Tevellüd-ü Sâni
Ş iir
Mahmud Üskübi
Cebrâil'in kanat sesini duyunca tâlip
Sesler kesildi, kulağına bir mühür vuruldu
Gönül dile geldi ve konuşan dil tutuldu
Kimdim ben bundan önce, neydi aradığım
Ah neyin kokusuydu bu, ömrümü adadığım
Avuç içine nazar edince anladı ve fısıldadı
Mârifet adlı nazlı bir güzelin saçlarıydı bu yakaladığım
Senelerdir peşinde koşa durdum nefes nefese
Ve yeni bir nefes ihsân edildi bendenize
Çıplak bir vücud ve daha önce bilmediği berrak bir temâşâ
‘Her gece ölüp dirilirdim’ dedi ben tekrarlarca
Hatırladı olmayan bir şeyi, daha evvel hiç böyle dirilmemi şti
Kan emmekten kesilip aydınlığa kavuştuğu bir gün vardı elbet
Ağlamıştı ve ona bir ses bahşedilmişti
Peki ya şimdi olanlar, neydi bunun adı ?
Erilliğe sahip birinin dişilliğinde zuhur eden teslimiyet
Bilmişti, dünya adlı anneden kan emenler de bugüne hasret
Aylarca değil, senelerce beklenen bir doğum
Yeryüzünde çekilen sancı, gökyüzünden emilen süt boğum boğum
Mikâil sûr’a üfürmeden dirilenler yürür bu şehrin sokaklarında
Nice yaşayan ölü hayat bulur onların nefeslerinde
Ey tâlip, sen de bir konak edin kendine, mârifet dağının eteklerinde
7