yanı sıra Türkiyeli olup Ermeni olmadığımı öğrenen
bir taksicinin yüzünü ekşitmesinin verdiği buruk-
luğu bir diğer taksicinin Azerice konuşup şakalar
yaparak gidermesi, ya da sokakta yol sorduğum bi-
rinin Türkiyeli olduğumu öğrenince “no problem!”
diyerek elimi sıkması ve bir diğerinin “Turkey” der
demez beni sıkıca kucaklaması gibi düşününce
hala gülümseten deneyimler biriktirdim.
Erivan’ı uzun uzun anlatıp muhtemelen okuduğu-
nuz veya duyduğunuz hikayeleri tekrar etmeyeyim.
2007’de yaptığım bu ilk gezinin ardından on yıl bo-
yunca hem iş hem de özel sebeplerle Ermenistan’ı
birçok kez ziyaret ettim. Güney taraflarına pek in-
mesem de Erivan’ın etrafında ve kuzeyinde kalan
bölgelerde çeşitli vesilelerle bulundum. Size biraz
Erivan dışındaki Ermenistan’dan bahsedeyim.
Erivan dışına çıkıldığında ilk fark edilecek şey aynı
Tiflis – Erivan yolunda olduğu gibi yeşil doğa. Bu
o kadar göz alıcı ki insanın şehre dönesi pek gel-
miyor. Dağlık bölgelerde durup durup manzaraya
bakası geliyor insanın. Ama elbette ki görülecek
şey manzarayla sınırlı değil. Öncelikle Erivan’ın
doğusunda 1. yüzyıldan kalma bir Helen tapınağı
olan Garni ve az ötesinde bulunan Orta Çağ’dan
kalma Geghard Kilisesi ile güneybatı tarafında Ağrı
Dağı’nı tüm güzelliğiyle görebilecek kadar sınıra
yakın bir yerde 17. yüzyılda kurulmuş Khor Virap
Manastırı olduğunu belirtelim. Her üçü de kesinlik-
le görmeye değer. Erivan’a yakın bir başka görülesi
yapı ise Vagharshapat’ta bulunan ve dünyanın en
eski katedrali olarak kabul edilen Eçmiyazin. Mo-
dern Ermenistan’ın kuruluşuna dek Ermeniler için
birçok açıdan merkez olarak adlandırılan kated-
rali hakkını vererek görmek için en az yarım gün
ayrılmalı.
Daha kuzeye çıkıp Gürcistan’a yaklaştığınızda ise
Odzun Kilisesi ve Sanahin Manastırı sizi karşılıyor.
Her ikisi de Orta Çağ’a ait olan yapılar gerçek birer
zaman yolculuğu. Bu ziyaretinizi taçlandırmak için
yolu biraz daha uzatıp sınırdaki Alaverdi kentine
yakın Haghpat Manastırı’nı görmelisiniz. UNESCO
tarafından dünya mirası listesine alınan Haghpat
aynı zamanda diğer kilise ve manastırlarda göre-
ceğiniz haçkarların en güzel örneklerinden birine
ev sahipliği yapıyor. Taşa oyulmuş haç anlamına
gelen haçkar bin iki yüz yıllık taş işlemeciliğinin es-
tetik hafızasını bugüne taşıyor. Haçkar çoğunlukla
kiremit kırmızısı ve gri arası renklerde taşlara iş-
lenirken, Erivan’ın kuzeydoğusundaki Sevan Gölü
kıyısında yüksek bir tepede bulunan Sevanak-
vank Manastırı yeşil renkli bir tanesine ev sahipliği
yapıyor.
Ermenistan Rehberi
Hristiyan kimliğiyle öne çıkan Ermenistan’da
kiliseler, katedraller ve manastırlar gerçekten
göz alıcı. İçine girdiğinizde sizi hem mistik hem
de kucaklayıcı bir hava sarıveriyor. Ancak Tür-
kiye’de ve komşu ülkelerdeki ibadethanelerde
duyabileceğiniz türden bir aşinalık hissi bu. Bu
topraklara ait olmaktan gelen bir his.
Aşinalık demişken Sevanakvank göl kıyısında
olması sebebiyle size Van’ın Akhtamarı’nı ha-
tırlatacak! Sevan Gölü burada tüm güzelliğiyle
gözlerinizin önüne seriliyor. Denize kıyısı olma-
yan Ermenistan için Sevan su kenarında vakit
geçirme, yüzme ve su sporları imkanı sunuyor.
Göl kıyısınca uzanan çeşitli otellerde konakla-
mak da mümkün. Oteller katlı binalar olduğu
gibi geniş bir yeşil alana yayılmış küçük müsta-
kil evler şeklinde de olabiliyor. Sovyetler Birliği
dönem kuralları gereğince dahil olunan meslek
grubuna göre farklılaşan bu tesisler, ilgili mes-
lek grubu mensupları ve aileleri yıllık izinlerini
geçirmek veya inzivaya çekilmek için kullanı-
lırmış. Türkiye’de 1980 ve 90’larda oldukça
popüler olan çeşitli banka ve devlet kurumla-
rına has aile kamp alanlarıyla kıyaslanabilecek
bu yapılar şimdi otel ve tatil köyü olarak özel
firmalar tarafından işletiliyor. Birini seçip hafta
sonu kalarak gölün tadını daha uzun süreyle
çıkarabilirsiniz.
Ermenistan’da gezerken uğramak isteyeceğiniz
başka bir yer ise Gümrü şehri. Coğrafi olarak
yakınlığı ve kent atmosferiyle Kars’ın kardeş
kenti diyebileceğimiz Gümrü ülkenin ikinci bü-
yük şehri. Oldukça eski bir yerleşim yeri olan
Gümrü, sahip olduğu bu tarihi çok kültürlü ya-
pısıyla gösteriyor. 1988 yılında 25 bin kişinin
ölümüne ve nüfusun yarısının göç etmesine
sebep olan ve bir depremin yarattığı tahribatın
izlerine rastlamak hala mümkün olsa da şehir
canlı bir kültür ve sanat profili çiziyor. Birçok
konaklama ve çevre ulaşım imkanlarıyla Güm-
rü, başkent dışında güzel bir şehir gezisi alter-
natifi sunuyor.
Kent alanlarının dışına çıkıp manzaradan da
gözünüzü alabilirseniz yolda giderken irili ufaklı
bir sürü yerleşim yeri tabelasıyla karşılaşacak-
sınız. Ermenistan köy hayatına tanık olmak sizi
bu ülkeye gönülden bağlayacak çünkü Türkiye
köy hayatından hiçbir farkı yok! Bir selamınızın
akşamı edecek sohbetleri açacağı bu köylerde
eğer muhabbeti koyulttuğunuzda Hrant Dink’in
neden iki yakın halk, iki uzak komşu dediğini ha-
tırlayacak, belki de uzağı yakın etmek için şimdi-
kinden daha çok şey yapmak isteyeceksiniz.
11