BOŞLUK
Zihnimin bana oynadığı garip bir oyun vardı ortada.
Yanımda duran insanın yüzünü bir yerden anımsıyor fakat nerden olduğunu
çıkartamıyordum.
Bana bakıyordu seyrek zamanlarda.Birden durdum.
-İnsanlardan nefret ettiğimi düşündüm.Onları çok sevip devamında onlardan nasıl
nefret ettiğimi.
Küçük mutlulukların büyük hüzünlere sarılacağını onlar öğretti bana.Beklentisiz
duygularıma
beklenti iliştirmeyi onlardan öğrendim.
Odasında ölü bile bulunmamış bir et parçasına benzettim kendimi.Belli saatlerde
nefes almayı
aklına getiren,sonrasıda “olmamış bu”başa alalım diyip nefes almayı unutan biri
olduğumu
hatırladım.
Düşüncelerim dimağımı bulandırmaya başlamıştı.
-Bana daha dikkatli baktığını farkettim;aslında kendine bakıyor gibiydi.
İnsanlar bana bakınca kendi acılarını görüyordu sanırım.Ya da ben çok saydam
idim,bilmiyorum.
Bende onu incelemeye başladım.Çekik gözlerini,soğuktan kurumuş
dudaklarını,boynunun inceliğini.
Bu boş saatlerde ve günün anlamsızlığına binaen yanımdaki insana şiirler
yazabilirdim.
Durdum.
Sevdiğim adama benzetmiştim O’nu.
Ne tuhaf her şeyi O’na benzetiyordum.
Olguları sürekli birbirine benzetmek gibi bir takıntığım olduğunu unutuyordum
sanki,et parçasıyken bile.
Bu kadar uzun süre bakamazdık birbirimize.O an daha fazla kanatamazdık
birbirimizin kalbini.
Biri dur demeliydi bu bozguna.
Ve o sesi duydum:
-Yaşıyor!
Koridorun sonuna hızlı adımlarla gitmeye başladım O’ndan uzaklaşarak.
BETÜL ASLAN
icimdekikaranlikk.tumblr.com