Ermenistan Rehberi
Türkiyeli bir Ermeni için ise bu yürüyüşler elbette bu
bahsettiklerimden daha fazlasını içerecek. Çünkü
ilk olarak Türkiye’de kamusal hayattan silinmiş bir
dili doyasıya yaşayacak, ziyaretçi. Ya da yerleşmeye
niyetli olan. (Son yıllarda Ermenistan’a yerleşmeyi
aklından geçiren Türkiyeli Ermenilerin sayısında bir
artış var, bu artık bir sır değil)
Doğup büyüdüğü, yurdu olan topraklarda kamusal
hayattan silinen bir dil ile yaşamanın Türkiyeli bir
Ermeniye hissettirdikleri kolay kolay tarif edilemez.
Dolayısıyla Ermenistan’a geldiğinde hem kendi top-
rağında nasıl bir sıkışmışlık içinde yaşadığını anlar
insan, hem de anadili ile birlikte yaşamanın ne kadar
doyumsuz ve insanı sağaltan, onu iyi eden bir his
olduğunu.
Dolayısıyla önerim, Yerevan’dan tek başınıza ya da
böyle konularda iyi anlaştığınız biriyle sokağa çıkın
ve kaybolun. Size iyi gelecektir.
Yerevan yakınları da anılmaya değer elbette. Kısa bir
araba yolculuğu ile ulaşılabilecek Sevan Gölü kıyıları,
yol üzerindeki çeşitli dinlenme mekanları anılmalı.
Bahsi geçmişken Ağveran’ı hatırlamamak olmaz.
Yemyeşil bir yükseltide yer alan Ağveran’da Ağus-
tos ayında bile akşamları polar bir montla oturmak
mümkün. Ve gerekli. Ancak gündüzleri de bir o ka-
dar ılık bir hava var. Bir toplantı için kaldığımız otel-
deki misafirperverliği ise unutmak mümkün değil.
Gecenin bir vakti, otelin bize ayırdığı şarap istih-
kakı tükenmişken, 40 kişilik grubun içinde Tür-
kiyeli Ermeniler de bulunduğunu keşfeden gece
görevlisinin kendisi için elleriyle yaptığı ve sakla-
dığı şarabı bulup getirmesi ve bize ikram etmesi,
bizimle oturup şarkılar söylemesi, nasıl unutulur?
Bu yazıyı yine Yerevan dışı ile bitirmek isterim.
Elbette ki gerek pagan dönemden gerekse Hris-
tiyanlık döneminden kalan kiliseler, mabetler çok
değerli, mutlaka gidilip görülmeli. Ancak Yerevan
dışına çıkılacak uzun bir yolculuk da size Erme-
nistan hakkında çok şeyler anlatacak. Yemyeşil
dağlar arasından kıvrıla kıvrıla, bir ine bir çıka
yapılan bu yolculukta doğayla içiçe yaşayan kü-
çük kendi halinde kentler, köyler göreceksiniz.
Bunlardan Dilican bilhassa bahse değer. Aynı
zamanda da bir eğitim kenti diyebiliriz Dilican
için. Dünyaya yeni yeni açılan okulları sayesinde
hem Türkiye’den hem de dünyanın her yerinden
her milletten ziyaretçi ağırlamakta bu güzel kent.
Ve bir de yol üzerinde Sovyet Dönemi’nden kal-
ma kısmen terkedilmiş devasa fabrikalar. Mimari
ve endüstriyel açıdan bir dönemin tanığı olan bu
devasa yapılar hele ki “retro” merakı olanların
ilgisini hayli çekecektir. Dolayısıyla az önce söy-
lediğimi belki düzeltmek gerek. Sadece Yere-
van’da değil, Ermenistan’da da kaybolun.
115