�eti� �rksa���� ar����a����
Hocamızı neredeyse tanımlayacak bir cümle olan ve çok sevip kullandığı bu“ unutmak ihanettir” sözünde sadece kötülük ve olumsuzlukları unutmak değil, iyilik güzellik ve her türlü pozitif şeyleri de unutmak kavramı saklıydı. Aslında unutmamak, iyilik ve güzellikleri unutmamak saklıydı bu cümlede, aynı zamanda bir tarih bilinci tabii ki. O nedenle tarih ve kültürle özel ilgisi bu yüzdendi Erksan’ ın. Dünya ve ülke tarihine gösterdiği çok özel ilgi, onu döneminin bir çok kendi alanında yetkin isimleriyle yakın dost ve arkadaş olmasını sağlamıştır.
Biz öğrencilerine en çok kullandığı sözcüklerin başında da“ yöntem bilimsel düşünce” cümlesi gelirdi. Sait Faik’ in“ Ecel Atı” öyküsünün senaryosunu çalışırken, ihtiyar kadının sadece ev içinde kapıyı açma sahnesinin neredeyse iki üç dersimizi işgal ettiğini, yazamadığımızı ve hatta dersin akışında giderek Engels’ in“ Ailenin Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni” kitabından kavramsal destekler aldığımızı bugün gibi hatırlıyorum. Bir kapı açılışı sahnesinde, bin adet soruyla çıkardı karşımıza� Kapıyı açar ama, nasıl açar, neyle açar, eliyle ise hangi eliyle açar� Neden, neden, neden? Hiçbir şeyi“ ben yaptım oldu” kaçamağının sığınağına sokmaz, yazdığı her konu, kelime ve kavramın, etimolojik yanı da dâhil dünyada üretilmiş ne kadar anlam ve açısı varsa neredeyse tümüne ait yorumlarını da içinde taşırdı.
Sırası gelmişken genç yönetmenlere de bir anımsatma olsun diyerek, rejisör kelimesinin rejim kökünden geldiğini, tekel anlamını, sıkı disiplin anlamını içerdiğini ve bu nedenle de rejisör demenin düzen koyan, disipline eden, sette tek sözü geçen kral � tanrı olduğunun altını çizerdi. Ve eklerdi tabii ki söylediği her sözün farkında olarak, yanlış anlaşılmak istemediğinden�“ Kral ve tanrı olmak despot ve baskıcı olmak değildir” derdi.
“ Onu unutmak ihanettir!”
Sevmek �amanı� ����
Sinema diğer tüm sanatlar gibi bireysel bir sanattır ve yaratıcısı tektir, kollektif bir sanat değildir Erksan’ a göre. Erksan, yöntembilimsel düşünce tekniğiyle hiçbir tabuyu direk kabul etmemiş ve hatta üstüne gitmiş ve aklının ermediği hiçbir şeye de hemen onay vermemiştir. Yaramaz bir çocuk edasıyla nerede ne yapacağı kestirilemeyen bu büyük düşünür, doğal olarak sıradan tüm varlıklarca da, huzur bozucu, tabuları yıkıcı, rahatsız edici bulunmuştur. Erksan için en büyük gaflete düşmek onu ideolojik sınırlarla kalıplarla algılayıp değerlendirmektir. O, dar açılı tüm ideoloji mensuplarınca karşı taraftan olmakla suçlanmış, sıradan halk Kızıltoprak İstasyonu’ na giren trende komünizm propagandası bulurken, kadın meselesinin en önemli filmlerinden olan“ Kuyu” filmine Kuran’ dan bir ayetle başlamıştır. Marksistlere Mar�’ ı, vaiz ve papazlara Muhammed ve İsa’ yı tüm detaylarıyla anlatacak kadar ufku geniş, dünya edebiyatından ve neredeyse tüm sanatlardan onların köklerine inebilecek felsefi ve maddi bilgisiyle konferanslar verebilecek bir donanıma da sahipti Erksan.
Hocam Metin Erksan gibi 30 yıldır yakından tanıdığım bir ustanın ardından yazacaklarım nasıl olsa eksik kalacak� Bu nedenle bir Erksan titizliğiyle huysuzlanıp, onun çok sevdiği ve çoğu zaman kullandığı“ unutmak ihanettir” deyişini başlığa taşıdım.
Metin Erksan’ ın sinemacı yanı çok yazıldı çizildi, ve daha da yazılacak muhtemelen� Oysa o, kendisinin sinemacı kimliğinden öte bir düşünür kimliğiyle tanımlanmasından hoşlanırdı. Nitekim cenaze töreninde tüm konuşmacıların ortak cümlesi� Onun her şeyden önce ülkemize bahşedilmiş, bir dahi olduğu üzerineydi.
Okul yıllarımda, çoğu konferans ve seminer benzeri etkinliklerinde yanında bulundum. Yanında bulunuşumuzun bir sebebi de, o her konuşmaya, derse, vb etkinliklere giderken titizlikle seçtiği konuşma konusu ile ilgili kitap ve belgeleri de yanında taşıması gerekliliğinin bize düşen hammallığı idi.
Filmler sadece sonuçlardır hayatında. Onun filmlerini incelemek ayrı bir konu ve fakat“ Sevmek Zamanı” ndaki“ surete aşık olma” tasavvufi yaklaşımı bile zamanının entelektüellerince kavranamamıştır. Kısacası Erksan sıra dışı kimliğiyle, bu ülkeye nasip olmuş bir deha niteliğiyle, bugün bedensel olarak aramızdan ayrılsa da, sanat, kültür ve sinema adamlarımızın görevleri henüz yeni başlamaktadır bence, tekrar Erksan hocanın deyimiyle söylemek gerekirse
Metin Erksan’ ı unutmak ihanettir�
Ve onu bu kısa sınırlı yazıda anarken onun aşkla ve tutkuyla bağlı olduğu, ve dehasına hayranlığını her vesileyle dile getirdiği Mustafa Kemal Atatürk’ ü ve Yunus Emre’ yi de özellikle burada anmadan geçmek istemem. Yunus’ un aşağıdaki dörtlüğünü çok söylemişizdir beraber, bu kez Erksan’ dan dinleyelim;
O hammallıklardan ben ve bir çok öğrencisi çok şey kazandı. Belgesiz konuşmazdı, alıntı yaptığı her cümlesini, istenirse hemen yanında getirdiği kitaptan, açar yeniden okurdu dinleyicilere. Onun için“ unutmak ihanettir” cümlesini her kullandığında da“ Karl Jasper’ in bu müthiş sözü” diye, kaynağına saygıyı hiçbir zaman ihmal etmezdi.
Biz bu elden gider olduk, kalanlara selam olsun Arkamızdan hayır dua edenlere selam olsun Bilmeyen ne bilsin bizi, bilenlere selam olsun�
B + SONBAHAR 59