Emeğin Sanatı 161. Sayı
Yeni Edebiyat, Yücel, Genç Nesil, Fikirler, Varlık, Aile, Yirminci Asır, Seçilmiş Hikâyeler,
Kaynak, Ufuklar, Mavi, Yeditepe, Dost, Yelken, Ataç, Yön, Milliyet Sanat, Sanat Olayı
dergilerinde şiirleri yayınlandı. Garip ve İkinci Yeni şiirine karşıydı. Mavi dergisinde Maviciler
diye bilinen toplumsal gerçekçilik akımının sözcüsü oldu. Şiiri başlangıçta Nâzım Hikmet ve
halk şiirinin biçimsel özelliklerinden etkiler taşıyordu. Ömer Faruk Toprak'tan da oldukça
etkilenir, taşradan mektuplaşırlar, ondan şiirle ilgili pek çokj şey öğrendi
Zamanla taşkın, çarpıcı, belleklerde kolay yer eden imgelerle örülü, toplumsallaşmış bireyi
temel alan, kimi zaman öykülemeye dayalı, divan şiiri olanaklarından da yararlanmayı bilen,
duyarlılığı yüksek bir nitelik kazandı.
Attila İlhan'ın, salt şair yönünü değil; romancı ve düşün adamı, senaryo yazarı olarak da iyi
tanımak gerekir.
"Aynanın İçindekiler" serisinde, "Zenciler Birbirine Benzemez",
"Dersaadette Sabah Ezanları", "Bıçağın Ucu", "O Karanlıkta Biz", "Sokaktaki Adam", "Allahın
Süngüleri", "Fena Halde Leman", "Haco Hanım Vay" gibi önemli romanlara imza atmıştır.
Romanlarında inanılmaz bir sinema tekniği kullanır, okunmuyor da izleniyor gibidir.
Gerçek şair ve yazarların, dikenlerle dolu bir bahçede işlerinin zor olsa da, ancak Anadolu'da
yetişebileceğini dile getirir:
"Post/modernizm, Asya ve Avrupa'nın zengin edebiyat sanat geleneğine karşı, cahil
ve biçare kalan abd'nin uydurduğu, bir cahil ve aciz hareketidir ki şimdiden gülünç
olmuş, ona uyan yazarları ve şairleri de gülünç etmiş, okunamaz hale getirmiştir. ha
unutmayalım, bir de tabii, Orhan Pamuk gibi bir yeni yetmeye, ülkesine ve halkına
alenen ve resmen sövmek imkanı sağlıyor; yurt dışında sürgünde bulunan Nazım
Hikmet'in uğradığı onca belaya karşı, memleketi aleyhine ne bir tek söz söylediği, ne
de aleyhine bir şiir yazdığı düşünülürse, bu delikanlının handiyse el üstü gül üstü
dolaştığı edebiyat ortamında, 'sahici' Türk şair ve yazarlarının epeyce zorlukla
karşılaşacağı anlaşılır.«
O SÖZLER Kİ
O sözler ki acıdır
Mapusane avlularında
Demirli kırbaçlar gibi şaklar
O sözler ki sırasında
Çiçek açmış bir nar ağacıdır
Dağ ufkuna vuran deniz aydınlığı
Sırasında gizemli bıçaklar
O sözler ki
İmgelem sonsuzluğunun
Ateşten gülüdürler
Kelebek çarpıntılarıyla doğarlar ölürler
O sözler ki kalbimizin üstünde
Dolu bir tabanca gibi
Ölüp ölesiye taşırız
O sözler ki bir kere çıkmıştır ağzımızdan
Uğrunda asılırız
ATTİLA İLHAN