Dilhâne Ekim ekim | Page 7

Tevellüd-ü Sâni Ş iir Mahmud Üskübi Cebrâil'in kanat sesini duyunca tâlip Sesler kesildi, kulağına bir mühür vuruldu Gönül dile geldi ve konuşan dil tutuldu Kimdim ben bundan önce, neydi aradığım Ah neyin kokusuydu bu, ömrümü adadığım Avuç içine nazar edince anladı ve fısıldadı Mârifet adlı nazlı bir güzelin saçlarıydı bu yakaladığım Senelerdir peşinde koşa durdum nefes nefese Ve yeni bir nefes ihsân edildi bendenize Çıplak bir vücud ve daha önce bilmediği berrak bir temâşâ ‘Her gece ölüp dirilirdim’ dedi ben tekrarlarca Hatırladı olmayan bir şeyi, daha evvel hiç böyle dirilmemi şti Kan emmekten kesilip aydınlığa kavuştuğu bir gün vardı elbet Ağlamıştı ve ona bir ses bahşedilmişti Peki ya şimdi olanlar, neydi bunun adı ? Erilliğe sahip birinin dişilliğinde zuhur eden teslimiyet Bilmişti, dünya adlı anneden kan emenler de bugüne hasret Aylarca değil, senelerce beklenen bir doğum Yeryüzünde çekilen sancı, gökyüzünden emilen süt boğum boğum Mikâil sûr’a üfürmeden dirilenler yürür bu şehrin sokaklarında Nice yaşayan ölü hayat bulur onların nefeslerinde Ey tâlip, sen de bir konak edin kendine, mârifet dağının eteklerinde 7