BES-İN Dergisi Nisan 2018 | Page 54

BİR KÜÇÜK BESLENME MESELESİ

BİR KÜÇÜK BESLENME MESELESİ

PSiKOLOJi

FATIMA NUR ÖZDAĞ fatimanur. ozdag @ stu. bahcesehir. edu. tr
Yaşadığımız tüm iyi ve kötü anlar, içinde bulunduğumuz bütün karmaşık duygular, içinden çıkamadığımız problemler ya da hiç bitmesini istemediğimiz mutluluklar … Bunların hepsi yemek yememizi ya da yemememizi etkileyen faktörlerden birkaçı sadece.
Her bireyin olaylara verdiği tepkiler farklıdır. Bu beslenme konusunda da böyledir. Çok sinirlendiğinde veya kötü bir haber aldığında; günler, hatta haftalar boyunca doğru dürüst beslenemeyen kişiler vardır. Böyle durumlarda bu tepki, fizyolojik olarak gayet doğaldır. Bazı kişiler de vardır ki aynı durum karşısında kendini buzdolabının önünde buluverirler. Genellikle bu kişiler, onları en çok mutlu eden besinlerde teselli bulurlar. Duygulara bağlı bu besin tüketimindeki artışlar“ Duygusal Açlık” kavramı ile açıklanabilir. Bu da duygularımızın ve psikolojimizin, beslenmemizi ciddi boyutlarda etkilediğini gösterir. Duygusal açlık, genellikle blumiklerde ve obezlerde görülür.
Aynı zamanda normal bir bireyi de blumia nervoza ve obezite hastalığına doğru sürükleyebilir.
Obezite kadar tehlikeli olan Anoreksiya Nervoza ve Blumia Nervoza hakkında neler biliyoruz?
Anoreksia Nervoza, genellikle kadınlarda erkeklere oranla ve ergenlerde yetişkinlere oranla daha çok görülen bir yeme bozukluğu şeklidir. Zayıf bir bedene sahip olma arzusuyla ağır bir diyet uygularlar ve aşırı kilo kaybederler. Yemek yemeyi çoğunlukla reddederler, kilo almak korkulu rüyalarıdır. Blumia Nervoza hastaları ise yemek yeme güdülerine engel olamazlar. Aşırı yeme atakları yaşarlar ve yemenin ardından pişmanlık duyarlar. Yediklerini vücutlarından uzaklaştırmak, sağlıklı olmayan yollarla( kusma) dışarı atmak isterler. Bu kişiler genelde normal ağırlıklı veya hafif şişman kişilerdir.
İki hastalığın da ortak nedenlerinden biri, özellikle genç kızların mankenlere özenmeleri, onlar gibi görünme istekleridir. Bulunduğumuz teknoloji çağında da sosyal medyada kişilerin kendi fotoğraflarını mükemmel bir şekilde paylaşmaları kişileri kıskançlığa, dolayısıyla rekabete itiyor. Herkes“ sıfır beden” olmalı kuramı gün geçtikçe yaygınlaşıyor. Ve“ sıfır beden” olmak bir nevi dayattırılıyor.