Bir Kitap Bin Etkinlik 2 Final Dergisi/Etwinning project | Page 59

aktardı genç kadın hemen muhtara sarılıp hıçkırıklara boğuldu, hem muhtarın hem çoban Sülo ' nun elini ayağını öpmeye çalıştı, tabii ki ikisi de izin vermedi. Haber köyde hemen yayıldı. Köylü köy odasının önünde toplanmaya başladı. Misafirler için kimi bir tas çorba kimi yastık yorgan, kimi de kılık kıyafet kapıp gelmişti. Neredeyse eli boş gelen yoktu. Bu misafirlik köy halkını çok mutlu etmişti. Muhtar köy halkına misafirleri tanıttı.- " Sevgili köy halkı bu hanım kızımız Amine bu da onun akıllı oğlu Yusuf. Amine Suriyeli o yüzden Türkçeyi konuşmakta sıkıntı yaşıyor ona bu konuda yardımcı olursunuz artık. Onlar kendilerine bir düzen kurana kadar burada kalacaklar." dedi. İki ayın sonunda köylü Amine ile Yusuf ' a onlar köylüye iyice alışmışlardı. Çoban Sülo her gün uğrayıp onlara yiyecekler bırakıyor ufak tefek ihtiyaçlarını da alıyordu. Köy kadınları da sıraya koyup her akşam biri yemek getiriyordu. Amine bu kadar hazıra ve karşılıksız iyiliğe alışmamıştı. O da elinden geldiğince köylüye yardımcı olmaya çalışıyordu. İşi olan taze annelerin bebeklerine bakıyor, yaşlıların çamaşırlarını yıkıyor, gelin adaylarının çeyizine yardım ediyor, sökük dikip yırtık yamıyordu. Tüm kadınlar onun bu becerikliliğine hayran kalıyordu. Türkçeyi de iyice öğrenmişti. Yusuf ' unsa keyfine diyecek yoktu. 6 yıllık ömründe ilk defa annesi ve kendisi dayak yemeden uyuyor, annesini ilk defa bu kadar gülerken görüyordu. Bir sürü arkadaşı olmuştu hem büyükler hem küçükler onu çok seviyordu Yusuf da onları. Fakat Amine bu düzenin böyle devam etmeyeceğini biliyordu bu yüzden iki ayın sonunda muhtara gidip iş istedi. Muhtar da onu köy okuluna hademe olarak aldı. Maaşını köylü okul aidatları ile ödeyecekti. Amine ' nin içi şimdi daha rahattı birde bir ev bulup köy odasını boşalttım mı tamam diyordu.
Günler günleri kovaladı Yusuf okula başladı Amine gündüz okulu pırıl pırıl yaptı akşamları kimin neye ihtiyacı varsa elinden geldiğince yardıma koştu. Başta köylü onların her şeyine koşarken şimdi o köylünün eli kolu olmuştu. Çoban Sülo hep yanlarında yakınlarında koca bir dayanaktı onlara. Amine ' ye hep bir mesafesi vardı ama Yusuf onun canı ciğeriydi. Hiç olmadığı ailesi olmuştu küçük çocuk. Hafta sonları Yusuf ' u alır Babaçam ' ın dibinde piknik yaparlardı. Çobanlıktan eline geçen paranın neredeyse yarısını Yusuf ' a harcardı. Yusuf da ona bayılır kimseye şımaramadığı kadar şımarırdı Sülo abisine.
Bir gün muhtar Amine ' yi yanına çağırdı ve üzülerek:-Amine kızım köy odasını boşaltman gerekiyor, çünkü köye doktor gelecek ve ordan başka muaynehane yapacak yerimiz yok. İstersen sana bir yer ayarlayana kadar bizde kal. dedi Amine bunu kabul etmedi, yeteri kadar yük olmuştu muhtara ve köylüye artık gitme vaktiydi. Artık Türkçe konuşabiliyordu şehirde iş bulabilirdi, hem birazda para biriktirmişti bir müddet idare edebilirlerdi. Muhtara durumu anlattı ve en kısa sürede gideceğini söyledi. Tüm köylü bu duruma çok üzüldü herkes ben de kal gitme diyordu, ama olmaz daha fazla yük olamazdı. Gidiş hazırlıkları başlamıştı herkes hatıra bir şeyler getiriyor yavaş yavaş vedalaşıyordu. Bir günde muhtar geldi. Amine ve Yusuf herkes gibi vedalaşmaya geldi zannetti ama Muhtarın yüzünde yaramaz bir gülümseme gözlerinde bir ışık vardı. Amine ve Yusuf ' u karşısına oturttu ve:- " Tüm köy halkı sizi seviyor ve gitmenizi istemiyor ama sizi herkesten çok seven biri var o da günlerdir kahroluyor." dedi. Sustu ve etrafını izlemeye başladı iyice merak uyandırmak istiyordu. Sabırsızlanan Yusuf atladı hemen.-Kimmmmm? Muhtar:-Tabii ki Çoban Sülo, uzun süredir farkındayım sizi ailesi belledi. Sen de gönlü var güzel kızım ama bir türlü cesaret edip açılamadı. Ama bu gidiş ona cesaret verdi. Sen de evet dersen evlenmek ister. Amine duyduklarına inanamadı, Çünkü o da ilk günden beri çoban Sülo ' yu ayrı seviyor onu kurtarıcıları olarak görüyordu. Yusuf ' una kimse ondan iyi babalık yapamazdı. Hemen kabul etti. Muhtar mutlulukla bu haberi önce Sülo ' ya sonra köylüye duyurdu. Herkes bir işin ucundan tuttu ve hemen o hafta Babaçam ' ın dibinde her şeyin başladığı yerde rüya gibi bir düğünle Amine ve Sülo evlendi. Bu kimsesiz üç garip Amine, Yusuf ve Sülo birbirine can oldu. Bu aileye ilerleyen yılarda bir kız bir erkek iki can daha eklendi. Babaçam kimsesiz Çoban Sülo ' ya üç çocuk bir eş armağan etmiş oldu. Köylünün çok sevdiği güvendiği bir aile olarak yaşayıp gittiler.
59