Yazarım ben de umarsızca,
programlar gibi
“ ”
Kan ter içindeydim
Korkulara kapıldım, içerilere atılacağım,
elimden tutulmasına izin verilmeyecek bir
daha, kalemim bile olmayacak ya da
yabancı gözlerin filtrelerinden geçmeden
yazamayacağım bir daha diye.
“ ”
Koştum çılgınca sokaklarda.
Kalabalıklar aradım karışacak.
“ ” Bilmiş bilmiş konuşan çocukları bile geride bırakacak dillerle yazacağım kitaplarımı
diye. Masum dillerine olgun cümleler oturtacağım.
Kullanacağım masumiyeti, taraf değiştirmek entegrasyon olacak diye.
“ ”
Kırbaçlanmayacağım hayır
“ ” “ ” ama acısının nasıl olduğunu kolayca tahmin edebilecek seviyeye çıkaracaklar hayal dünyamı diye.
“ ”
Ermiş olmak ağır.
Sözlere dahi yüklenmemeli bu ağırlık. Yazık
kelimelere. Satır aralarına...
imlalara yazık.
***
Takip edilsem, susmazdım.
Korku beyindedir evet.
Peki beyin?
YOKLUĞUNDA DRAJE...
Draje’nin yokluğunda arayıp soranımız pek
fazla olmadı. Zaten dergiye daha yüksek anlamlar atfetsek adı draje olmazdı. Yut geç,
biraz ağzın tatlansın. Hepsi budur. Bir National Geography değiliz sonuçta. Ama güzel
karşılaşmalarımız oldu, tanıştık, kaynaştık, biraz
kafamızı boşalttık, biraz tecrübe edindik falan
filan... Kariyer planlarının, sosyal ilişkilerdeki
zorunlulukların, hayatımızı kuşatan o boğucu
ciddiyet zorunluluğunun dışında duran küçük
bir adacık gibi düşünün. Boğulmak üzereyken
gelip biraz nefeslenirsin. Draje’nin işlevi budur.
Ortalama 2 bin okurlu düzensiz bir dergiden ne
bekleyebilirseniz draje odur...
Neredeyse herkes işinde gücündeydi. Gerçi
Esmeralda ne iş yapar biz de bilmiyoruz. Tolga
dört ayaklı kardeşler için koştururken bazen
asabi oluyor, haksız olduğundan değil ama
“hadi ergen draje çıksın diye isyan ederken
burada kendisini teşhir edebileceğimizi de yani
düşünmeliydi bence.
Bu arada Luxus 3. albümü “Hunim Başımda”
ile listelerimizin bir numarasıydı. Özge’lerden
Denizci olanı ise ikinci kitabı “27” ile raflarda...