2
Temmuz / 3 Sayı : 33
Teleferik değil, yönetim anlayışı arızalı
Osman GÜRÇAY
B
üyük lokma yutacaksın büyük
konuşmayacaksın sözünü boşuna söylememişler. Teleferiğin
açıldığı günün öyküsünü büyük bir
keyifle yazmıştım. Son teknolojinin
kullanıldığını, rahat, konforlu, güvenli,
panoramik ve aydınlık camlar ile tam
bir keyif aracına bindiğimi yazmıştım.
Yazmakla kalmamış, bütün dostlarıma
ve yakınlarıma bu keyfi mutlaka ve en
kısa sürede yaşayın diye adeta bedava
tellallığını yapmıştım.
Ramazan ayının ikinci pazarında, yani
06.07.2014’de, yani bu Pazar günü
bana inanan “kurbanlarımla” birlikte
çok sıcak bir günde Uludağ ile buluşma ayarladım. Saat 15:30 gibi Teleferik’e gittik ve mihmandarlık yaptığım
“kurbanlarıma” girişin azametini, yürüyen merdivenlerle çıkılan kabinlere
biniş platformunu gururla gösteriyordum.
Sıra beklemek artık geride kalmış bir
sıkıntıydı. Kameralara poz vererek kabinimize bindik ve çıkışa başladık.
Rezalet: Bölüm I
Kurbanlarıma kabinde sırıtık bir biçimde ‘güzellikleri kaçırmayın’ diye çığırırken ilk etabı geçerek tam Kaynana
Çukuru’nun üzerine geldiğimizde teleferik “stop” dedi. Ben açılış gününden şerbetli olduğumdan “Sıkıntı yok.
Üç beş dakika sürmez“ dedim. Ama 10
oldu, 20 oldu ‘tık’ yok. Kabinde sıkıntı
başladı espriler yerini “Off” nidalarına
bıraktı.
O arada Erhan, kabinin
duvarlarında zor zamanda ulaşılabilecek bir telefon numarası aradı ama
yoktu. Her şeyi ile son sistem bir aracın içerisinde zor anlar için yardım alınabilecek bir telefon numarası
koymayanları Allah ıslah etsin. Erhan
inatla arayışlarına devam etti ve ilk
olarak Burulaş’a ulaştı ama işletmenin
Burulaş’ın sorumluluğunda olmadığını
öğrendik. Teleferik İşletmesi’ne ulaştığında motorlarda ısınma olduğunu
öğrendik ve 10 dakika içinde sorunun
çözüleceği bilgisini aldık. Toplamda 30
dakika sonra ağır ağır çekilerek Sarıalan’a ulaştık. Orada yedek motorla çekildiğimizin, arızanın devam ettiğinin
ve kısa zamanda çözüleceğinin bilgisine ulaştık.
Rezalet: Bölüm II
Uludağ’da Bursa’nın ağır ve sıcak havasından eser yoktu. Dağın
serin havasına kendimizi teslim ettik
ve ciğerlerimize çektik. Yürüyüş yaptık. Sohbet ettik ve ardından saat 19:30
gibi Teleferik İstasyonu’na doğru hareket ettik. İstasyonun önünde kuyruk
olmuş büyük bir kalabalık görünce,
herkesin iftara yetişmek için aynı saatte inişe başladığını düşündüm ama
kabinler çok ve seri olduğundan kısa
zamanda sıra gelir diye düşünürken,
kalabalığın başının istasyonun kıçında,
sonunun istasyonun başında olduğunu fark ettim. Kuyrukta düzeni sağlamak için Jandarma’dan da yardım
alınmıştı.
Neler oluyor diye sorduğumda Teleferik’in 16:00’dan, yani biz indiğimizden
beri çalışmadığını ve 10 dakikada bir
gelen minibüslerle 18 kişi taşınarak
işin halledilmeye çalışıldığını öğrendim. O anda Burulaş Genel Müdürü
Levent Fidansoy’u aradım ve durumu
anlattım. Bana durumdan bilgisi olmadığını, ‘Yap-İşlet-Devretçi’nin kendilerinden bir talepte bulunmadığını
söyledi ama hemşerilerinin mağdur
olmaması için hemen gerekeni yapacağını, otobüsler göndereceğini söyledi. Bu süreçte kendisinin vatandaşlar
tarafından arandığını ve Bursa halkının
yanlış bilgi ile işletmenin Burulaş tarafından yapıldığını sandığını sözlerine
ekledi. Bu arada saat hızla ilerlerken,
zıpır bir görevli, insanların etrafına
olay yeridir girilmez kurdelesi gibi
bant çekiyor ve kendisini uyaran
gençlere ‘süslü kırmızı-beyaz dekor
yapıyorum’ gibi salakça sulu şaka yapıyordu. Sinirden canı burnunda olan
mağdur gençler o zıpırı Ramazan Pidesine çevirecekken, ‘uymayın ve o
hıyarı adamdan saymayın’ diyerek ortalığı yatıştırdım. Hatta “selfie” bile
çektirdim.
