EMEĞİN SANATI 161. SAYI | Page 84

Emeğin Sanatı 161. Sayı Yeni Edebiyat, Yücel, Genç Nesil, Fikirler, Varlık, Aile, Yirminci Asır, Seçilmiş Hikâyeler, Kaynak, Ufuklar, Mavi, Yeditepe, Dost, Yelken, Ataç, Yön, Milliyet Sanat, Sanat Olayı dergilerinde şiirleri yayınlandı. Garip ve İkinci Yeni şiirine karşıydı. Mavi dergisinde Maviciler diye bilinen toplumsal gerçekçilik akımının sözcüsü oldu. Şiiri başlangıçta Nâzım Hikmet ve halk şiirinin biçimsel özelliklerinden etkiler taşıyordu. Ömer Faruk Toprak'tan da oldukça etkilenir, taşradan mektuplaşırlar, ondan şiirle ilgili pek çokj şey öğrendi Zamanla taşkın, çarpıcı, belleklerde kolay yer eden imgelerle örülü, toplumsallaşmış bireyi temel alan, kimi zaman öykülemeye dayalı, divan şiiri olanaklarından da yararlanmayı bilen, duyarlılığı yüksek bir nitelik kazandı. Attila İlhan'ın, salt şair yönünü değil; romancı ve düşün adamı, senaryo yazarı olarak da iyi tanımak gerekir. "Aynanın İçindekiler" serisinde, "Zenciler Birbirine Benzemez", "Dersaadette Sabah Ezanları", "Bıçağın Ucu", "O Karanlıkta Biz", "Sokaktaki Adam", "Allahın Süngüleri", "Fena Halde Leman", "Haco Hanım Vay" gibi önemli romanlara imza atmıştır. Romanlarında inanılmaz bir sinema tekniği kullanır, okunmuyor da izleniyor gibidir. Gerçek şair ve yazarların, dikenlerle dolu bir bahçede işlerinin zor olsa da, ancak Anadolu'da yetişebileceğini dile getirir: "Post/modernizm, Asya ve Avrupa'nın zengin edebiyat sanat geleneğine karşı, cahil ve biçare kalan abd'nin uydurduğu, bir cahil ve aciz hareketidir ki şimdiden gülünç olmuş, ona uyan yazarları ve şairleri de gülünç etmiş, okunamaz hale getirmiştir. ha unutmayalım, bir de tabii, Orhan Pamuk gibi bir yeni yetmeye, ülkesine ve halkına alenen ve resmen sövmek imkanı sağlıyor; yurt dışında sürgünde bulunan Nazım Hikmet'in uğradığı onca belaya karşı, memleketi aleyhine ne bir tek söz söylediği, ne de aleyhine bir şiir yazdığı düşünülürse, bu delikanlının handiyse el üstü gül üstü dolaştığı edebiyat ortamında, 'sahici' Türk şair ve yazarlarının epeyce zorlukla karşılaşacağı anlaşılır.« O SÖZLER Kİ O sözler ki acıdır Mapusane avlularında Demirli kırbaçlar gibi şaklar O sözler ki sırasında Çiçek açmış bir nar ağacıdır Dağ ufkuna vuran deniz aydınlığı Sırasında gizemli bıçaklar O sözler ki İmgelem sonsuzluğunun Ateşten gülüdürler Kelebek çarpıntılarıyla doğarlar ölürler O sözler ki kalbimizin üstünde Dolu bir tabanca gibi Ölüp ölesiye taşırız O sözler ki bir kere çıkmıştır ağzımızdan Uğrunda asılırız ATTİLA İLHAN