Bilakis Dergisi Nisan sayisi 4. sayı | Page 26

İNSANIN ÖMRÜ KAÇ YIL? Bodrum katında bir dairedeydik. Küçücük pencereden dışarıya bakarken sadece ayakkabılar gözükürdü. Eski, Tozlu, renkli ayakkabılar. "Ne kadar sevebilirsin bir insanı?" diye sordu. Bir topuklu ayakkabıya takılmıştı gözlerim. "Kalp ne kadar yeterse" diye cevapladım. "Sevgisi bitenlerin kalbi mi bitiyor?" diye sordu. Gözlerim topuklu ayakkabıya kilitlenmiş bir şekilde bir iki kere ağzımı açıp konuşamadan tekrar kapattım. Topuklu ayakkabı kuvvetle muhtemel bir kundura bekliyordu. Hafif yukarı kalkıp sonra şiddetle sert zemine çakılıyordu. "Bilmem, ben hiç sevmekten vazgeçmedim." dedim. Ayakkabılar gelip geçiyordu. Ben yalan söylemiştim. Biz de birbirimizin hayatından geçiyorduk. Sevgimizden de vazgeçiyorduk. Sahi bir ayakkabının ömrü kaç yıl? İnsanın ki 70. Evin portmantosunda eski montlar asılırdı. En başında her zaman bir şemsiye asılıydı ve onun yanında kırmızı bir şapka. Montlar asılır, montlar alınırdı. Montlar atılır, montlar satın alınırdı. "Beni sevmekten vazgeçtiğini biliyorum." dedi. Eski bir monta bakıyordum, yanındaki şemsiyeye ve şapkaya da. Onların yanına da bir anahtar takılmıştı. Hani şu pek kullanmayan bodrum anahtarı. Herkesin gelip gidişine şahit olurken o hep orada olan anahtar. "Seni sevmekten vazgeçtiğimi nereden çıkardın dedim?". "Biliyorum." dedi. Montlar gelir, montlar gider. Sahi bir montun ömrü kaç yıl? İnsanın ki 60. Yatak odasına geçip uzanmıştı. Saçları yataktan taşıyordu. Ben yatağın ucuna oturdum. Saçlarına doğru elimi uzattım. "Bırak" dedi. Elim olduğu yerde kalakalmıştı. "Saçlarımı değil." dedi. Ben battaniyeye bakmaya başladım. Ne çok battaniye geçer ömrümüzden. Kaç battaniyenin ömründen geçeriz biz de? Kaç omuz izi taşır bir battaniye? Kaç farklı ter damlası emer içine? Battaniyeler ne çok anımıza şahit olurlar bizim ve şimdi bu kırmızı battaniye hayatımın en buruk anına şahit oluyordu. "Beni bırak" dedi. Dilime bir fil oturmuştu. Boğazımda çözülmesi imkansız bir düğüm birikti. Saçlarımı bırak dememişti. Ben de okşamadım saçlarını. Eğildim ve öptüm. Kokladım ve öptüm. Sahi battaniyenin ömrü kaç yıl? İnsanın ki 50. Mutfağa gidip büyük bir bardak su aldı. Elini beline koyup ayakta içmeye başladı. Elindeki en sevdiği bardaktı. Bazen bir bardağı daha çok severiz. Onu diğerlerinden farklı tutarız. Sanki ondan içtiğimiz daha lezzetlidir. Tıpkı bazı insanlara yaptığımız gibi. Sanki onlardan gelecek sevgi daha lezzetlidir. Sahi bardağın ömrü kaç yıl? İnsanın ki 40. Bardağı masaya koyduğunda elleri titriyordu. Koşup bana sarıldı. İkimiz de deli gibi ağlıyorduk. Uzunca bir süre sarılıp ağlamaya devam ettik ve o an aklımızdan hiç b \