Dünyada kentsel nüfus oranının hızla artmasıyla , kentsel bölgeler ve özellikle büyük metropoller yeni olgu ve sorunlarla karşılaşmaya başlamıştır . Kentleşme ve sanayileşme süreçlerinde artan bu nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak için kaynakların denetimsiz kullanılması ve tüketimi doğal çevre üzerinde birçok olumsuz sonuç yaratmıştır . Buna ek olarak , yoksulluk ve güvenlik gibi sorunlar da kentsel yaşam kalitesini olumsuz etkilemektedir . Bu sorunların çözümü için , sürdürülebilir kentleşme ve mevcut kentlerin sürdürülebilirliğinin sağlanması , özellikle son yirmi yıldır kentleşme sektörünün en önemli konuları arasındadır . Temel önceliklerinden biri , insanlarla doğanın dengeli biçimde bir arada var olabilmesini sağlamak olan sürdürülebilir kentleşme kavramı ve uygulamaları , sürdürülebilir kalkınmanın önemli bir parçasıdır . Sürdürülebilir kent yaklaşımı , sosyal adalet , ekonomik ve çevresel sürdürülebilirlik konularını kapsar . İnsanların sağlık , eğitim , istihdam ve konut gibi temel sosyal gereksinimlere eşit olarak ulaşması ile sosyal adalet gerçekleştirilebilir . Sürdürülebilir ekonomi ise , kentlerin ekonomik gelişimi ile doğal kaynakların dengelenmesi gereğine işaret eder . Doğal kaynakların sürekliliğinin sağlanması da çevresel sürdürülebilirlik anlamına gelmektedir . Kaynakların tüketim hızı , bu kaynakların kendini yenileme ve doğal kaynakların bu kirleticileri bertaraf etme hızını aşmamalıdır . Bir kentin sürdürülebilir olmasını sağlayan , içinde yaşayanları doğa ile birleştirme ve uzlaştırma kapasitesidir .
Günümüzde ; havayı , suyu , toprağı , gıdayı ve gerçekten ihtiyacımız olmayan pekçok kaynağı tükettiğimiz mekanlar haline gelen kentlerdeki sorunlu alanların belirlenip , sağlıklı , yaşanılabilir ve doğal dengenin korunduğu mekanlar haline getirilmesi gerekir . Bu çalışmanın günümüzdeki adı “ Kentsel
|
Dönüşüm ” dür . Kentsel dönüşüm , kentin dokusunu bozan sorunların giderilmesi ve aynı zamanda yaşayanların modern ve medeni ihtiyaçlarını karşılayacak hale getirilmesidir . Kentsel yenileme ve dönüşüm ile kentlinin sağlıklı ve kaliteli bir çevrede yaşaması amaçlanmaktadır . Kentsel dönüşüm faaliyetlerinde , kentsel çevre dikkate alınarak uzun vadeli düzenlemeler yapılmalıdır . Örneğin ; kaçak yapılaşmanın önüne geçilmesi , depreme dayanıklı olmayan veya ekonomik ömrünü doldurmuş binaların yeniden yapılarak olası doğal afetler sonucu oluşacak zararların en aza indirilmesi temel amaçlar olmalıdır . Dönüşüm çalışmaları ; kent içindeki bozulmuş alanlarda veya ormanlarda tekrar ekim yapmak , faaliyet göstermeyen endüstriyel alanları temizlemek , sulak alanları restore etmek , vb . eylemleri de içermektedir . Amaç , kentleri doğayla birleştirmek ve böylece buraların daha çekici ve yaşanabilir olmasını sağlamaktır .
Kentsel dönüşüm uygulamaları ilk olarak , 19 . yüzyılda Avrupa ’ da yaşanan kentsel büyüme hareketleri sonucunda , bazı bölgelerin yıkılıp ¬ yeniden yapılması şeklinde ortaya çıkmakla birlikte kentsel yenileme düşüncesi 1950 ’ lerden başlayarak önem kazanmaya başlamıştır . 1981 yılında Avrupa Konseyi bununla ilgili “ Urban Renewal ” adı ile bir kampanya başlatmıştır . Ülkemizde , Cumhuriyet dönemiyle başlayan kentleşme süreci , özellikle 1950 ’ lerde kırdan kente göçle hızlanmış ve sağlıksız kentleşmenin ilk temelleri atılmıştır . Sanayileşmenin hızlanmasıyla Ankara , İstanbul , İzmir gibi kentler kontrolsüz büyümüş ve başta gecekondulaşma olmak üzere pek çok sorun oluşmuş ve bu da kentsel dönüşüm ihtiyacını ortaya çıkarmıştır . Günümüzde sürdürülebilirlik kavramı , kentsel dönüşüm kavramı ile birlikte düşünülmeye başlanmış , fiziksel boyutun yanı sıra sosyo-ekonomik koşulları da göz önüne alan sürdürülebilir bir
|
yeniden oluşum dönemi başlamıştır . Kentsel dönüşüm uygulamalarının adımlarından biri ; sosyo-kültürel , ekonomik ya da fiziksel açılardan bir çöküntü süreci yaşamakta olan kentsel alan parçalarının , tekrar hayata döndürülmesidir . Yenileme ; kentsel alanın yenilenmesini ve yıkıp yeniden yapma anlamını taşır . Yeniden oluşum ; tümüyle yok olmuş , bozulmuş , dolayısıyla çöküntü bölgesi haline gelmiş alanlarda yeni bir dokunun yaratılması veya mevcudun iyileştirilmesi ile bu alanların kente kazandırılması uygulamasıdır . Sosyo-kültürel ve estetik açıdan bozulmuş , alanlarda , tarihi kent parçalarında sosyal yapının ıslah edilmesi ve özgün niteliğini henüz kaybetmemiş olan eski kent parçalarının orijinal hallerine kavuşturulması da diğer adımlardır .
