarıdır. Ayrıca karaçam ehramı selvi, dişbudak, Akdeniz Defnesi ve Londra çınarı Boğaziçi tepelerinde ki bahçe ve korularda yer alır. Hızlı büyüme ve gelişme içinde ki İstanbul kentinde hiç şüphe yok ki en doğal kaynaklarımız olan yeşil alanlar ve ormanlar üzerinde ki tehditlerin başında “yak-yık-sat” yoz tüccar düşün- cesi gelmektedir. Boğaza Nazır Seyir Terasları Büyük Çamlıca Tepesi İstanbul’un en çok bilinen ve ziyaret edilen manzara terası olma özelliğini koruyan Büyük Çamlıca Tepesi, Galata ve Boğaziçi Köprüsü, Rumelihisarı, Kandilli, Topkapı, Sultanahmet, Adalar ve Haydarpaşa semtlerini buradan rahatlıkla görebilirsiniz. Boğaz’ın mavi sularını, Boğaziçi Köprüsünü ve Avrupa Yakası’ndaki gökdelenlerin ihtişamını izleyebileceğiniz mekândır. Ayrıca, Çamlıca Tepesi güneşin doğuş ve batış manzaralarını seyredebilirsiniz. Çamlıca Tepesi’nde her yıl lale ekimi yapılmaktadır. Bu tarihlerde tepe mutlaka görülmelidir. Bu dönemler haricinde de tepeye yapılacak ziyarette hiç bir yerde rastlanmayan çiçeklere rastlamak olasıdır. Ayrıca burada bulunan çok sayıda ağaç sayesinde tepenin havasını solumak ayrı bir güzelliktedir. Tepede yapılacak bir yürüyüş ciğerleri açacak, sağlığa da ciddi katkılar sunacaktır. Çamlıca tepensin ilk kullanımı Dördüncü Murat zamanında oldu. 17. yüzyılda bazı köşklerin ve Bağ-ı Cihan adlı bir ahşap kasrın yaptırılmasıyla Çamlıca sayfiye olarak kullanılmaya başlandı. Çamlıca mevkiinin rağbet bulmaya başlaması ise 18. yüzyıldan itibarendir. 19. yüzyılda köşklerle donatılan bu mevki, II. Abdülhamit döneminden sonra canlılığını yitirdi. Bugün ise Çamlıca tamamen şehir alanı içinde kalmıştır. Bugün kentsel alanların sınırları içinde yer alan Çamlıca tepeleri güzel panoraması, subaşları ve özellikle Küçük Çamlıca da korunmuş bulunan kızılçam ve fıstıkçamı koruları ile Türk edebiyatına ve şarkılara konu olmuş gözde bir gezinti yeri olarak biliniyor. Büyük Çamlıca Tepesi’nde, İvaz Fakih açık türbesinin yanında idi. Mermer bileziğinde iki sıra halinde yazılmış şu kitabe vardı: “İnşa edilen bu şehir değil Türkiye’nin Dünyanın gözbebeği kabul edilir. Bu şehr-i İstanbul ki nelere tanıklık etmiştir asırlar boyunca...” İşte bu yedi tepe den biri de Çamlıca Tepesidir. İstanbul’un tacı sa