B İ L D İ R İ L E R | Page 288

KONGRE BİLDİRİLERİ Divan-i Hümayun’un ana defter serisi olan Mühimme Defterleri Hiç şaşırtıcı değildir ki Osmanlı İmparatorluğu gibi kocaman bürokratik sistemi yürütmüş olan bir devlet, sonraki tarihçiler için zengin tarihsel kaynak olarak kullanabilecek belgeleri epey mikdarda geri bırakmaktadır. Bu devletin merkez ve taşra idaresine ışık veren çeşitli türlü defterler bunun sadece bir örneğidir. Devlet yönetim mekanizmasının ana merkezi olan Divan-i Hümayun, Osmanlı İmparatorluğu’nun en yüksek karar organıydı. Bununla beraber, divanın karar alma fonksiyonu sadece idarî meselelere bağlı kalmayıp eski Türk-müslüman yönetim geleneğine ait adalet prensibini benimseyerek,2 bu oturumlarda hukukî kararlar da alınmıştır. Mühimme defterleri, Osmanlı merkez idaresinin faaliyetinin izlenmesine imkan veren, ilkönce başvuru kaynak olarak tutulmuş, devletin merkez ve taşra idaresinin ilişkilerine ait çok önemli kaynaklardır. İçeriğine göre, devletin idarî yapısını, iç düzeninde yaşanan problemleri, merkez-taşra ilişkisini, sefer lojistiğini ve daha birçok yönünü ortaya koyan Mühimme Defterleri, mükemmel Osmanlı tarihçileri tarafından yaygın biçimde kullanılmışlardır. Osmanlı devleti ile eski topraklarında kalmış olan bugünkü milletlerin tarihine ait olağanüstü zengin verileri ihtiva eden bu defterlerin 16. yüzyılın ikinci yarısından 19. yüzyılın sonuna kadar kocaman bir koleksiyonu bize bırakılmıştır. Mühimme Defterleriyle ilgili temel araştırmalar arasında Uriel Heyd’in 16. yüzyıl Mühimmeleri’yle ilgili kitabından başka, Géza Dávid’in, Feridun Emecen’in makalelerini zikredelim.3 Kaynak yayınlama konusunda ise ilkönce Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü tarafından günümüze kadar yayınlanmış birçok defterin transkripsoyonu ve tıpkıbasımı unutmayalım. Yine de, Macaristan’a ait binlerce sayfalık, 1544-45 ve 1552 yıllarına dair hükümlerin transkripsyonunu ve tercümesini içeren, Géza Dávid ile Pál Fodor tarafından hazırlanmış eseri, mühimmelerle ilgili çağdaş çalışmaların en önemlilerinin birisi olarak değerlendirebiliriz.4 Buna karşı, ŞD’leri üzerinde yapılmış araştırmaların sayısı oldukça az,5 bu defter serisinin kapsamlı, içeriğini ana seri olan Mühimme Defterleri’ninkiyle karşılaştıran müstakil bir çalışma henüz baskıdan çıkmamıştı. Şikayet Defterleri’nin önemi Mühimme Defterleri’nin aksine, ŞD’leri Divan-i Hümayun’un idarî işlemlerine, özelliklerine pek fazla değil, daha ziyade hukukî fonksiyonu’na, faaliyetine ve taşra görevlilerine (bilhassa kadılara) ait ilişkisine ışık tutar. ŞD’leri, bir yandan – Mühimme Defterleri’ne benzer şekilde – devlet organizasyonunun faaliyetlerine, daha yakından, merkez, yani Divan-i Hümayun ve taşra görevlilerinin arasında, hukuki alanlarda gerçekleşen işbirliği hakkında bilgi verir. Ve böylece Divan’ın idarî rolünün yanında, hukukî fonksiyonuna, yetkisine ilişkin önemli kaynak sayılır. Diğer taraftan, bu kaynak grubu, gerek kültürel, millî, gerek dinî bakımdan rengarenk Osmanlı toplumunu, bulundukları hukukî çatışmalarının, şikayetlerinin örnekleriyle göz önüne getirmektedir. 2 Adalet prensibinin Osmanlı Devlet anlayışında oynadığı rolü konusunda birçok çalışma mevcuttur. Konuyu özetleyen en yeni eserlerden biri bkz.: Halil İnalcık – Bülent Arı – Selim Aslantaş (eds.), Adâlet kitabı. Ankara, 2012, özellikle s. 105-119, 143-184. 