Beef & Fish Issue 38 | Page 3

E D I T Ö R

FERIT ÖZKAŞIKCI ferit @ gastrofests . com

HOŞ GELDİN BALIK …

Kuşku yok ki Türkiye ’ de balık ve balıkçılığın geçmişi denince akla ilk gelen isim , Karekin Deveciyan- ’ dır . 1915 ’ te İstanbul ’ da yayımladığı ‘ Balık ve Balıkçılık ’ adlı kitabıyla , alanında bir ilki gerçekleştirdi . Karekin Deveciyan bu kitap için tam 20 yıl araştırmış ve çalışmış : “ Türkiye ’ nin gezmediğim bir yeri kalmadı . Birçok balıkçılar ile ahbaplık ettim ” diyen Deveciyan , orkinos balıklarının göçleri üzerine uluslararası çalışmalara da katılmış . Bir söyleşisinde şöyle diyor : “ Ton balıklarının muhaceretleri hakkında , hattâ milâttan evvel bile yazılmış olan yazılara rastlanır . Ancak bu kayıtların sıhhati hakkında bir ipucu bulunamamıştır . Diğer taraftan İtalya , Fransa ve İspanya sularında avlanan ton balıklarının karınlarında ve diğer uzuvlarında takılı olan bazı olta iğneleri , zoka , iskandil gibi aletler bulunduğu zaman , mahallî balıkçılar tarafından saklanması âdet olmuştur . Bazı bilim insanları bunların hangi memleket balıkçıları tarafından kullanıldığını tespit etmeye çalışıyorlardı . Ben de bu aletler hakkında bir yazı neşrettim . Bunun üzerine bu aletlerden birçoğunu , tetkik etmek üzere , bana bir sandık içinde gönderdiler . İnceden inceye tetkik ettikten sonra , bazılarının bizim balıkçılar tarafından imal edilmiş olduğunu tespit ettim .” ‘ Boğaz ’ ın Beş Efendisi ’ adlı kitabında Artun Ünsal , Karekin Deveciyan ’ ın kitabındaki tablolardan yararlanarak ( 1909 ’ dan 1923 ’ e kadar olanlar ) İstanbul Balıkhanesi ’ ne bir yıl içinde -denizden çıkarılıp- getirilen balıkları şöyle sıralıyor : “ Kılıçbalığı , orkinos , torik , palamut , uskumru , çiroz , kolyoz , lüfer , sardalye , hamsi , çaça [ ufak hamsi değil , ayrı bir balık türü ], kefal , levrek , gelincik , kaya , mersin , istavrit , izmarit , istrongiloz , kırlangıç , mazak , öksüz , barbunya , tekir , gümüşbalığı , hani , iskorpit , lipsoz , mercan , sinağrit , karagöz , eşkina , minakop , kalkan , bıyıklı , pisi , berlam , mezgit , kupes , tırpanagiller ve köpekbalıkları , zargana , dülger , supya , ahtapot , kalamar ve az miktarda gelen ‘ diğer balıklar ’.” Balık çeşitlerini okurken sıkıldınız mı , sinirlendiniz mi ? Evet bu sayılanlar o dönemde denizden çıkarılıp İstanbul Balık Hali ’ ne getirilen balık çeşitleri … Gelelim günümüze … ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç . Dr . Ali Cemal Gücü şöyle diyor : “ Çok fazla sayıda balıkçı teknesi olan Türkiye , yüksek avlanma kapasitesine sahip ve bu da balık stokları üzerinde baskı yaratıyor . Alınan önlemlere rağmen birçok türün popülasyonunda gerileme devam ediyor . Dip balıkları çok daha hassas konumda . Bulundukları bölgede kalıcı olan ve sürü balıklarına göre daha uzun süreli üreme dönemlerine sahip dip balıkları kendilerini çok kolay toparlayamıyor . Bu balıklar üzerindeki balıkçılık baskısı daha net görülebiliyor . Hamsi , doğduğu yıl yumurta bırakabilirken kalkan üç-dört yaşına kadar yumurta bırakamıyor . Pek çok balık türünde tehlike çanlarının çalmaya başladığı sınırdayız . Aşırı avcılık nedeniyle balıklar , geleceklerini garanti edecek kadar yumurta bırakamıyor . Popülasyonu hızla gerileyen balıklar içinde kalkanın durumu çok daha trajik . Kalkan artık avlanmasının yasaklanması ve koruma altına alınması gereken bir tür haline geldi .” Mehmet Yaşin yazısında şöyle diyor : “ Balık yasağı kalkarken ağlara ilk takılan balık Çingene palamutu olur . Hatta yasak kalkmadan önce de Boğaz ’ a olta sallayanların şanslıları bu öncü balığı yakalayabilirler . 22 ile 28 santim uzunluğundaki bu balık , uskumrudan biraz daha hallicedir . Niye Çingene sıfatı yakıştırıldığına dair sağlam bir kaynak bulamadım . Belki de onlar gibi sık sık göç etmeleri yüzünden bu isim verilmiş olabilir . Nitekim Çingene palamutu , ağustos ortasından itibaren Boğaz ’ a giriş yapar . Eğer oltalara , ağlara takılmazsa Meksika Körfezi ’ ne kadar gider .” Kasımda görüşmek dileği ile iyi sezonlar …
38 / 2020 BEEF & FISH { 3