15
Uranüs
14
Bu zamane oyunu
Sen bana bedava değilsin.
Ben Neptün.
Kaç ışık yılı ötedesin?
İçimdeki sevgileri yutuyorsun
Ve günahlarım artıyor.
Kıyamet
Gölgelerden mi çıktı
Bu aydınlık Zambak
Ya da soldu
Bir silüetinle
Sen çiçek açtıkça
Ben son kez döllendim
Ya da ilk çiçeğimdi
Bir umutla
Kanat çırptı martı
Simit denize düştü
Ya da kondun kalbime
Araf’ta; yerle gök arasında öylece savrulan ben.
Acılar içinde Tanrı’ya yalvarışımı duyuyor musun?
Bembeyaz dünyam siyah; ben ise tükenmiş.
Birbirimizi yitirdiğimiz o güne çakılı kaldım.
İlk buse düştü yaprağa
Şizofren değilim kesin
Kıyamet kopar
Bir busene
Dokunulmazlık zırhı bile koruyamaz oldu beni
Zamanla unutursun diyorlar ya hani
Ellerime kelepçeler vurdular
Yazmayayım diye...
Zamanla geçer derler bir de
Kat kat giysilerin altına sakladılar
Özgürce düşünemeyeyim diye...
Zaman geçiyor ama zamanla geçmiyor
Önceleri kimse ses etmez, “Olay çok taze, normal” derler
Haftalar, aylar, yıllar geçer
İçimdeki sevgileri yutuyorsun
Ve sesin sevişmiyor.
İliklerime işleyen sen,
Biz Kadınlara Dair
Zaman unutturmuyor, unutmuş gibi yapmanı gerektiriyor
Asla çalamayacağım
Bir enstrüman sesin
Sen Uranüs
Kaç ışık yılı ötedesin?
Uyanamıyorum
Yoksunluk Sendromu
Sonra insanlar artık unutmuş olmanı bekler
“Unutamıyorum” dersin, “Hâlâ mı?” derler, kızarlar
Doymuyorsun.
Doymuyorsun.
İçimdeki sevgileri yutuyorsun
Doymuyorsun!
Gökçe Karaküçük
“Affedemiyorum” dediğinde insanların attığı o bakışa maruz
kaldın mı sen hiç?
Bunun bir saplantı olduğunu vurgulayan
Hâlâ geçmişe takılı kaldığını ima eden o endişeli bakışlar…
Sen de “-mış gibi” yapmaya başlarsın
Koskoca mazinin yükünü ağır, çok ağır
Ne baş edilir, ne de teslim olunur.
Unutmuş gibi, özlemiyormuş, düşünmüyormuş gibi
Gelgitler, ikilemler, tereddütler ; hepsi bende.
Parfümünü görünce bileğine sıkmıyormuş
Dalganın Günlüğü
Birbirimizi yitirdiğimiz o güne çakılı kaldım.
Yeşil gözlü birinde onunkileri aramıyormuş gibi
En loş ışığımın son mumu
değil,
En yalpa karanlığımın
deniz feneri.
Ezbere bildiğim sesin kulaklarımda
Sonra anlarsın insanların neden geceden korktuğunu.
Yüzün ise buz kesen zihnimde muğlak ve yarım
Bütün gün söylediğin yalanlar asılı kalınca o sessizlikte,
Nefesin mi? O şimdi çok uzaklarda.
Yatağa, olmaya çalıştığın kişi olarak değil,
Paslanmaya başlamış nadide yaşanmışlıklar
Olduğun kişi olarak girdiğini fark edince
Daha ne kadar olabilirim
Transparan
Görmemesi için
Birbirimizi yitirdiğimiz o güne çakılı kaldım.
Klorofil eksik şampanya
patlatmaya
ve sen
O fenerden geldin,
görmez artık gözlerim.
ve ben
sana geldim,
bağlı artık şu dilim.
Sardunyaları mırıldanarak yâd ediyorum dünleri
Neden mi?
Çünkü biten ilkler büyütecek seni
An’lar seni getirdikçe gülümsüyor ay, mânidar
Onlar öğretecek hayatı
İşte şimdi akrep yelkovana, bana ise sensizliğin
Sen bana en çok neyi öğrettin biliyor musun, bittiğinde?
sancısı hâkim
Herşeyi haram ilan ettiler
Hayattan zevk alamayayım diye...
Zorla evlendirildim
Çocuklarım oldu daha kendim çocukken,
Sevmenin, sevilmenin, aşkın
Adını bile bilemeyeyim diye...
Tecavüze uğradım, şiddet gördüm
Cezalandırıldım 'can'ım acıtıldığı için,
Canımı acıtan canavarı teşvik etmişim diye...
En sonunda da öldürdüler beni
İnsanca, eşit olarak yaşamak istedim diye...
Ben yine de okudum, çalıştım,
Öğrendim, ayakta kaldım,
Sevdim, âşık oldum...
Herkese, her şeye
Ve en çok da beni yok sayanlara inat
Ben, insan oldum, kadın oldum
Kendim oldum...
Yani, ilkler asla hayal ettiğin gibi bitmez
Zifiri karanlık geceler, daha keskin esen rüzgârlar
Eve hapsettiler
Okula gidemeyeyim
Çalışıp birey olamayayım diye...
Hiç vazgeçmedim kendim olmaktan
Kendim ve diğerleri için savaşmaktan
Ve inat ettim ben, ben olarak kalmakta!
Yalan söyleyip
Birbirimizi yitirdiğimiz o güne çakılı kaldım,
Tansu Güçlü
Zamanla unutulurmuş gibi yapmayı.
uyanamıyorum.
Ebrar Kıcıroğlu
Havva Eda Armağan
Fa t i h K a r a o ğ l a n o ğ l u
Al per Ön der
A. Meriç Özcan
A. Meriç Özcan
The Maze Runner
Aslında Olan
D e n i z A l k o ş la r
BilkentEdition
D e n i z A l k o ş la r