3 Uriel Heyd, Ottoman Documents on Palestine, 1552–1615. A Study of the Firman According to the Mühimme Defteri. Oxford, 1960; Dávid, Géza: The Mühimme Defteri as a Source for Ottoman-Habsburg Rivalry in the Sixteenth Century. In: Archivum Ottomanicum 2002, 167-209; Feridun M. Emecen, Osmanlı divanının ana defter serileri: Ahkâm-i mîrî, ahkâm-i kuyûd-i mühimme ve ahkâm-i şikâyet. Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi 5 (2005), 117. Mühimme kayıtlarıyla ilgili önemli tespitler ihtiva eden diğer çalışmarada örneğin bkz. William S. Peachy, Register of Copies or Collection of Drafts? The Case of Four mühimme defters from the Archives of the Prime Ministry in Istanbul. In: The Turkish Studies Association Bulletin 10/2 (1986) 79–85; Minhea Berindei–Gilles Veinstein, L’Empire ottoman et les pays roumains, 1544–1545. Études et documents. Paris–Cambridge, [1987]. Ayrıca, 17. yüzyıl Mühimme Defterleri üzerinde ayrıntılı araştırmalar yapmış olan ve önemli neticelere kavuşan Emel Soyer’in yayımlanmamış yüksek lisans tezini (XVII. yy. Osmanlı bürokrasisi’nin değişimlerinin bir örneği olarak mühimme def­terleri) söz etmem, bir de kendisine, çeşitli soruna gözlerimi açtığı için şükranımı dile getirmem gerektir. 4 Dávid Géza–Fodor Pál, „Az ország ügye mindenek előtt való.” A szul­táni tanács Magyarországra vonatkozó rendeletei (1544–1545, 1552). Budapest, 2005. 5 Şikayet Defterleri alanında yayımlanmış en önemli eser 1675 yılına ait şikayet hükümleri içeren bir defterin Hans Georg Mayer ve diğer uzmanlar tarafından yayımlanmış tıpkıbasımı ve bu kitabın giriş kısmı. Das osmanische „Registerbuch der Beschwerden” (Şikāyet defteri) vom Jahre 1675. Hrsg. von Hans Georg Majer. Wien, 1983. 274 Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Bu defterler, Osmanlı toplumunun birbirleriyle sürdürdüğü hukuki çatışmalarını, anlaşmazlıklarını, şahısların gördükleri zulüm ve taaddileri kıyaslanamaz geniş bir ölçüde yansıtmaktadır.6 Şöyle ki, defterlerin sayfalarında temsilcisi görülmeyen toplumsal grup belki de yoktur. Şikayet kayıtlarının en çoğu, şikayet mekanizmasına, devlet görevlilerin hukukî işlemlerdeki rolüne, suçlulukların çeşitleri ve özelliklerine dair, ve şikayetçilerin coğrafî, sosyal durumundan birçok bilgi vermektedir. Hükümlerden çıkarılabilen bilgilerin burada sadece birine dikkati çekmek istiyorum. Şikayet hükümlerinin temel özelliği, davacının ismini, ve çoğu zaman, statüsünü de belirten, hükmün iblağ7 kısmında bulunan ibarelerdir. Mesela: Ahmed nam kimesne arzuhal edüb.../ Mehmed gelüb.../ Dergah-i ali müteferrikalarumdan Ali gelüb.../ Yeniçerilerümden Yusuf arzuhal edüb ... / Kostantin nam zimmi gelüb.../ Şebeş ve Lugoşda olan esnaf taifesi arzuhal edüb... / Kaza-ı mezbur ahalisi gelüb / Edirne’de vakı debbağ taifesi südde-i saadetüme arzuhal edüb... / Ayşe nam hatun gelüb... ve sair. Bu ibareler arzuhal edenlerin sosyal durumu, cinsiyeti ve şikayetini Divan’a sunduklarının yolu hakkında bilgi verip çeşitli istatistik çalışmalara, hesaplamaya imkan açmaktadır. Halbuki, ŞD’lerindeki onbinlerce hüküm kaydı her ne kadar değerli bir kaynak türü ise de, bilimsel kullanımını kısıtlayan bazı