BÖLÜM 1 • Kadın Sağlığına Genel Bakış
KADIN SAĞLIĞINA YÖNELİK SAĞLIK
HİZMETLERİNDE YÖNELİMLER
Asırlar önce kadın sağlığı kavramı, doğurganlık
kavramıyla aynı anlamda düşünüldüğü için, uygulamalar da gebelik, doğum ve doğum sonrası
döneme yönelik olmuştur. Geçmişte doğumlar,
tecrübeli fakat doğumla ilgili herhangi bir eğitimi olmayan ebeler tarafından evlerde gerçekleştirilmiştir. Bu dönemlerde kadınlar arasında
doğum yaptırma ile ilgili deneyimler, usta çırak
ilişkisi ile öğrenilmiştir. Doktorların çoğu aşırı zorluk durumlarında doğumda yer almıştır.
Dünyada özellikle 17. ve 18. yüzyıllarda kadınlar
doğumda ya da postpartum dönemde kanama,
infeksiyon ya da toksemi sonucunda hayatını
kaybetmiştir. Bu dönemlerde anne ölümlerinin
yanı sıra bebek ölümleri de çok yaygın olarak
görülmüştür. Nitekim 17. ve 18. yüzyılı kapsayan
dönemde dünyada tüm çocukların %50’sinin
beş yaşından önce öldüğü bildirilmektedir. Günümüzde dünyadaki anne ölüm (2013 yılında
100.000 canlı doğumda 210) ve beş yaş altı ölüm
oranları (2012 yılında 100.000 canlı doğumda
48) düşünülürse geçmişteki dramatik tablo daha
iyi anlaşılmaktadır.
Dünyada 1800’lü yılların sonu 1900’lü yılların başında doğumların yaklaşık yarısına hekimler katılmış ve kadınlar doğum için ev yerine hastaneleri tercih etmeye başlamıştır. Bu dönemde
Türkiye’de de dünyadaki duruma benzer olarak
doğumun yapıldığı yer ve doğuma yardım eden
kişiler benzerlik göstermektedir. TNSA ( Türkiye
Nüfus ve Sağlık Araştırmaları) (1998) verilerinin
sonucuna göre; 1993-1998 yılları arasında doğumların %40.1’ine hekimler, %40.5’ine ebeler,
2003-2008 yılları arasında ise %64.1’ine hekimler ve %27.2’sine ebeler katılmıştır. Ayrıca 1980’li
yıllarda kadınların %42’si doğumlarını sağlık kurumlarında yaparken, 2013’de bu oran %97’ye
(Türkiye İstatistik Kurumu 2013) ulaşmıştır.
1881’de dünyada ilk modern sezaryenle doğumun Alman jinekolog Ferdinand Adolf Keh-
5
rer tarafından gerçekleştirilmesinden sonra,
kadınlar sezaryenle doğuma yönelmiştir. Dünyada sezaryenle doğum oranının artmasından
sonra, 1950’lerde doğal doğum kavramı ortaya çıkmıştır. Doğal doğum kavramının ortaya
çıkması ile birlikte dünyada “aile merkezli anne
bakım” felsefesi ortaya çıkmıştır. Dünyadaki
bu gelişmeleri takiben 1970’lerin başında “aile
merkezli anne bakım” felsefesiyle uyumlu yeni
hastane modelleri tasarlanmaya başlanmıştır.
Bu dönemlerde gebelik ve doğum eğitim sınıfları açılmış ve aileler de gebelik, doğum ve
doğum sonu sürece etkin olarak katılmıştır. Gebelik, doğum ve doğum sonu sürece ailelerin
de etkin olarak katılması anlayışı günümüzde
de sürmektedir. “Doğal doğum” ve “aile merkezli anne bakım” anlayışına karşın, kadı