Mart
2015
editör
T
eknolojiye ayak
uydurabilmek başlı
başına bir iş. Artık en
basit otomobil bile birçoğumuz
için keşfedilmeyi bekleyen
oyuncaklarla dolu. Dolayısıyla
otomobillerin her köşesini akıllı
sistemler, beyinler sarmış
durumda. Hele bazı premium
araçlarda bu sayı o kadar çok ki
direksiyonda oturan beyin
olarak işiniz çok ama çok
zorlaşıyor. Siz hükmetmeye
çalıştıkça isyan çıkıyor, isyan
çıktıkça sizin beyin hararet
yapmaya başlıyor. Şaka bir
yana artık fazla teknolojik
otomobillere ayak
uyduramıyorum. Evet, bu bir
yarış, markalar yeni sistemleri
modellerine adapte edebilmek
için sıkı rekabet halindeler.
Ama bu sistemleri kullanacak
MART / 2015
Ne varsa eski
otomobillerde var
kişileri hiç mi düşünmüyorlar.
Bazen otomobille giderken
acayip tepkilerle
karşılaşıyorsunuz, ilahi bir güç
direksiyonu sizin elinizden alıp
farklı yöne çevirebiliyor, karşı
koyamıyorsunuz. Ya da gitmek
istiyorsunuz, o gitmiyor, hatta
fren yapıyor. Hızlanmak
istemiyorsunuz, o hep ileri
uygun adım marş. Normal seyir
halinde ilerlerken bir anda ne
olduğunu algılayamadığınız
ilginç sesli sinyaller, titreşimler
size panik yaşatabiliyor. Çoğu
zaman da gerçek hayatta bu
sistemler başınıza bela bile
olabiliyor. Evet, hepsi insanlık
için, ama bırakın o insanlar da
hareket etsin, algılasın, yaşasın.
Ben bu pasif ve aktif elektronik
destek ve uyarı sistemlerinin
insan üzerinde negatif etkileri
olduğuna kesinlikle
inanıyorum. İnsan reflekslerini
zayıflatıyor, algıyı düşürüyor,
kişileri uyuşukluğa itiyor. Tüm
bunları geçelim, otomobil
kullanma zevkimizi
köreltiyorlar. Bir otomobilin
geometrisiyle birlikte birçok
fiziki parametresi, o otomobilin
viraj tepkilerini, dengesini,
dolayısıyla karakterini
belirleyen unsurlardır. Ama
şimdi bütün otomobiller sınava
ellerinde kopyalarla giriyorlar.
Birsürü destek ve güvenlik
sistemleri bizim otomobil
kullanmamıza destek yerine
köstek oluyorlar. Artık bizler
değil, onlar bizi kullanıyorlar.
Herhalde yaşlandık ki yaşlı
otomobillere olan sevdamız her
geçen gün artıyor. Yaşasın
mekanik, yaşasın saflık.