Kentsel dönüşümü sadece ; binalarda daha yüksek katlar ve gereksiz kaplamalar , metal ve cam cepheler , saçaklar , gösterişli kolonlar , taklit malzemelerle temsil etmemek gerekir . Binalar ; bizleri ya suni ortamlarda doğadan soyutlar , ya da doğal ışığı , rüzgarı , iklimi , yerel kültürü dikkate alarak bizi doğayla bütünleştirir . Bu nedenle , kendi kendine yeterli ve atık üretmeyen yeşil bina fikri ile yapılacak planlamalar ekolojik tasarımın gelişebilmesi açısından önemlidir . Isıtma , soğutma , aydınlatma araçları için yeni teknolojiler ve temiz enerjiler kullanarak küresel ısınmayı durdurmak gerekir . Küresel ısınmaya çare üretebilmek için , tüm yerleşimlerin kendi enerjisini üretebilme becerisine sahip olması gerekmektedir . Gerçek dönüşüm ; yerleşimlerde elektrik tüketimi için temiz kaynaklardan yararlanılmasına imkan sağlamak ve enerji tasarrufu sağlayan aydınlatma araçlarını kullanarak aydınlatmada geleceğin ürünlerine dönüşüm demektir .
Çevreyi çok iyi kullanılması ve gerektiğinde tamir edilmesi gereken bir enstrüman olarak ele alan bu büyük dönüşüm çalışmalarının birçok
|
çevresel etkisi olacaktır . Bu etkilerin azaltılması için ; dönüşümün şehri bütünsel olarak kapsaması , altyapı ile ilgili önceki sorunların uzun vadede halledilebilecek şekilde planlanmış olması , yeni içme suyu , atık su ve arıtma sistemlerin planlanması , mevcut ulaşım , otopark gibi sorunlara kalıcı ve uzun vadeli çözümler üretilmiş olması , dönüşüm sırasındaki inşaat atıkları bertarafının çevreye minimum zarar verecek şekilde planlaması , yeni yerleşim alanlarında kullanılacak enerji kaynaklarının yenilenebilir kaynaklardan seçilmiş olması , orman alanlarının işgali veya içme suyu havzalarının yerleşime açılması gibi arazilerin yanlış kullanılması sorununun yaşanmayacağı planların yapılmış olması mutlak gereklidir . Ayrıca , yerel kimliği ortadan kaldıran tek tip mekân üretiminden kaçınılmalı , toplumsal yaşam ve kültürel değerler dikkate alınarak yerelin özellikleri ve özgünlükleri mutlaka korunmalıdır . Bu uygulamalar , kentleşmenin yarattığı çevresel etkileri azaltmak ve kentin kimliğinin korunması bakımından birinci önceliklidir .
Sağlıklı ve yaşanabilir bir kentsel çevre oluşturulabilmesi için , yapılan tüm dönüşüm planları ve geliştirilen tüm projelerde , doğal kaynak koruma planlarına ve kamu yararı ilkelerine uyulmalıdır . Geliştirilen projelerde ekonomik , toplumsal , fiziksel ve çevresel koşullar birlikte ele alınmalı , proje alanlarına yönelik planlamalar kent bütününe yönelik kararlarla birleştirilmeli , olası çevresel etkiler analiz edilerek diğer planlarla bütünleşik olarak ele alınmalıdır . Projelerde öncelikle rant artışı değil , can güvenliğinin sağlanması ve yaşam düzeyinin yükseltilmesi hedeflenmelidir . Kentsel dönüşüm , fiziksel mekanın dönüşümünün yanı sıra , sosyal gelişim , ekonomik kalkınma , doğal dengenin korunması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması ile birlikte kapsamlı ve bütünleşik bir yaklaşımla ele alındığı takdirde başarıya ulaşabilir .
|