2
Eylül / 4 Sayı : 43
Beyaz adam kirden, Kızılderili ardan yana
Bursapost
Kırktan fazla ülkede şubesi ve Hollanda Amsterdam’da uluslararası bir merkezi olan çevreci sivil
toplum kuruluşu GREENPEACE, Bursa’nın Mudanya
ilçesine geldi.
GREENPEACE üyeleri, Mudanya’da Keles ilçesi ile
Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi’nde (DOSAB) kurulmaya çalışılan termik santrale karşı halkı bilgilendirdi.
Doğayı ve Çevreyi Koruma Derneği’nin (DOĞADER)
öncülüğünde gerçekleştirilen eylem için Mudanya
Limanı’na demir atan ve 2 gün Bursa’da kalan
Rainbow Warrior, çeşitli faaliyetler ile termik santralin zararlarını halka anlattı.
Rainbow Warrior (Gökkuşağı Savaşçıları) ismi aslında Kızılderili Cree kabilesinin bir kehanetine dayanıyor. Kehanete göre, “Gün gelecek, yerküre
hastalanacak. İşte o zaman, dünyanın dört bir yanından farklı kültürlerden, lafa değil işe bakan insan-
lar toplanıp bir kabile oluşturacak. Bu kabile yerküreyi iyileştirmek için çalışacak. Ve bu kabilenin
ismi Rainbow Warrior olacak.”
Şimdi dünyamızın fotoğrafına baktığımız zaman
gerçekten hasta bir yerküre ve onu ölüme sürükleyen azgın sermayenin temsilcilerine karşı, altmış
metrelik bir gemi ile mücadele eden her ırk, din ve
renkten, inanmış insanlar grubu görüyoruz.
Mudanya Limanında Rainbow Warrior’u bu duygular içinde gezdik. Hepsi aklı başında, okumuş insanların Allahın Türkiye’sinin Mudanya ilçesinin
limanına demir atıp, bizlere ‘Zehirleneceksiniz, ne
olur bu hatadan dönün!’ demesini ibretle izledik.
Dünyanın en kalitesiz ve zehiri bol kömürünü yakıp,
atık maddeleri kapalı devre taşıyacağız diyenlere
günde 400 ton kalitesiz kömürü yakarak tek bacadan çıkacak kükürt dioksit zehirini kimlere solutacaksınız diye sordular.
Başlık atarken dikkat!
Bir terörist çete başına örgüt lideri derseniz, onun ekmeğine yağ
sürmüş olursunuz. Olumsuzluklara olumlu yakıştırmalarla yaklaşmak son derece tehlikelidir. Bilginin kısa sürede yayıldığı ve tüketildiği bir dönem yaşıyoruz. Bu dönemin en önemli eylem planı algı
yönetimidir. Algıyı yaratan parametreleri doğru seçmezseniz, karşı
olduğunuz soruna hizmet edersiniz.
Son günlerde Bursa özelinde daha çok yaşanan bir sorun vardır.
Bonzai adı verilen ucuz ve katil uyuşturucu her hafta Bursa’da birkaç can almaktadır. Bu bela ile savaşmak için BŞB, Milli Eğitim seferberlik başlatırken, diğer yardımcı kurumlardan ses seda
çıkmadığı gibi, bu katil manşetlere olumlu yansır ise verilen çaba
ona hizmet sayılır.
Zaten adı özel yetiştirilen minyatür Japon ağaçlarına benzetilerek
katil savaşa bir sıfır önde başlamışken, manşetlerin diline dikkat
edilmezse maç hükmen kaybedilebilir.
Siz Bursa için manşetten,
Yeşilin başkenti
Kestane Şekerinin başkenti
İskender Kebabın başkenti
Şeftalinin başkenti
Osmanlının başkenti
Diye yazabilirsiniz ama
Bonzai’nin başkenti yazamazsınız.
Öyle yazıp karşıdan bakıp ‘güzel oldu’ derseniz.
Yanlış yaparsınız…
Bursa’yı yiyen yiyene. Suyunu yediler, derelerini yediler, bağ bahçelerini yediler ve sonunda havasını
yeme ğe karar verdiler.
Peki! Bu son mu olacak?
Hayır!
Bu işi bitirdikten sonra devreye tekerleme kılıklılar
girecek ve Uludağ’ın eteklerini yemeye başlayacaklardır.
Bu GREENPEACE satılık adamlar mı peki?
Hani ver parayı çalsın oynasınlardanlar mı?
Hepsi tahsil terbiye almış ve konusunda uzman olan
isimler olduğuna göre, bir de GREENPEACE gibi bir
efsanenin bireyleri olduğuna göre bunları satın
almak için gazete kağıdı, çimento torbası, Mudanya’nın tapusu yetmez.
Bunlara para yağdıracak binlerce kuruluş var.
Onlar Mudanya’ya gelip DOSAB Termik Santrali ve
Keles’i konuşuyorlarsa bir dinlemek gerekmez mi?
Bir Cavcav klasiği…
Bursaspor, Gençlerbirliği’ni 2-1 yenerek üç puan aldı. Haftalardır süren gol orucunu
açtı. Aylar sonra ilk deplasman galibiyetini aldı. Sıralamada lider ile arasında sadece bir
puan fark bıraktı. Takıma özgüven geldi ve galibiyete rağmen kendilerini eleştiren futbolcular ilerisi için ışık yaktılar.
Gençlerbirliği, deplasmanda aldığı beraberlikten sonra kendi sahasında üç puan kaybetti. Zaten olmayan seyircisini daha da azalttı. Takım üzerinde kara bulutlar dolaşmaya başladı derken satırı eline alan Cavcav, Teknik Direktörü doğradıktan sonra ünlü
ve klasik demeçlerinden birini verdi. “Benim dediğimi yapmayan hocayı kovarım” dedi.
Demek ki milattan önce yüzüncü yıldan beri asırlardır değişmeyen Başkan Cavcav ile
çalışmanın şartı, onun dediğini yapmakmış. Yani gelmiş geçmiş bütün hocalar Cavcav
klasiğinden nasibini almış.
Bu cümlenin açılımı
bu’dur ama daha
acısı da şudur.
Bugün itibariyle onlarca hoca Cavcav’dan gelgel
beklemektedir.
Biz de diyoruz ki,
böyle başa böyle traş
olur ve Cavcav birkaç
asır daha görevde
kalır.