EKO PRESTİJ "...Prestij Meselesi" EKO PRESTİJ "...Prestij Meselesi" | Page 60

Depremlerin ülke ekonomisine verdiği tahribat nasıl ölçülür ? Depremlerde en çok zararı hangi sektörler görür ? Her deprem ekonomik olarak kriz yaratır mı ? Depremden sonra canlanan sektörler hangileridir ? Depremin makro ve mikro ekonomiye verdiği kısa ve uzun vadeleri zararları neler olmaktadır ? İşte bu ve benzeri pek çok soruya sizler için cevap aradık. Tabii bu soruların cevabını verirken özellikle de 1999 yılında yaşadığımız Körfez Depremi’nden,Şili'de yaşanan depremden ve Japonya'da yaşanan son deprem üzerinden örnekler vererek dosyamızı sizlere sunacağız... Ancak bir de küresel ekonomik oyuncuların yaşadıkları deprem felaketleri var ki bu sadece onları değil tüm Dünya’yı olumsuz etkiliyor. 1 C.EREN ÇELİK 7 Temmuz 1999 tarihinde yaşadığımız deprem felaketinin travmatik etkilerini aradan geçen 17 yıla rağmen tamamen atlatamayan toplumumuz için Dünya’nın çeşitli bölgelerinde meydana gelen büyük ölçekli depremler yeniden o günleri hatırlamamıza, belki de yavaş yavaş küllenen deprem korkumuzun tetiklenmesine, İstanbul'da yaşanacağı öngörülen "büyük deprem" konusuna yeniden gözümüzü çevirmemize neden oluyor. Ancak Eko Prestij Dergisi olarak biz bu sayımızda depremin aslında irdelenmeyen bir başka yönünü sayfalarımıza taşıyacağız.: “DEPREM EKONOMİSİ” Depremler sadece can ve mal kayıplarına yol açmakla kalmıyor. Meydana geldikleri bölgede ve bazen domino etkisi ile tüm Dünya'da ekonomik krizleri de tetikleyebiliyorlar. Depremlerin ülke ekonomisine verdiği tahribat nasıl ölçülür ? Depremlerde en çok zararı hangi sektörler görür ? Her deprem ekonomik olarak kriz yaratır mı ? Depremden sonra canlanan sektörler hangileridir ? Depremin makro ve mikro ekonomiye verdiği kısa ve uzun vadeleri zararları neler olmaktadır ? İşte bu ve benzeri pek çok soruya sizler için cevap aradık. Tabii bu soruların cevabını verirken özellikle de 1999 yılında yaşadığımız Körfez Depremi’nden,Şili'de yaşanan depremden ve Japonya'da yaşanan son deprem üzerinden örnekler vererek dosyamızı sizlere sunacağız... Ancak bir de küresel ekonomik oyuncuların yaşadıkları deprem felaketleri var ki bu sadece onları değil tüm Dünya’yı olumsuz etkiliyor. YIKICI BİR DEPREMİN İLK EKONOMİK ETKİLERİ... Yıkıcı bir depremin ülke ekonomisi üzerinde yaratacağı ilk etki ülkede yaşanacak 60 ŞUBAT/MART 2016 Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla'nın azalmasıdır. Bunun temel nedeni depremde fiziki ve beşeri sermayenin tahrip oluşudur. Yıkıcı bir deprem sonrasında ülkeler vasıflı-vasıfsız iş gücü kaybı yaşamakta, üretimde kullanılan makine ve teçhizat zarar görmekte, stoklar yok olmaktadır. Öte yandan makro düzeyde bakılacak olursa yaşanan yıkıcı depremlerin ardından ülke ekonomileri enflasyon, cari açık, büyümedeki negatif etkiler, ödemeler dengesi, bütçe dengesi ve mali piyasalar noktasında olumsuz yönden etkilenmektedirler. 1999 yılında yaşanılan Körfez Depremi bu noktada çok çarpıcı verileri bizlere sunmaktadır.... 1999 Körfez Depremi Türkiye'de fiziki ve beşeri sermayenin en yoğun olarak bulunduğu coğrafyada meydana gelmiş,Yalova, Kocaeli, Sakarya, İstanbul, Düzce, Bolu,Bursa ve Eskişehir illerini kapsamıştır. Ekonomik olarak bu bölgenin Türkiye'nin genel ekonomik yapısına etkisini anlamak için bu bölgenin Türkiye Garı Safi Milli Hasılası içerisindeki yerinin %35, nüfus olarak Türkiye nüfusunun %23'üne tekabül ettiğini söylememiz durumun vehametini anlatmak için sanırız yeterli olacaktır. Yine bu depremde en fazla tahribata uğrayan 3 il olan Kocaeli, Sakarya ve Yalova'nın Gayrı Safi Milli Hasıla içerisindeki yerlerinin %7 olması da ekonomik tahribatın büyüklüğü noktasında fikir vermesi açısından önemli bir veridir. Doğrudan, dolaylı ve ikincil maliyetler baz alınarak yapılan incelemeler neticesinde 1999 yılında yaşadığımız bu felaketin bilançosunu ortaya koyan 3 ayrı çalışma ve rapor hazırlanmıştır. TÜSİAD tarafından hazırlanan raporda depremin ülke ekonomisine toplam maliyeti 17 milyar dolar, Devlet Planlama Teşkilatı'nın raporuna göre 15-19 milyar dolar, Dünya Bankası raporuna göre ise 12-17 milyar dolardır. Yine TÜSİAD’ın değerlendirmesine göre deprem, 1999 yılı GSYİH’sının yüzde 9’unun, DPT’ye göre yüzde 8-10’unun, Dünya Bankası’na göre yüzde 6,3-9’unun kaybına neden olmuştur. 1999 Körfez Depremi nüfusun %23'ünün yerleşik olduğu ve, Gayrı Safi Milli Hasıla'nın %34'ünün elde edildiği bir bölgede meydana gelmiş, deprem bölgesinin üretim ilişkilerinin sanayi ağırlıklı oluşu depremin ekonomik sonuçlarını daha da arttırmıştır. Bölge kişi başına düşen milli gelir ortalamasının Türkiye ortalamasının üzerinde olması nedeni ile doğal olarak en çok vergi toplanan bölge iken deprem sonrasında bütçede vergi gelirlerinde %58'lik bir kayıp yaşanmıştır. Sanayi yoğunluklu bölgelerde meydana gelen depremler sonrasında depremin yaşandığı ülkede üretimin tamamen durmasına yahut çok yavaşlamasına paralel olarak ciddi bir ithalat ihtiyacı ortaya çıkmakta, buna karşılık üretimin olmaması nedeni ile sanayi mamullerinde ihracat durma noktasına gelmekte bu da cari açığı ve enflasyonu tetiklemektedir. Tarım alanlarının yoğun olduğu bölgelerde meydana gelen bölgelerde ise ekilebilir araziler yok olmakta, hayvanlar telef olmakta bu nedenle gıda ve hayvancılık alanında ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır. Ancak yine de tarım alanlarında meydana gelen depremlerin ekonomiye etkileri sanayi alanlarında meydana gelen depremlere gör görece olarak daha az olmaktadır. 1999 Körfez Depremi öncesinde depremin meydana geldiği bölgedeki illerin ülke ekonomisindeki yeri aşağıdaki tabloda ayrıntılı olarak verilmiştir. DEPREMİN SEKTÖRLERE ETKİSİ... Yukarıda d a belirttiğimiz gibi ağır yıkıcı bir depremin ülke ekonomilerine zarra vermesi daha çok depremin yaşandığı bölgedeki üretim ilişkileri yoğunluğu ile de birebir