KONGRE BİLDİRİLERİ
Coğrafi mekân:
Osmanlı Devleti’nin kuruluş döneminden itibaren idari bir birim olarak varlığını sürdüren
Bolu sancağı, Kuzey-batı Anadolu’nun, daha açık bir ifadeyle batıda Sakarya mansabından başlayıp
doğuda Sinop’a kadar uzanan ve Kardeniz kıyıları ile hinterlandının önemli bir kısmını kaplayan,
kadim zamanların ifadesi ile Bizans kaynaklarında Bitinya ve Paflagonya1 adı verilen coğrafya parçası
üzerinde yayılır. Kuzey-Batı Anadolu’nun Bitinya ve Paflagonya adı verilen bu bölgesinde Osmanlı
devrinde Kocaeli, Hüdavendigâr, Bolu, Çankırı ve Kastamonu sancakları bulunmaktadır. 16. Yüzyıl
Bolu sancağı bu bölgenin önemli büyüklükteki kısmını işgal etmektedir. Bugünkü siyasi ve idari
coğrafyamıza göre Bolu, Düzce, Zonguldak, Bartın ve Karabük olmak üzere beş ilin tamamını içine
alır. (Ekler: Resim 1-2-3)
Etrafındaki komşu sancaklardan Kocaeli ve Bursa’nın merkez sancağı olduğu Hüdavendigar,
Ankara, Çankırı ve Kastamonu’nun bazı kısımlarını da Bolu sancağı sınırları içinde görebiliyoruz.
Bunu köy adlarına bakarak tespit etmek mümkün oluyor. Ancak bu durum karşılıklı olarak değişkenlik
gösterebiliyor. Bugün adlarını verdiğimiz illere bağlı bir kısım yerler ise aynı şekilde komşu il veya
sancaklara bağlı görünüyor. Fakat bu hal kesinlikle ana coğrafya üzerinde büyük değişiklikler yapacak
ölçekte değildir.
Batı Karadeniz ise coğrafi açıdan, daha açıklayıcı ifade ile fiziki coğrafya bakımından
Karadeniz’in diğer kısımlarından biraz daha farklıdır. Karadeniz’e uzun bir kıyısı olmasına rağmen
denizle irtibatı fazla değildir. Kıyı şeridi iskân için müsait değildir ve burada büyük yerleşim yerleri
yoktur. Bölgedeki yağış ve nem oranının yüksekliği ve buna bağlı olarak ormanlık alanların sıklığı
yanında kıyıların dereler ve çaylar tarafından derince yarılıp parçalanması da bu durumu besleyen bir
faktör olarak karşımıza çıkar. Bütün bu coğrafi faktörler, nüfus ve ekonomik faaliyetlerin kıyılardaki
yapısını etkilemiştir.2 Bölgede, kıyı şeridinde, o dönem için iki önemli merkez dikkati çekmektedir. Bu
merkezlerden biri Ereğli, diğeri de Amasra’dır. Bu merkezlerin dışında denizle irtibatı olan herhangi
bir idari birime ve iskân merkezine, en azından kaynakların verdiği bilgi itibariyle, tesadüf etmediğimiz
gibi denizden istifadeye dayanan bir iktisadi faaliyete de tesadüf etmiyoru 踁5