EMEĞİN SANATI 161. SAYI | Page 79

Sayfa 79 Yapıtları: Görüşme Yeri Memleket(şiir), Hazır Ol Kalbim(şiir), Hançer ve Lirik(şiir, Bir Mendil Gökyüzü(şiir) Şiirimsi Nasrettin Hoca Öyküleri, Tersinden Okunan Masallar, Çocuklar Kediler Uskumrular, Hazırol Kalbim (Toplu Şiirler ), Ve Erenler Böyle Dedi (Bektaşi fıkralarından uyarlamalar) Dağınık Satırlar (Yazılar), Şiirin Kanadında Mektuplar (Ataol Behramoğlu ile Birlikte) Şair Ahmet Özer, Demirtaş’ın şiirleri için şöyle yazıyor: “Metin Demirtaş, sözcükleri damıtarak şiirine nakış yaptığı gibi, ülkesinin güzelleşmesine katkıda bulunanları da milyonlarca insanın arasından çekip çıkarır: Dünyanın dört bir yanında halkı için vuruşanları, döğüşüp ölenleri şiirine kattığı gibi… din, dil, ırk, cinsiyet, ülke farkı gözetmeksizin güzelliklere adanan yaşamların kişileri onun için birer dosttur. Arkadaştır, yürekdeştir. Yusufçukların ötmediği, turnaların geçmez olduğu yerlerin nice acılarla çınladığına, yıllar içinde oluşan acılara yürek kabartarak tanık olmaya çalışır. Evet Demirtaş’ın şiiri bir tanıklıktır. Tarihe tanık, insana tanık, doğaya tanık, haksızlığa uğrayan nice güzel insana arka çıkan bir tanıklık…” Muzaffer İlhan Erdost ise Demirtaş’la ilgili şunları söylüyor: “Demirtaş’ın şiiri, çağrışımlarla iç içe dalgalı, fırtınalı bir şiir de değildir. Algılananlar, bilincin toplumcu süzgecinden süzülerek , yan besleyicilerden arıtılarak üretilmiştir. Yaşam felsefesinin veya siyasasının denetlediği ve bu anlamda ekstra sistollerin (çarpıntıların) değil, düzenli yürek çarpışlarının şiiridir. Eleştirmen Mehmet Yaşar Bilen ise, onun şiirini şöyle tanımlıyor: Şiirlerinin içeriğinde yer alam bireysel ve toplumsal olguları , organik hayatın “bütünü” içinde tüm ayrıntılarıyla algılayan ozan; onları estetiksel coşkunun kollektif duyarlığı ve bilinciyle yansıtır. A. Behramoğlu ile mektuplaşmalarında devrimci sanatı şu sözlerle açıklıyordu. “DEVRİMCİ SANAT, HAYATA DEVRİMCİ BİR YORUM GETİREN SANATTIR.” 2010 Yunus Nadi Şiir Ödülü töreninde yaptığı konuşmadan: “Ulusal bütünlüğümüzün özgür ulus olarak Cumhuriyetimizin yaratıcılarına… 1 Mayıslarla, 1 Mayıslara yürüyen işçi sınıfımıza…. Sürgünde, işkencede, mahpusta can veren, direngen kızlarımıza, delikanlılarımıza… Yazının, sanatın, estetiğin kulvarında ve kavgasında aramızdan ayrılanlara, yaşamdan koparılanlara… Bilgimize bilgi, bilincimize bilinç, yüreğimize sevgi katan, aydınlanmanın engin bilgesine, İlhan Selçuk’a… Benim gibi yüz binlerce köy çocuğunu dilimizin dönmediği bir dilin rahlesinden kurtarıp, Karacaoğlan Türkçesiyle eğitim, okuma-yazma öğreten, özgür bireyler olarak yetiştiren Köy Enstitülü öğretmenlerime… Yurt hasretiyle yanıp tutuşarak bu dünyadan ayrılan, yurtseverliğin okulu, dilimizin büyük ustası; barışın, kardeşliğin, insanlığın büyük dostu Nâzım Hikmet’in yüce anısına adadım, adıyorum.” (Evrensel - 09.05.2010) “Bizim de dağlarımız vardır Che Guevara Bakma şimdi durgunsa, bir şahan gibi duruyorsa Yorgundur, savaşlar görmüştür, çeteciler barındırmıştır Yani satılmış değillerdir hiç tüfek patlamıyorsa Alaçamın, mor meşenin ardına silah çatıp yatmağa Bizim de dağlarımız vardır Che Guevara