BU SAYININ SAVSÖZÜ
Yaratıcılığın kaynağı, gürül gürül akan yaşam, durmadan dönen tarihin
tekerleğidir. Bir sanat ürününün gerçekten kalıcı olması için her şeyden önce
gerçekçi olması gerekir. insan duyumunu ve insanın geçirdiği duyumları
örgütlerken sanat, topluma ayna olur, ışık tutar. Sanatçı da doğal olarak,
insanın manevî yanının önderi, "insan ruhunun mimarı" olmak durumundadır.
Üretiminde gerçeği kılavuz edinir. Ama bunu salt gerçeklik olarak değil,
devrimci gelişimi sürecinde yaşamı tanıyıp yansıtarak yapmalıdır. Ancak böyle
bir sanatçı, emekçilerin sosyalizm donanımını edinmelerini ve onların ideolojik
dönüşümlerinin sağlanması görevlerini birleştirebilirler. Kerte kerte yükseltilen
bilinçle, sanatsal yaratımdan kaynaklı sanatın tadına vardırarak, sanatsal
hazı tattırabilir. Ve ancak böyle bir sanatçı insan ruhunun mimarı olabilir.
Emperyalizmle, ezilen halklar arasındaki mücadele, sanat alanına da yansıyor.
Proletaryanın ideolojisiyle donanmış ve geleceği temsil eden; kalemini, fırçasını,
müziğini vb. dünyayı değiştirmek, yeniden kurmak ideali için kullanan;
ürettikleriyle bir yandan halkın bilincini geliştirirken, bu geli