eksikliklerini de zikretmeliyim. Her şeyden önce, defterlerdeki kayıtlar şikayetlerle alakalı hukuki mekanizmanın sadece bir sahfasını, yani fazını göstermektedir. Arzuhalini divana sunan kimsenin kimliğini, başvurmasının yolunu, şikayet etmesinin sebebini ve nihayet yetkili kadıya verilen emrin kısa metnini (yani hükmü) öğrenmeye şansımız olur, işlerin ne şekilde devam ettiği ve nasıl neticelendiği hakkında fikir edinmeye imkanımız yoktur. Tarihlerde bulunan verilere göre halkın, özellikle devlet otoritesini temsil edenlere karşı çıkan şikayet başvurmaları bazı durumlarda başarılı olmuştur: ağır zulüm ile suçlanan sancakbeyilerin veya ayanların idamından haber almaktayız.8 Fakat divana sunulan onbinlerce borç, miras, haksız tarh edilen vergi ve diğer anlaşmazlıklarla ilgili sorunlara cevap olarak merkezin, yani divanın verdiği hükmün gerçek çözüm sağlayıp sağlayamadığından kesin bilgi alamayız. Ancak, ŞD’lerinin hükümlerinde gördüğümüz gibi, bu tür meseleler, divan tarafından genel ve hiç kesin bir talimat ihtiva etmeyen genellemelerle yine taşra görevlilerine, bilhassa kadılara geri yollanmıştır. 17. yüzyılda gittikçe gelişmekte olan bu süreç kanımızca gerek kadılıkların zayıflanmasını, gerek kadılara karşı duyulan güvenin azalmasını kanıtlayabilir.9 Bu durumda şikayetçilerin çoğu davası hakkında ferman almışsa bile, köyüne, kasabasına geri dönünce işi halledebileceğinden hiç emin olamadı ve biz de olamayız. Bunu, örnekleri rastlanabilen ikinci veya üçüncü kez de sunulan arzuhallerden hareket ederek zannedebiliriz. Kayıtlarda ortaya çıkan insanlar, cinsiyetlerine göre hanım ve erkekler, toplumsal durumlarına göre, gerek çiftçi, gerek zanaatçılar, gerekse örfi hiyerarşinin en yüksek rütbelerinde bulunmuş olanlar, maddi durumuna göre zenginleşmiş mültezimler, tüccarlar, ya yoksullar, dine göre ya müslümanlar, ya da katolikler, yahudiler, ortodokslar, yaşam biçimine göre yerleştirilmiş şehirliler kadar, göcebe geleneğine devam edenler, üstündeki hakimiyete bakarak ise, başta olmak üzere Osmanlı tebaası, fakat bazı örneklerde yabancı tüccarlar, diplomatlar da ileri gelir. Şikayetçiler arasından sadece köleler ve çocuklar eksiktir ama, davalara karışmışken bu iki gruba ait olanlar da defalarca bulunmaktadır. Kısaca, Osmanlı Devleti’nde yaşayan milyonlarca kişilerin günlük hayatını, günlük problemlerini, davalarını, feci ve – çok nadiren – komik işlerini yakından gösteren yüzbinlerce bu kayıtlar, Türk mikrososyal tarihinin son derece önemli kaynaklarıdır. Ayrıca, 6 Şikayet Defterleri’nin kaynak değeri bu bakımdan, muhtemelen ancak büyük sayıda bize kalan şeriye sicillerinkiyle mukayese edilebilir. 7 Avrupalı diplomatik terimiyle narratio, veya expositio. Heyd, Ottoman documents, 8. 8 „«Selânik sancağı mutasarrıfı olan Vezîr Halîl Paşa’nın zulmüne nihâyet yok» deyü recâyâ şikâyet etmekle katl olundu.” Anonim Osmanlı Tarihi (1099-1116 / 1688-1704), haz.: Abdülkadir Özcan. Ankara, 2000, 55. Sonraki, neticeli bir örnek için bkz. a.e. 204. Ayrıca bkz. İsmail Hakkı Uzunçarşlı, Osmanlı Devleti’nin merkez ve bahriye taşkilâtı. Ankara 1988, 6-7. 9 Bu eğilim hakkında bkz. İlber Ortaylı, Osmanlı kadısı. In: Atatürk Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi 30 (1975), 123. Arşiv Dairesi Başkanlığı 275