YALNIZ ADAM
Gözlerini açtığında saat
daha sabahın 6’sıydı. Yine
o sıradan günlerinden
birine uyandığını çok iyi
biliyordu. Canı yataktan
çıkmak yerine hareketsiz
10-15 dakika daha öylece
yatmak istedi. Tavana
bakıp yine o bilinmez
yolculuğuna çıktı. Bunu
yapmayı çok seviyordu.
Gerçi nerelere gidip
geliyordu o
yolculuklarda başka bir
şehire mi veya konuştukları
dili bile bilmediği bir ülkeye
mi? Gerçek dünyanın
keşmekeşliğinden sıyrılmış
geziniyordu ta ki kuşunun
ötüp onu bu dünyaya
döndürmesine kadar. Bu
koca dünya da bir tek yol
arkadaşı var o da
muhabbet kuşu ‘Maviş.’
Yatağından doğruldu ve
lavaboya
elini yüzünü yıkamaya gitti,
yüzünü durularken iki üç
günlük sakalları dikkatini
çekti ve tıraş oldu.
Uzun kumral saçları, alnını
kapattığı için
çocukluğundan bir hatıra
olan, çocukluk aşkının
attığı taştan
kalan iz gözükmüyordu. İzi
görünce çocukluğuna
daldı bu sefer Bakkal
Muhuttin amca, top
oynadıkları
ortasında kocaman bir
çınar olan arsa, babasıyla
kahveye gittiği zamanlarda
ona gazoz ısmarlaya Ali
amca, işte hepsi bu izin
içinde gizliydi. Evde
kahvaltı yapmazdı hiç
sahaf dükkanına giderken
iki simit
alıp dükkanda yerdi. Yine
öyle yaptı simitleri alıp
dükkana doğru yürümeye
başladı. Baharın geldiği
etraftaki ağaçların değişik
renklerde açtığı
çiçeklerden belliydi,
insanın ciğerlerini açan tatlı
bir
54