onları özel okula gönderecek gücüm kalmamıştı. Başımızı sokacak bir evimiz, yiyecek bir ekmeğimiz olsun yeterdi. Eşimin vefatından iki ay sonra ev kirasını ödeyemediğimiz için bizi evden çıkarmışlardı, sekiz çocukla birlikte sokak ortasında kalmıştım. İki üç günü sokaklarda banklarda uyuyarak geçirmiştik. Çocukların karnı açtı, kaç günden beri boğazlarından doğru dürüst yemek geçmiyordu. Bir gün en büyük oğlum bir lokantanın önünden geçerken bir ekmek görmüş, kardeşlerinin çektiği açlık aklına gelmiş çalıp çalmamak konusunda kararsız kalmış. Ekmeği tam almış kaçıyormuş ki sahibi yakalamış biz de tam ordan geçerken karşı lokantanın önünde duran oğlumu gördüm şaşkınlık içersindeydim, hemen yanına gittim. Adam neden yaptığını soruyordu. Ne yapmıştı ki? Oğlumun yanına gidip neler olduğunu sordum. Oğlum ekmeği neden çaldığını anlattı, aslında zor durumda kaldığı için böyle bir şey yaptığını söyledi. Adam halimize çok üzülmüştü, belliydi bizi içeri çağırıp yemek ikram etti. Çaresizdim... Çocuklarım çok açtı, karınlarını doyurmaları için kabul ettim. Ben tam cebimde kalan son parayla kasaya kalktığımda kesinlikle hesabı kabul etmediler. İş yeri sahibi bana bir öneride bulunacağını söyledi. Annesi çok hasta ve bakıma muhtaçmış, bakmaya kimseleri yokmuş, bana iş arayıp aramadığımı sordu.. Ben de bu şansı kaçırmamalıydım. Kalmaya yeriniz yoksa ormanda eski olsa da bir evimiz var, çocuklarınla orada kalabilirsiniz, eve yakın bir köy okuluda var, orada okula yazılırlar diye bir öneri sundu. Bu çok güzel bir teklifti, çocuklar için de çok güzel bir şanstı. Teklifi kabul ettim. Hemen eve yerleşip ise başlayabilirsiniz dedi. O akşam bizi ormandaki eve götürdü, zaten annesinin evi de oraya çok yakındı..... Zaman ne çabuk geçiyor, tüm bunlar üç yıl önceydi... Artık büyük oğlum mühendislik fakültesi son sınıfta okuyor, ben işimde mutlu huzurlu bir şekilde çalışıyorum, küçük çocuklarım okullarında mutlu ve başarılılar, hayatımız yoluna girmişti, hep birlikte her şeyin üstünden gelebildik. Hayatta varlıklı olup mutlu olmayan da var, bir kuru ekmekle doyup haline şükredip mutlu olan da. Her şeye rağmen birarada olmayı başarırsanız ve sahip olduklarınızın değerini bilirseniz mutluluğun gelecekte değil anda olduğunu farkedersiniz sizden mutlusu yoktur inanın....
10- ORTAK ÇALIŞMA OLARAK HER GRUP DİĞER GRUBUN KİTABINDAN BİR ALINTIYI ÖYKÜ OLARAK TAMAMLADI.. OKUNAN KİTAPTAN PARAGRAF TAMAMLAMA( MÜFREDAT)
VMTAL 9 / C EZGİ DENİZ ERGİN 367
İçeri adım attığımızda, girişten solgun bir ışık süzülüyordu. Tepemizde alçak tuğla bir kemer gördüm. Duvar ve çatı kayaydı; bir kaç tane eğrilmiş direk ve kiriş vardı. Öteki direkler kırılmış çatı ve duvarlar kısmen çöktüğünden tünel moloz yığınlarıyla tıkanmıştı. İçime bir ürperti düşmüştü. belki de etrafın durumundan kaynaklanıyordu. Derin bir sessizlik ve hafif esen rüzgardan başka bir şey yok gibi görünüyordu, kapının kapanması ile yavaşça ilerlemeye başladık. Kimse yok mu?? diye kardeşim seslendi, yerin gıcırdayan parkelerinden başka ses veren yok gibi görünüyordu, evin kahyası gibi görünen bir adam belirdi karşımızda.-Buyurun bayanlar size nasıl yardımcı olabilirim, diye karşılık verdi, ürkütücü sesiyle.-Sadece bir gecelik, kardeşim ve bana kalacak boş bir odanız var mı? diye cevap verdim. Boş bir odanın olduğunu ve bize odaya kadar eşlik edeceğini söyledi.
Konağın basamaklarından odaya çıktık, kahya bize odayı gösterip gitti. Kardeşimle, ıslanmış paltolarımızı çıkartıp odaya yerleştik. Pencereden dışarı baktığımda şiddetli yağan yağmur ve gök gürültüsü vardı. Korkutucu ama bir o kadar da güzel manzarası vardı. Pencereyi açmamla beraber yağmur içeri girmişti, ıslanan ayaklarım ve yüzüme çarpan toprak kokusu ile anılarım canlanmıştı. Arkama döndüğümde kardeşim çoktan yatıp uyumuştu. Yarın yorucu bir gün olacağını düşünüyordum, tahminlerime göre
9