KONGRE BİLDİRİLERİ
ŞD
Hükmün evveliyatı
Hükmün amacı
Hüküm
Aşağıdakilerin
formüllerde
yansıtılan sonucu,
yani hükmün
sonlama formülü:
dilekçe (arz, arzuhal, mahzar,
mektub vs.)
şahsî, yada küçük bir
topluluğun şikayetinin sebebini ortadan
kaldırmak, ortaya konulan sorunun
hukuki çözmesini yetkiliye, en başta
kadıya emr etmek.
meseleyi, yerli otoritesinin, ilkönce
kadının kendi yetkisinde tetkik etmesini
tasdik ve/veya emr eder, ama kararın tam
ne olmasına ayrıntılı talimat vermez.1
MD
çoğunlukla divanın
inisiyatifi,
kısmen dilekçe
kişisel menfaatlerden daha önemli
sayılan, devlet düzeniyle alakalı
işlerin halledilmesi (sözkonusu
olan mesele bir şahsın şikayeti
neticesiyle ortaya konulmuşsa da.)
Belli bir talimat bulunursa bile (davalının
belirli talimatlar ihtiva etmektedir.
divana havalesi, çalıntı eşyanın geri
verilmesi), mutlaka diğer bir şarta
bağlı olarak meydana gelmektedir (örn.
„ihkak/icra-i hakk olunmaz ise”, „...inad
ederse”).
çoğunlukla „klasik”
beklenen tedbirleri dile getirerek,
mühimmelerdeki usulü devam
genellikle -mak içün... , ve hükmün
ederek dolaysız emir kipini
yazıldığını doğrulayan ...hükm
kullanır, bazen hükmün yazıldığını
yazılmışdur deyimleri birlikte kullanır.
doğrulayan ...hükm yazılmışdur
deyimleriyle birlikte.
Bunların ışığında, divan toplantılarında görüşülen meselelerin ayırtmasında en önemli ilke,
bir yandan şahsî, veya küçük bir topluluklarına ait olan, çözmesini yerli hukukî görevliden,
ilkönce kadılardan beklenen meseleleri, öte yandan, daha büyük önemi haiz, acil, yani Mühimme
olarak nitelenmiş devlet işlerini birbirinden ayrı kaydetmekmiş. Demek ki hükümlerin ayırmasıyla
meselelerin iki ayrı seviyesini fark etmişlerdi. Belirli bir meselenin önem derecesi hükmün niteliğine
bağlı olmuştur.
Hükümlerin tasnifiyle ilgili bu iddiayı bir örnekle açıklayayım: 1690’da, yani Mukaddes İttifak’la
sürdüren büyük savaş yıllarında, Hersek sancağında sahil kazalarının ahalilerinin şehir, kasaba ve
kalede, önceki fermanlara aykırı içki içerek sarhoş olduğunu ve bu sebepten kasabaların muhafazasını
ihmal ettiklerini merkeze arzeden Mustafa paşaya, kendi ricası üzerine meyhanelerin kapatmasını
emreden, alkollü içkilerin sözkonusu olan yerlere getirilmesini ve o yerlerden geçirilmesini kesinlikle
yasaklayan bir hüküm gönderilmiştir. Bunu bir Mühimme Defteri’nde okuyabiliriz.20 Buna karşın
Filibe’ye şarap getiren ve müslümanların şikayetine göre rahatsızlığın sebebi olan Rumî yani ortodoks
kafirlere karşı kesin tedbirler artık alınamadı, ve kadıya sadece benzer olayların önlemesini genel
olarak emreden bir hükme 1680 tarihli bir ŞD’nde rastlamaktayız.21
Katiplerin yukarıda anılan, sonradan düzelttikleri yanlışlıklarına geri dönünce, üstü çizilmiş, sonra
mühimmeye nakl olunmuş kayıtların şikayet hükümlerinin belirttiğimiz kıstaslarına zaten uymadığın K