İNSANIN ÖMRÜ KAÇ YIL?
Bodrum katında bir dairedeydik. Küçücük pencereden dışarıya bakarken sadece
ayakkabılar gözükürdü. Eski, Tozlu, renkli ayakkabılar. "Ne kadar sevebilirsin bir
insanı?" diye sordu. Bir topuklu ayakkabıya takılmıştı gözlerim. "Kalp ne kadar
yeterse" diye cevapladım. "Sevgisi bitenlerin kalbi mi bitiyor?" diye sordu.
Gözlerim topuklu ayakkabıya kilitlenmiş bir şekilde bir iki kere ağzımı açıp
konuşamadan tekrar kapattım. Topuklu ayakkabı kuvvetle muhtemel bir kundura
bekliyordu. Hafif yukarı kalkıp sonra şiddetle sert zemine çakılıyordu. "Bilmem,
ben hiç sevmekten vazgeçmedim." dedim. Ayakkabılar gelip geçiyordu. Ben
yalan söylemiştim. Biz de birbirimizin hayatından geçiyorduk. Sevgimizden de
vazgeçiyorduk.
Sahi bir ayakkabının ömrü kaç yıl? İnsanın ki 70.
Evin portmantosunda eski montlar asılırdı. En başında her zaman bir şemsiye
asılıydı ve onun yanında kırmızı bir şapka. Montlar asılır, montlar alınırdı. Montlar
atılır, montlar satın alınırdı. "Beni sevmekten vazgeçtiğini biliyorum." dedi. Eski
bir monta bakıyordum, yanındaki şemsiyeye ve şapkaya da. Onların yanına da
bir anahtar takılmıştı. Hani şu pek kullanmayan bodrum anahtarı. Herkesin gelip
gidişine şahit olurken o hep orada olan anahtar. "Seni sevmekten vazgeçtiğimi
nereden çıkardın dedim?". "Biliyorum." dedi. Montlar gelir, montlar gider.
Sahi bir montun ömrü kaç yıl? İnsanın ki 60.
Yatak odasına geçip uzanmıştı. Saçları yataktan taşıyordu. Ben yatağın ucuna
oturdum. Saçlarına doğru elimi uzattım. "Bırak" dedi. Elim olduğu yerde
kalakalmıştı. "Saçlarımı değil." dedi. Ben battaniyeye bakmaya başladım. Ne çok
battaniye geçer ömrümüzden. Kaç battaniyenin ömründen geçeriz biz de? Kaç
omuz izi taşır bir battaniye? Kaç farklı ter damlası emer içine? Battaniyeler ne
çok anımıza şahit olurlar bizim ve şimdi bu kırmızı battaniye hayatımın en buruk
anına şahit oluyordu. "Beni bırak" dedi. Dilime bir fil oturmuştu. Boğazımda
çözülmesi imkansız bir düğüm birikti. Saçlarımı bırak dememişti. Ben de
okşamadım saçlarını. Eğildim ve öptüm. Kokladım ve öptüm.
Sahi battaniyenin ömrü kaç yıl? İnsanın ki 50.
Mutfağa gidip büyük bir bardak su aldı. Elini beline koyup ayakta içmeye başladı.
Elindeki en sevdiği bardaktı. Bazen bir bardağı daha çok severiz. Onu
diğerlerinden farklı tutarız. Sanki ondan içtiğimiz daha lezzetlidir. Tıpkı bazı
insanlara yaptığımız gibi. Sanki onlardan gelecek sevgi daha lezzetlidir.
Sahi bardağın ömrü kaç yıl? İnsanın ki 40.
Bardağı masaya koyduğunda elleri titriyordu. Koşup bana sarıldı. İkimiz de deli
gibi ağlıyorduk. Uzunca bir süre sarılıp ağlamaya devam ettik ve o an aklımızdan
hiç b \