görüş
“HALKIN HİZMETKÂRI OLMAK…”
ŞABAN ALİ YAŞAROĞLU
Otoman Imperial Hotel & Otoman Park Hotel Turizm Eğitim Danışmanı
HAZİRAN EXECUTIVE HOUSEKEEPER 2014
Çok
partili hayata girişimizden bu
yana, halkın hizmetine girmiş
nice siyaset adamlarını gördük. İyisini
de gördük, kötüsünü de görmüş olduk.
Ama bir ülkede huzur ve geleceğe güven
yoksa biliniz ki, orada iyi siyaset ve devlet
adamları yok demektir.
Siyasette doğru ve düzgün insanı bulmak
ve seçmek kolay değildir. Çünkü bu süreçte seçmenlerin bilgi ve bilinç düzeyleri önem taşır. Hele geri kalmış ülkelerin
aydın aymazları toplumları aydınlatmayı
görev edinmezlerse, şarlatan siyasetçiler tarafından halk aldatılmış olur.
Bu tür şarlatan siyasetçiler, halkın gözdesi olmaya niçin can atarlar? Halkın
başına geçip zorbalık ve soygun yapıp
“köşeyi dönmek” için. Eğer böyle bir ülkede; gerçek aydın muhalefeti yüreğinde
taşıyan, adaletsizliklere ve soygunlara
karşı halkın yanında yer alan yurtsever
aydınlar yoksa o ülkeye etap etap karanlık
çöküyor demektir.
Hele hele, böyle bir ülkenin seçmenleri kimselerin esiri olup, tanrının kendilerine verdiği beyinleri ile düşünmeyip sorgulamıyor,
özgürce kararlarını veremiyor ve hisleriyle
hareket ediyorlarsa o ülke batıyor demektir.
Böyle bir ülkede demokrasiyi geliştiremez,
huzur ve güveni sağlayamazsınız.
Aslında Cumhuriyetin ilanıyla yeni bir çağa
girmiştik. Yeni nesili bu çağın kültürü ile yetiştirmek zorundaydık. Çünkü ölümsüz büyük önder ATATÜRK bize; “Yeni toplum, yeni
devlet ve aralıksız devrimler”i hedef göstermişti. Böylesi çağdaş bir hedefi, özellikle
son elli yılda alelade politikacıların elinde
hedefinden saptırdık.
Politika zor bir sanattır. Seçilirken halka
verdiğiniz sözleri ve vaad ettiklerini yerine
getirme sorumluluğunuz vardır. Çünkü politikada halkın affı yoktur.
Politikaya atılan kimselerin her şeyden
önce tıpkı bir oyuna girer gibi önce oyunun
Hz. Ali’nin dediği gibi “Eğer bir ülkede
yöneticiler sık sık öfkelerine hâkim olamayıp, saldırgan ve kontrolsuz konuşmalar yapıyorlarsa biliniz ki, ilk yanan
kendileri olacaklardır”. Demokrasi ile
yönetilen ulusların tarihi bunun örnekleri ile doludur.
kurallarını öğrenmeleri gerekir. Anlatmak
istediğim; politikaya atılan kimse, bakkal
dükkânı açan kimse değildir. Çünkü bu hayata adımını atan her insan, artık üzerine
oklar yağdırılacak bir hedef olduğunu bilmelidir.
Bu oklar genellikle muhalefetten geldiği
gibi, diğer kimselerden de atılabilir. Hüner,
her yönden gelenlere de hoşgörü ve dayanma gücünü gösterebilmektir. Bunu başaramayanların siyaset havuzuna girmeleri
anlamsızdır. İnsan siyasete zengin olmak
istediği için değil, hizmet etmek için girmelidir. Başaramayanların ise mesleklerine geri
dönmeleri gerekir. İşte o vakit kimse sizinle
ne uğraşır ne de rahatsız eder.
Böylesi okların hedefi olmak elbette zevkli
bir iş değildir. Ama insan, siyaset hayatına
zevk ve sefa için atılmaz. Çünkü siyaset dikenli bir yokuştur.
Siyasetin kurallarını bozanlar tekrar seçmenlerin karşısına çıkıp kendilerinden oy