Depremlerin ülke ekonomisine verdiği tahribat nasıl ölçülür ? Depremlerde en çok zararı hangi sektörler
görür ? Her deprem ekonomik olarak kriz yaratır mı ? Depremden sonra canlanan sektörler hangileridir ?
Depremin makro ve mikro ekonomiye verdiği kısa ve uzun vadeleri zararları neler olmaktadır ?
İşte bu ve benzeri pek çok soruya sizler için cevap aradık. Tabii bu soruların cevabını verirken özellikle de
1999 yılında yaşadığımız Körfez Depremi’nden,Şili'de yaşanan depremden ve Japonya'da yaşanan
son deprem üzerinden örnekler vererek dosyamızı sizlere sunacağız...
Ancak bir de küresel ekonomik oyuncuların yaşadıkları deprem felaketleri var ki bu sadece onları
değil tüm Dünya’yı olumsuz etkiliyor.
1
C.EREN ÇELİK
7 Temmuz 1999 tarihinde yaşadığımız deprem felaketinin travmatik etkilerini aradan geçen 17 yıla rağmen
tamamen atlatamayan toplumumuz
için Dünya’nın çeşitli bölgelerinde meydana gelen büyük ölçekli depremler yeniden o
günleri hatırlamamıza, belki de yavaş yavaş
küllenen deprem korkumuzun tetiklenmesine, İstanbul'da yaşanacağı öngörülen "büyük deprem" konusuna yeniden gözümüzü
çevirmemize neden oluyor.
Ancak Eko Prestij Dergisi olarak biz bu
sayımızda depremin aslında irdelenmeyen
bir başka yönünü sayfalarımıza taşıyacağız.: “DEPREM EKONOMİSİ”
Depremler sadece can ve mal kayıplarına yol açmakla kalmıyor. Meydana geldikleri bölgede ve bazen domino etkisi ile tüm
Dünya'da ekonomik krizleri de tetikleyebiliyorlar.
Depremlerin ülke ekonomisine verdiği tahribat nasıl ölçülür ? Depremlerde en
çok zararı hangi sektörler görür ? Her deprem ekonomik olarak kriz yaratır mı ? Depremden sonra canlanan sektörler hangileridir ? Depremin makro ve mikro ekonomiye
verdiği kısa ve uzun vadeleri zararları neler
olmaktadır ?
İşte bu ve benzeri pek çok soruya sizler
için cevap aradık. Tabii bu soruların cevabını verirken özellikle de 1999 yılında yaşadığımız Körfez Depremi’nden,Şili'de yaşanan
depremden ve Japonya'da yaşanan son deprem üzerinden örnekler vererek dosyamızı
sizlere sunacağız...
Ancak bir de küresel ekonomik oyuncuların yaşadıkları deprem felaketleri var ki bu
sadece onları değil tüm Dünya’yı olumsuz
etkiliyor.
YIKICI BİR DEPREMİN İLK
EKONOMİK ETKİLERİ...
Yıkıcı bir depremin ülke ekonomisi üzerinde yaratacağı ilk etki ülkede yaşanacak
60
ŞUBAT/MART 2016
Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla'nın azalmasıdır.
Bunun temel nedeni depremde fiziki ve beşeri sermayenin tahrip oluşudur.
Yıkıcı bir deprem sonrasında ülkeler vasıflı-vasıfsız iş gücü kaybı yaşamakta, üretimde kullanılan makine ve teçhizat zarar
görmekte, stoklar yok olmaktadır. Öte yandan makro düzeyde bakılacak olursa yaşanan yıkıcı depremlerin ardından ülke ekonomileri enflasyon, cari açık, büyümedeki
negatif etkiler, ödemeler dengesi, bütçe dengesi ve mali piyasalar noktasında olumsuz
yönden etkilenmektedirler.
1999 yılında yaşanılan Körfez Depremi
bu noktada çok çarpıcı verileri bizlere sunmaktadır....