Rezalet: Bölüm III
Burulaş ile konuşmalarım ve gelecek
yardım ortalığı gevşetti ama iftar da
oldu. Kafama daha önce neden Burulaş’tan yardım istenmeyip, 300-500 kişiyi 10 dakikada bir minibüslerle
gönderme leri takıldı ve görevlilere
‘yetkili kim onunla konuşacağım’
dedim. Evet dostlar, Sarıalan’da yetkili
birisi yoktu. ‘Yahu nasıl olmaz!’ dedim.
‘Biz İstanbul’dan yönetiliyoruz, onların
talimatlarını uyguluyoruz’ yanıtını
aldım. İşletme çalışmıyor. Sarıalan’da
çoğu oruçlu yüzlerce insan işkence
çekiyor.
[email protected]
Tek bir yetkili kişi yok. Laylaylom
yapan, insanlarla makara yapan mavi
montlu birçok kişi var ama bir tek yetkili yok.
Biz, gelen otobüsle Bursa’ya indiğimizde saat 22:20 olmuştu.
Bursamız’dan “Genel
Müdür” manzaraları
Bu sıkıntıların yaşandığı beşbuçuk saat
içerisinde ve bir tatil gününde Teleferik İşletmesi’nde bir sorumlu ve yetkili
bulamadığımı anlatmıştım. Yani Teleferik’de işler
‘saldım çayıra, mevlam kayıra’ modunda gittiğini
söylemiştim. Bu problemin hiçbir yerinde olmayan BURULAŞ Genel
Müdürü Levent Fidansoy’u iki kez ben aradım
ve üç kez o bana dönerek
insanları evine yollama
sorununa çözüm için
çaba gösterdik. Orada
muhtemel kavgaları önledim.
BURULAŞ, Bursa’nın Kara, Raylı Sistem,
Hava, Deniz, Helitaksi, Rent a Car trafiğinin yüzlerce aracını sevk ve idare
eden bir belediye şirketidir. Onun
Genel Müdürü Fidansoy’un her anı
dolu iken ve hemşerilerinin dağda kalmaması için çözüm üretiyorken, tel
üzerinde giden bir taşıma sisteminin
genel müdüründen “majesteleri” gibi
ulaşılamaz olarak bahsediliyordu.
Bunu bir görev anlayış farkı olarak
görmüştüm ama ertesi gün basında
çıkan Majesteleri Genel Müdür İlker
Cumbul’un yalanlarla bezenmiş demecini görünce kan beynime sıçradı.
Necip(!) Basınımızda haber aynen
şöyleydi: “Yeni teleferik tamamen
elektronik sistemle yönetiliyor. Bir sürücü kartındaki ısınmadan dolayı sistem ikaz verdi. Kabindeki yolcularımızı
iki motorlu teleferiğin, üçüncü yedek
sistemi ile daha düşük devirli olduğu
için güvenli bir şekilde Sarıalan İstasyonu’na çektik. Sistemi by-pass etmedik. En ufak bir risk almamak için
seferleri durdurmayı uygun gördük.
Akşam Bursa’dan yolcu akışı da bitmişti. Uludağ’daki yolcularımızı da
araçlarla Bursa’ya getirdik. Teleferik
çalışmasında 9 bin tane farklı sistemin
bir araya gelmesi var. Bunlardan bir
tanesindeki en ufak bir ikazı bile dikkatlice değerlendiriyoruz”
Yahu! Araya saatlerce beklettiğin insanlardan naif bir özür mesajı konmaz
mı?
Siz saatlerce beklettiğiniz insanları
nasıl sorunsuz ve aksamadan karayolundan geri gönderdiğinizi söylersiniz?
Bir sistemin ısınması sağlıksız sürtünmeden ya da uygun olmayan klimasız
ısı ortamında çalışmasından kaynaklanır ve bütün bunların çözümü vardır
ama sağlıksız bakış açısının yönttiği
bir sistemin tedavisi yoktur.
Bence neler olmalı,
neler yapılmalı...
Başımızdan geçenleri sosyal medyada
paylaştığımda geçmiş olsun dilekleri
ve tepkiler aldım.
Mak. Müh. Od. Başk. İbrahim Mart
dostum test sürüşlerinin yapılmadığını, bu tür arızaların çıkabileceğini
söylediklerini ifade etti ve çok anlamlı
bir öneride bulundu. Yap-İşlet-Devret
ile anlaşmışsın olabilir ama mutlaka
tesiste bir BŞB görevlisinin istihdam
edilmesini ve sorunlara ilk anda müdahale etmesini ve bilgilendirme yapmasını önerdi. Bu bana çok da doğru
geldi.
Herhangi bir arıza çıkabilir. Elektrik kesilebilir. Motor ısınabilir ama insanları
aydınlatacak ve anında inisiyatif kullanabilecek mutlaka bir sorumlu yetkilinin bulundurulması gerektiği bu
krizde gün gibi ortaya çıkmıştır.
Adam 16:00’da Burulaş’ı arasa kriz
17:30’da çözülür ve şehre intikal sorunsuz bir şekilde tamamlanırdı.
Bir de insanların yalnız başına kaldığı
kabinlere onlara sesleri ile destek verecek, insanları arayabilecekleri bir
ALO numarası konmalıdır.
Ben bu filmin tekrar çevrilmesini istemiyorum ve gerekenin yapılmasını
bekliyorum. Çünkü benim hala Teleferik’ten umudum var.