Sunuş
Yenidoğan Nörolojisi ismi altında okuyacağınız bu kitap Çocuk Nörolojisi Bilim Dalının geçirdiği evrimin tam bir göstergesidir. İstanbul Üniversitesi Çocuk Hastalıkları Ana Bilim Dalından ayrılan Çocuk Nörolojisi, bir yan dal olarak çalışmasına 1965 yılında başladı. Seksenli yıllara kadar bilim dalından yapılan bildirilerin, konferansların, seminerlerin çoğunluğu konvülziyonlar. serebral hareket bozuklukları ve kas hastalıkları idi. Zamanla gelişen teknoloji çocuklarda nörolojik hastalıkların erken tanısı olanağını ortaya çıkardı. Bunun sonucu olarak erken tedavi nosyonu bilim dalının ana temelini oluşturdu.
Gebelikte, doğum da, doğum sonrası 3-4 ay içinde oluşabilen Yenidoğanın Merkezi Sinir Sistemi hastalıklarının erken tanısı büyük önem taşır. Çünkü bu büyük bölümünün erken tanı ve tedavi olanaklarının temelini oluşturur. Bugün İntrauterin dönem de dahi tanı ve tedavi imkânları gelişmiştir. Yenidoğan Nörolojisi veya Neonatal Nöroloji dünyada ve ülkemizde Çocuk Nörolojisinin alt dalı olarak yerini almış bulunmaktadır. Doğal olarak bu konuda çalışan bilim adamları çalışmalarının semeresi olarak çeşitli yayınlar yapmaktadırlar. Yenidoğan Nörolojisi kitabının yazarlarının tümü İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi öğretim üyeleri veya onların yetiştirdiği öğrencilerdir. Yazarların sundukları tüm resimler, grafikler, şekiller otantiktir ve yeni doğanın nörolojik incelenmesinin ve muayenesinin ne derece geliştiğini çok güzel göstermektedir. Kitapta, asfiksi-hipoksi, intra kraniyel kanamalar, konvülziyonlar, serebro vasküler anomaliler, nöral tüp defektleri, infeksiyonlar, santral hipotoni, serebral hareket bozuklukları, hidrosefali gibi konuları örnekler vererek incelenmiştir. Tüm bu konular doktorların yanı sıra neonatologlara, hemşirelere, çocuk cerrahlarına hatta ortopedik ve plastik cerrahlara yardımcı bilgiler sunmaktadır. Burada ayrıca vurgulamak gereken bir durum da bazı konularda ayrı eğitim gerekliğidir. Örneğin yeni doğan EEG si, nöroradiolojisi ve ültrasonografisi ve nihayet yeni doğanın nörolojik muayenesi gibi. Yenidoğanın Postural Reflekslerinin muayenesi ve değerlendirilmesi pratik ister. Bu refleksler tam bir tanı özelliği taşımasalar da olası hareket bozukluklarının erken göstergesi olabilir, bu da erken tedavini temelini oluşturur. Özellikle serebral hareket bozukluklarının erken tanısı tedavide başarının temelidir. Postural Refleksler kitapta ayrıntılı yazılmıştır.
Mükemmel bir baskı içinde sunulan bu kitabın ülkemizde bu konuda eğitim gören doktorlara, hemşirelere ve özellikle fizyoterapistlere de yardımcı olacağını düşünüyorum. Bu güzel kitabı İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Nörolojisi Bilim Dalına kazandıran yazarları kutlarım onlarla gurur duyuyorum.
Dr. Selçuk Apak
iii