EMEĞİN SANATI’NDAN 161. MERHABA
Merhaba,
Ülkemiz ve dünya yoğun bir karmaşa içinde… Emek sermaye arasındaki çelişkiler
keskinleşirken, ezilen halkların; emperyalistler tarafından üzerlerine salınan yoz
çetelere karşı direnişi yeni bir devrimin kızıl şafağını gösteriyor…
Rojava’da oluşturulan bu devrim, şimdi ülkemizdeki faşist diktatör ve ABD
emperyalizmi tarafından boğulmak isteniyor. Kobanî’de IŞİD gerici-faşist çetelerine
karşı bir onur mücadelesi veren halk, özgürleşmesini boğmak isteyenlere karşı, kadınerkek omuz omuza kahramanca direnerek Kürt halkının atasözü, "Şêr şêre; çi jine, çi
mêre"(Aslan aslandır ha erkek ha dişi) Kobanî’de tam anlamıyla hayata geçiyor.
Bizim sanatımız, elbette bu direnişe seyirci kalmayacaktır. Bu sayımızda, bu konuya
ağırlık verdik. Elbette bizim anladığımız sosyalist gerçekçilik, dünyayı durağan olarak
değil, tarihî gelişimi içinde görür; bunun sonucu olarak bugünkü durumu mutlak kabul
etmez, tam tersine yarının bir nedeni, bir başlangıcı olarak kabul eder, öyle yansıtır.
Başka bir deyişle, emeğin sanatı, Devrimci sanat, var olanı zamanın akışı içinde
çatışa değişe evrimleşmekteki niteliklerini çelişkileriyle yakalama çabası içindedir.
İsmail Mert Başat, peşinde olduğumuz sosyalist gerçekçiliğin yönünü şöyle ortaya
koyuyor:
«Toplumcu gerçekçiliği unutturulduğu/kaybettirildiği yerde değil, o büyük birikimi
bugünün somutunda dönüştürerek yalan perdesinin gerçek ile yanıtlayıp-yırtan ,
üzerimize kapatılan kapanı göğüslemek üzere ciğerlerimizi genişleten, teyit ve itaati
dirence dönüştüren, dayatılana başkaldırmayı kelimelerde değil zihinselde dokuyan
bir hayatiyetin içinde yeniden kurarak var kılabiliriz.»
Sanat ve kültür, yaşamda güzelle ilişkiyi bir içsel gereklilik ve gereksinmeye
dönüştürerek, bilincin, güzellik yasalarına göre değişmesi ve gelişmesi yönünde
işleyecek, yarınlar adına, doğrunun arılığı uğruna mücadele verecektir.
Bir anlamda da sanat dünyanın değişebileceğini göstermeli, değişmesine yardım
edebilmelidir. Ancak, Sanatın yoğun ve gerçek bir yaşantıdan doğması yetmez, ayrıca
kurulması, nesnel bir biçim alması da gerekir.
Son sözümüzü Van Gogh’a verelim:
«Politikayla sanat yapılmaz; sanatla politika yapılır.»
Ali Ziya ÇAMUR