Bilakis Dergisi Şubat Sayısı Şubat Sayısı | Page 21
Berfin Özge Özdemir
bitmeyenarayis.blogspot.com.tr
SONSUZ GECE
Melike
kulturmantarii.tumblr.com
Her sabah yeniden doğuyorsam eğer, bugün ben çok
farklı biri olarak uyanacağım. Öncelikle, dünün
depresifliğini atacağım üzerimden. Özgür ve cömert
geçecek bütün günüm.
Bozulmamış halini bilmediğim bir yapbozun
parçalarını alacağım önüme, canımın istediği gibi
birleştireceğim. Yani, yeni doğan ruhumu canımın
istediği gibi besleyip büyüteceğim. Bir çerçeveye
bağlı kalmadan. Zihnimin içinde 'hey o parçayı yanlış
yere koydun' diyen birisi olmadan. 'Yanlış yapa yapa
nasılsa doğruyu bulurum' diyeceğim birisi olmadan.
Yeni bir tarz oluşturacağım mesela. 'Ayy o eteğin
altına o ayakkabı olur mu?!' diyenleri umursamadan,
dilediğimi giyeceğim! Belki daha sonra anlayacağım o
ayakkabının başka bir eteğe yakışacağını, belki de
çok memnun olacağım bu aykırılığımdan!
Denemeden bilemem.
Film arşivimi yenileyeceğim mesela. Romantik,
komedi, dram, aksiyon, korku... Ne varsa
dolduracağım! 'Ben sadece bilimkurgu seviyorum.'
'Aksiyon filmlerine hastayım!' 'Gideceğiniz film
romantikse geliyim, yoksa sıkılırım.' diyenlere inat;
komedi'den başlayacağım, korku'ya kadar...
3 Idiots, Skyfall, Sherlock Holmes, Life as We Know
It, The conjuring... Hepsine de bayılacağım!
Belki birçok duyguyu birden içimde barındırmak ağır
gelecek, belki de duygukuşağı olmaktan neşe
duyacağım! Hepsinden yakalayacağım ayrı replik
olacak çünkü.
Kendimi bir kütüphaneye kilitleyeceğim mesela. Her
türden bir ısırık alacağım.
Biraz "Milena'ya Mektuplar" dan, biraz "Şeker
Portakalı"ndan, biraz "Sultanı Öldürmek"ten, biraz
"Aşk"tan... Hepsinde, fosforlu kalemle üstünü
çizeceğim satırlar bulacağım, biliyorum. Yazarlarını
ayırt etmeyeceğim bu yüzden. Ha bir de; bir kitap
okuduğunda, zihnindeki evinin bazı eşyaları yer
değiştirir. Pencere önü boş kalsın, içeri dolu dolu
hava gelsin dersin. Çiçekleri daha çok güneş gören
bir yere alırsın. Sabitlenmiş mobilyalara özgürlüklerini
bağışlarsın. Özgürlüktür kitap okumak, satırlarda
kaybolmak.
Aşık olacağım mesela. Kilometrelerce ötedeki birine.
Farklı dinden, farklı dilden, farklı ırktan biri...
"Olur mu öyle dokunmadan, koklamadan sevgili mi
olunur?" "Ooo bu kadar farkla o biraz zor!" diyenlere
inat, puzzle'ımın tam ortasına yerleştireceğim bu
aşkı. Güneş üzerimize farklı açılarla düşecek belki
ama ikimiz de aynı derecede ısınacağız derim
herkese.
Kim bilir? Belki haklı çıkarım.
Neden olmasın? Hem bu puzzle özgürlük ve
cömertlikle tamamlanmayacak mıydı?
Yine umursamazlığın kucağı
Yine o boşver diyen ses içimde
Bir gece yine ki
Dünyanın başından beri
Aynı nefeste
Hep aynı nefeste yaşıyor kimsesizliği
Sonsuz kadar bir hissizlik giymiş üstüne
Beni sormayın
Ben biriyim
Gece çökmüş üstüme
Baharım laciverte batmış
En koyusundan gece mavisine
Ben biriyim ama
Bir olmak,yalnız olmak
En çok bana yakışmış
Kelimelerim yalnızca kendi suretiyle muhabbette
Ellerim birbirlerine bile yabancı
Ayrı evrenlerin tek sahibi olmaya alışmış
Bu yüzden işte
Bana aşk deme
Bilinmeyen bir zamandan kalma bir iz
Dökülmüş bir sıva o
Emek emek ördüğüm duvarımda
Ve gökyüzüm tek kişilik
Gecelerim bana bile fazla
Ben bir geceyim
Bitmeyen bir gecedeyim
Kimsesizlik en çok bana yakışmış
20