Boat and Yacht News 2017/4 | Page 66

Sportİf Balıkçılık bilinmesinde yarar var: 150 – 200 metre yakın avlandığında koparma şansınız %90, 200 – 300 metre mesafede %80, 300 – 400 metre mesafede %60, 500 metre ve üzeri mesafede %50’nin altında. Zaten o mesafelerde sizin maki- nenizdeki misina metrajı da o kadar. Bunun sebebi de bu tür büyük balıklar tasmalandığında ilk içgüdüsel tepkileri o kafesin altına sığınmak gibi oluyor. Ve o şekilde olta koparan balık da ağzında 100 – 200 – 300 metre misina ile sağlıklı yüzemediğinden ölüme mahkumdur. Ona da, malzemenize de, size de yazık! Yoksa değil mi? Bu durum hele bir de yarışma esnasında, yani etrafınızda bir - iki duzine tekne varsa, daha da vahimdir. Oltaya gelmiş avınızın kaçış yolları bir o kadar azalıyor ve kapanıyor. Tekne aralarındaki mesafeler, demir atma zorlukları da ayni handikapları yaratıyor. Yarışmalar esnasında özellikle o böl- geler için uygulanan sınırlar displini ondandır. Karar sizindir. Yutkunarak “... vurdu, ...ama kopardı, ...çok büyüktü ” demek yine sizin takdirinize kalmıştır. Dördüncüsü, özellikle yarışmalarda yoğun mazmozlamanın (yemlemenin) yarattığı aşırı doyurma, yakalanmaların, boğuşmaların ve tabii ki arada bir ölüm- lerin etrafa yaydığı frekansların neticesinde, kafes içinde veya dışında olsun o bölgedeki canlılara bulaşan stresin negatif etkilerini unutmamak gerekir. Beşincisi ve sonuncusu, açık deniz yani offshore sahnesinin neredeyse tamamen unutulmuş olması. O meraları avladığımızda önemli olan çoklu bir unsuru artık terk ettik. Balığı aramak, bulmak ve takip etmek! O challenge da gitti. Şimdi artık 66 avlaklarımız akvaryum(lar) oldu! Çeşitlilik mi? Zargana azmanı mı?Albacore mu? Boş versene! Çiftlik- tekiler daha büyük... Üstelik objektife de daha iyi sığıyor! Yazık ! Bir gün, bu sözüm ona “daha az meşakkatli” metodu tercih eden bir amatör balıkçı dostumuz, “Ya birader! Hep orada takılıyorsun, açıkta avlanmıyor musun artık?” şeklindeki soruma şöyle cevap verdi: “Evet ya!O kadar uzağa git, o kadar yakıt, bir de sırtı çekiyorsun. Onun da yaktığını koy. Böylesi daha az maliyet- li.” ! Ben buna kısa görüşlü “şöylesine” boş cevap derim. Sözünü ettiğimiz mesafeler bizdeki açık deniz meraları için 12~18 deniz mili, gidiş geliş 30 mil gibi. Sözü geçen çiftlik bölgesi ise ~19 deniz mili, gidiş geliş ~40 mil! Ve ayni süratlerde, yani ayni birim yakıt sarfiyatı! Hani fark? 6 saat sırtı çektiğinde o arkadaşımız litresi 5 TL’den ~60 litre benzin yakacaktı. Ama çiftlik bölgesine de 5~6 kasa sardalya olmadan gidemez, gitmediğini de biliyorum. Kasası 100 TL’den.... Gerisini siz hesaplayın artık! Hani fark? Bir daha yazık! Evet, tekrar ediyorum. Bu sene gerek Teos’ta (TMT) gerekse Alaçatı’da (AIFT) yarışmacıların büyük bir çoğunluğunun bunların farkına varıp davranışlarını dü- zelttiklerini gördük nihayet. Tebrik etmek istiyorum herkesi. Çiftlik alanında yaka- lanan balıkların çoğu, yarışmacı tekne kümesinin en dışında kalan teknelerce yakalandı ve alındı. Kafeslere yakın olanlar hem daha az tasmaladı hem de kopartarak daha fazla kaçırdı. Ayrıca ve ilaveten, açık deniz de verimliliğini kanıtladı. TMT sırasında bir yarışmacımız en büyük balığı kafes sınırından ~1 mil kadar uzakta tasmaladı ve aldı. AIFT’de ise diğer bir yarışmacımız da karadan en az 3 mil kadar uzaklıkta 150 kiloya yakın bir orkinosu sırtı ve de yapay yem ile yakaladı. 3.5 saat mücadeleden sonra da tekneye neredeyse bordalamasına rağmen tekne handikapından dolayı kakıçı vuramadı. Diğer bir yarışmacımız ise 5 - 6 mil açıkta ve yine sırtı yöntemi ile 3 adet orta boy balık ile en fazla balık ödülünü kazandı. İstedikten sonra oluyor demek… Zaman alıyor, sabır gerektiriyor ama oluyor. Üstelik daha maliyetli değil! Dolayısıyla benim acizane kanaatime göre, bu iki yarışmada da “Davranış Etiği”, “Denge”, “Sırtı” ve “Offshore” unsurları kazandı sayılır. Şükürler olsun! Herkese tebrikler ve teşekkürler. Tabii ki Rastgele…