“Sizin propaganda dediğinize bir başkası siyaset
diyebilir” soruma cevap vermeden Nazım Hikmet’e
geçiyor. Nazım Hikmet’in çok iyi şair olduğunu,
ama o günün şartlarında bile Rus Fütürizmi’ni içine
sindiremediğini, çünkü Nazım’ın derdinin prop-
aganda değil, insan olduğunu söylüyor. Bundan
dolayı yollarının ayrıldığını, hatta Mayakovski’nin
kendini Fütürizm’e adamamak konusunda ısrarlı
olan Nazım için “Dönek Türk” lakabını kullanmaya
başladığını anlatıyor. Moskova Davaları’nın bir kolu olan “Troçkist
Antisovyet Askeri Organizasyonu” davasında
suçlu bulunarak idam edildi.
“Nazım Mayakovski’yi hep sevdi ama, ölümünün
ardından yazılar yazdı, O tüm çağdaş yazarların
ustasıdır dedi” diyorum. Bu arada Primakov ile ilgili suçlamalar düşürüldü
ve 1957’de itibarı iade edildi” derken hüzünleniyor.
“Öyle diyecekti tabi, ikisi de solcuydu, devrimciydi,
‘bana dönek dedi’ mi diyecekti?” derken sinirleni-
yor. “Ekim Devrimi’nin Şairi oldu o, hem içerde hem
dışarda, ama sonra evli bir kadına aşık oldu, aldı
da kocasının elinden, Bolşevikler için kabul edile-
mezdi bu, onu burjuvalıkla, davayı unutup aşka
meşke kafa yormakla suçladılar. Paris’te yaşayan,
Rus bir kadına da aşık oldu daha sonra, o da evliydi,
onunla da ilişkisi oldu, şair bu olacak, memur gibi
yaşayamaz o adam... Yurt dışına çıkması için vize
vermemeye başladılar. Sıkıldı, göremediği sevdiğini,
kadın da kocasını bırakmadı, dışlanmak is-
temedi, küstü, içkiye vurdu kendini, içiyor
diye kitaplarını vitrinlerden indirdiler. “İnsan
Mayakovski”yi sevmedi Bolşevikler, aşık olan,
içki içen bir asker istemediler. Ölünce, Trium-
falnaya Meydanı’ndaki anıtta hatırası yaşat-
tılar, Tiflis’te, Bakü’de, Yerevan’da okullara,
sokakla verdiler adını. Sorsan, ağır hastalık,
yanlış ilişkiler ve şahsi ıstıraplar yüzünden ani
bir kararla canına kıydı derler, oysa Mayak-
ovski’nin ölümünden rejim sorumludur, onu
kullanan ve insan olması kabullenmeyen re-
jim...” diyor.
Ermenistan Rehberi
Troçkist olmak d a suçtu, biliyorsun değil mi?”
diyor Sahak.
“Kocasının ölümünden sonra Lilia, bil bakalım
kimle evlendi? Evet bir Ermeni ile. 1938 yılında
yazar Vasili Katanyan ile evlendi ve kırk yıl bir-
likte yaşadılar.
“Adı Mayakovski olan, 600 haneli bir köyde
doğup, edebiyata merak sarmışsan, ilk önce
Mayakovski’yi, sonra da bu köyün adının neden
o olduğunu anlamak için harcıyorsun yıllarını,
bu bir görev gibi” diyor onu anlamadığımı düşü-
nerek, oysa onu çok iyi anlıyorum. “Türkiye’de
Ermeni olarak doğmak da öyledir, bazıları için”
diyorum.
Bir gün “Ermenilerin harcadıkları yılları” konuş-
mak için sözleşip ayrılıyoruz, hiç unutmaya-
cağım bir köy ve edebiyat öğretmeni ekleniyor
hayata.
“Geçen yıldan beri, Yerevan’da Mayak-
ovski’nin doğum günü olan 19 Haziran’da
Mayakovski okuma geceleri düzenleniyor-
muş, o da mı yanlış sence diyorum” yine sinir-
leniyor. “Niye yanlış olsun insanları sevmenin
nesi yanlış, tapınmak, putlaştırmak yanlış”
diyor. Ne demek istediğini daha iyi anlıyorum
artık.
Lilia Birik ve Ermeni Kocası
“Mayakovski’nin en büyük aşı Lilia var ya,
Mayakovski’nin hemen ardından Sovyet gen-
erali Vitali Primakov'la evlendi. Primakov’u da
1936'da tutukladılar.
149