Dün, Bugün, Yarın Dün, Bugün, Her Gün | Page 7

Peki yazarlığı nasıl buluyorsun?

"Bizim yaptığımız iş aslında çeviri. Biz kendimizi çeviriyoruz, elimizdeki dil hangi dilse o dile çeviriyoruz. Bu yüzden okurun karşısında çıkan yazı kendi ana dilinde bile olsa, yazılırken muhakkak eksilmiş, ifadenin büyük bölümünü kaybetmiştir."

Ne zaman şenlikli bir yere adım atsan sımsıkı tutunuyorsun kendine. İnsanların arasından süzülürken ellerini göğsünde bitiştirip kimseye kaptırmamak için beni kalbine yaslıyorsun. Uykundaki taşı kavrarkenki gibi güven dolu ellerin. Bu hallerini çok seviyorum, çok. Ruhunu elinden kaçırmaktan korkan yaban insanların masum ürküntüsü var sende.

Yüzünde Bir Yer

Yazıyla kurduğun ilişki nasıl peki?

"Ben yazıyı hep kendiliğinden bir oluş, varoluşla ilgili bir mesele olarak gördüm. Çünkü insan dil olmazsa olmayan, dilde var olandır. İnsan ad koyar, ad verir. Bulur, keşfeder. Ad vermeden önce o şey yoktur. Yeryüzünde olsa da zihnimizde yok, hayal dünyamızda yok, evvelimizde yok. Buradan yol alırsak, yazıyla kurduğum ilişki, müdahaleden çok keşfetmekle, açığa vurmakla ilgilidir diyebilirim.”

Bugün, Yarın, Her Gün 07

"Bir acıyı beslemenin altında anlatılması güç bir haz yatar."

Yere Düşen Dualar