1999 Körfez Depremi Türkiye'de fiziki ve beşeri sermayenin en yoğun olarak bulunduğu coğrafyada meydana
gelmiş,Yalova, Kocaeli, Sakarya, İstanbul,
Düzce, Bolu,Bursa ve Eskişehir illerini kapsamıştır.
Ekonomik olarak bu bölgenin Türkiye'nin genel ekonomik yapısına etkisini anlamak için bu bölgenin Türkiye Garı Safi
Milli Hasılası içerisindeki yerinin %35, nüfus olarak Türkiye nüfusunun %23'üne tekabül ettiğini söylememiz durumun vehametini anlatmak için sanırız yeterli olacaktır.
Yine bu depremde en fazla tahribata uğrayan 3 il olan Kocaeli, Sakarya ve Yalova'nın Gayrı Safi Milli Hasıla içerisindeki
yerlerinin %7 olması da ekonomik tahribatın büyüklüğü noktasında fikir vermesi açısından önemli bir veridir.
Doğrudan, dolaylı ve ikincil maliyetler
baz alınarak yapılan incelemeler neticesinde 1999 yılında yaşadığımız bu felaketin bilançosunu ortaya koyan 3 ayrı çalışma ve
rapor hazırlanmıştır. TÜSİAD tarafından
hazırlanan raporda depremin ülke ekonomisine toplam maliyeti 17 milyar dolar, Devlet
Planlama Teşkilatı'nın raporuna göre 15-19
milyar dolar, Dünya Bankası raporuna göre
ise 12-17 milyar dolardır.
Yine TÜSİAD’ın değerlendirmesine
göre deprem, 1999 yılı GSYİH’sının yüzde 9’unun, DPT’ye göre yüzde 8-10’unun,
Dünya Bankası’na göre yüzde 6,3-9’unun
kaybına neden olmuştur.
1999 Körfez Depremi nüfusun %23'ünün
yerleşik olduğu ve, Gayrı Safi Milli Hasıla'nın %34'ünün elde edildiği bir bölgede
meydana gelmiş, deprem bölgesinin üretim
ilişkilerinin sanayi ağırlıklı oluşu depremin
ekonomik sonuçlarını daha da arttırmıştır.
Bölge kişi başına düşen milli gelir ortalamasının Türkiye ortalamasının üzerinde
olması nedeni ile doğal olarak en çok vergi
toplanan bölge iken deprem sonrasında bütçede vergi gelirlerinde %58'lik bir kayıp yaşanmıştır.
Sanayi yoğunluklu bölgelerde meydana
gelen depremler sonrasında depremin yaşandığı ülkede üretimin tamamen durmasına yahut çok yavaşlamasına paralel olarak
ciddi bir ithalat ihtiyacı ortaya çıkmakta,
buna karşılık üretimin olmaması nedeni ile
sanayi mamullerinde ihracat durma noktasına gelmekte bu da cari açığı ve enflasyonu
tetiklemektedir.
Tarım alanlarının yoğun olduğu bölgelerde meydana gelen bölgelerde ise ekilebilir araziler yok olmakta, hayvanlar telef
olmakta bu nedenle gıda ve hayvancılık alanında ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır. Ancak
yine de tarım alanlarında meydana gelen
depremlerin ekonomiye etkileri sanayi alanlarında meydana gelen depremlere gör görece olarak daha az olmaktadır.
1999 Körfez Depremi öncesinde depremin meydana geldiği bölgedeki illerin ülke
ekonomisindeki yeri aşağıdaki tabloda ayrıntılı olarak verilmiştir.
DEPREMİN SEKTÖRLERE
ETKİSİ...
Yukarıda d a belirttiğimiz gibi ağır yıkıcı
bir depremin ülke ekonomilerine zarra vermesi daha çok depremin yaşandığı bölgedeki üretim ilişkileri yoğunluğu ile de birebir