Emeğin Sanatı 159. Sayı
Hem doğulu hem batılıydı...
Üç anayasa arasında büyüse de onun için “şiir anayasaya aykırı”ydı. Düzyazılar yazsa da
başat olan şiirdi onun için;
“Jandarma daima nesirde kalacaktır/ Eşkıyalar silahlarını çapraz astıkça türkülerine/ Ve bu
dağlar böyle eşkıya güzelliği taşıdıkça”
İlk dergisini bir arkadaşı ile ilkokulda çıkarır ve bir kuruşa kızlara satarlar. Lise yıllarında aruz
vezniyle şiirler yazar, kendi kendine eski yazıyı öğrenir. İlk şiiri “Şarkısı Beyaz” adıyla, 8 Ocak
1953’te Mülkiye dergisinde çıkar.
Belleğine çok güvenmektedir. Bu nedenle telefon numaralarını bile deftere yazmaz,
belleğinde tutar. Bir arkadaşı ile iddiaya girecek ve kaybedince adından bir harfi atacaktır.
26 yılda 28 ev değiştirmiştir. Kitaplara ve çiçeklere sadıktır. Çiçekler susuz kalmasın diye
uzun süre evden uzak kalamaz. Evlenince mutluluğun bittiğine inanmaktadır. Kendisine
sorarsanız birkaç kez evlenmiştir, oysa onu tanıyanlar yetmiş kez evlendiğini sanır.
Utangaç bir adamdır, hem de son derece. Bir dükkâna girip bir şeyin fiyatını soramaz,
sorunca da almak zorunda kalır. Satıcı kızacak diye bir şeyin yarım kilosunu da almaz.
Asıl adı Cemalettin Seber idi, Cemal Süreya diye bilindi. Zor zamanlarda Bazil Nikitin’in
‘Kürtler’ adlı kitabını Türkçeye çevirdi.
O dönemin koşullarında biraz çekindiği için olsa gerek, kitaba sadece ad ve soyadının baş
harflerini yazdı. Yazdıkça açıldı yaraları, zaten yazdığı şiir, yaralı (ve yararlı) bir şiirdi...
Bulunduğu yere şiirinin hakkıyla geldi. Şiire aşkla bağlıydı:
“Yıkıcı bir aşk bu,/ Yıkıyor milletin ortasına/ Tutku yükünü.
Bölücü bir aşk,/ Ekmeği suyu bölüyor/ Günde üç öğün...”
1990 yılının ocak ayında, böyle bir kış gününde “Üstü kalsın” diyerek ayrıldı bu dünyadan.
Şiiri kaldı.
Gerçekten de ‘Kehanet 1985’ başlıklı şiirinde şöyle diyecektir: “Lokman şair senin hayatın/
Yedi kırlangıcın hayatı kadar/ Altısını ardı ardına yaşadın/ Bir kırlangıcın daha var.” Ve Cemal
Süreya “kehanet”ini tutturamasa da ölüm vaktini bilecektir, “Tanrım, üstü kalsın” diyerek...
Engin Turgut için “Cemal Süreya tek başına büyük bir şiir uygarlığıdır. Kimi zaman dertleri ve
defterleri arasında sıkışıp kalmışsa da papirüsün sıcaklığı, üvercinkanın rüzgârıyla uçurumda
açan bir çiçek gibi hayata ve aşka gülümsemesini bilmiş, iştahlı bir yağmur ve bir güneş
sağanağıdır…”
Haydar Ergülen’e göreyse, “Türkçenin büyük şairlerindendi…”