KONGRE BİLDİRİLERİ
İzmir’de tasarruflarında bulunan arsanın Evkaf Muhasebeciliği tarafından ecnebi devletler
tebaasından bazı şahıslara satılmak istendiğinden bahisle hukuklarının muhafazası için İzmirli
tüccar Yosef oğlu Harelambo’nun zevcesi Harikalya tarafından verilen arzuhal, Nizamnamenin
çıkarılmasından yıllar sonra bile, Osmanlı vatandaşlarının rahatsızlıklarını dile getirmektedir.25
2-1867 Tarihli İstimlâk-i Emlak Nizamnamesi
İstimlak-i Emlak Nizamnamesi ile26 yabancılar, taşınmaz malları ile ilgili olarak her türlü hukuki
işlemde Osmanlı kanunlarına ve mahkemelerine bağlı olacaklardı. Yabancıların Osmanlı ülkesinde
taşınmaz mal edinebilmesi için ayrıca Safer Kanunu’na eklenen protokolü kabul eden devletlerce
imzalanması şartı aranıyordu. Söz konusu düzenleme ile mülkiyet hakkından yararlanan yabancıların
bu hususta tebaaya uygulanan hüküm ve vergilere tabi olacağı açıkça belirtilmiş, taşınmaz mallarda
yabancılar aynı Osmanlı vatandaşı gibi kabul edilmiş, menkul mallarda geçerli olan ayrıcalıklar ise
kaldırılmıştı. Safer Kanunu ve ona bağlı protokol önce Fransa (9 Haziran 1868) daha sonra sırasıyla
İsveç-Norveç (13 Haziran 1868), Belçika (4 Temmuz 1868), İngiltere (8 Temmuz 1868), Avusturya
(5 Kasım 1868), Danimarka (10 Mayıs 1869), Prusya (7 Haziran 1869), İspanya (5 Ekim 1870),
Yunanistan ( 24 Şubat 1873), Rusya (20 Mart 1870), İtalya ( 23 Mart 1873), Flemenk (6 Ağustos
1873), ABD (11 Ağustos 1874), Portekiz (29 Ocak 1883) ve İran ( 30 Haziran 1883) tarafından
imzalanmıştı.27 Sırbistan 1896 tarihli Konsolosluk Anlaşması ile vatandaşlarının taşınmaz mal sahibi
olma hakkını elde ederken, Romen ve Bulgar halkları bu haktan yararlanamamıştır. Ayrıca Fransa ve
Almanya himayesinde olan İsviçreliler de Osmanlı ülkesinde taşınmaz mülkiyeti edinebiliyorlardı.28
Nizamnamenin 1. maddesinde, Osmanlı Devleti’nde taşınmaz mal sahibi olan yabancılar, Osmanlı
vatandaşları ile hak ve yükümlülük eşit sayılmışlardı.29 Bir başka deyişle, yabancılar taşınmaz mal
edinmede bazı istisnalar haricinde, Osmanlı vatandaşları gibi olacaklardı. Bu istisnaların ilki, arazi
bakımından getirilen kısıtlamaydı. Söz konusu maddede yabancıların Hicaz arazisi dışında arazi
edinebileceğinin altı çizilerek Kutsal Yerler sayılan Hicaz bölgesine yabancıların girmesi engellenmek
istenmişti. Diğer istisna ise, kişilere ilişkindi. Hicaz Vilayeti hariç, tüm Osmanlı ülkesinde yabancıların
taşınmaz mülkiyeti edinmesine izin verilirken, Osmanlı vatandaşı olup da sonradan tabiiyet değiştirmiş
olan kişilerin bu haktan yararlanamayacakları ve bu kişilerin hukuki durumlarının özel bir kanunla
düzenleneceği belirtilmişti. Osmanlı tabiiyetini bırakan kişilerin bu kanundan yararlanamayacakları
maddede açıkça yazılı olduğundan, şahıs bakımından da istisna getirildiği dikkat çekmektedir. Ancak
tabiiyet değiştiren kişilerin hukuki durumunun belirleneceği düzenleme, Kanundan tam on altı yıl
sonra çıkarılan “Ecanibin Hakkı İstimlâki Kanunu’nun 1. Maddesinde İstisna Olunan Eşhasın
Emlak ve Arazisine Mahsusu Kanunu” dur. 25 Rebiülahir 1300 tarihinde çıkarılan kanunda,
25 B.O.A., 16 Za 1321 H./ tarih, Dosya No: 817 Gömlek No: 28 , DH.MKT.
“İzmir’de Darağaçı mevkî’nde zîr-i tasarrûfunda bulunan arsanın imlâ’ ve inşâsına ruhsât-ı resmiyye i’tâ olunması üzerine ebniye inşâ eylediği
kısmın bu kerre Evkâf-ı Muhâsebe Celilesince ayrı ayrı olarak düvel-i ecnebiyye teb’asından olan Deyunis Markoplu ve Çörçi Lamiridi ve
Elber Altoni ve Andon Haçi Andon nâmlarına beş yüz lira bedel ile ferâğına kıyâm olunmasına mebnî mahkem-i şer’iyye bi-l-mürâcaa ikame-i
da’vâ iderek tefrîk muâmelesinin netice-i mehâkimeye kadar te’hîri mehâkime-i mezkûreden Defter-i Hakânî Müdiriyetine teblîğ edilmiş ise
de ferâğ komisyonunca şu iş’âr-ı resm-ı nazar-ı itibâra alınmayun mu’ma-ileyh Evkâf Muhasebeciliğinin takrîri üzerine mâhal-i mezkûrun
tasârruf-ı için mu’ma-ileyhim nâmına sened itâ eylediklerinden ve mahâl-i mezkûrun kıymeti bin beş yüz lira olub bu suretle fürûhtı hem
Hazine-i Celilenin ızrarını hem de ma’zûriyetini istizâm edeceğinden ve ifâdât-ı sâ’ireden bahisle bu babdaki muâmele-i evrâk ile senedât
suretlerinin celb ve tedkîki ve netice-i mehâkimeye kadar mu’ma-ileyhimin mâhal-i mezkûrede ebniye inşâ etmelerine ruhsât verilmemesi
istirhâmını halan tüccârdan Yosef oğlu Haralambo’nun zevcesi Harikliya imzâsıyla huzûr-ı sâmî sadâret penâhiye bi-t-takdîm tevdî’ buyrulan
arz-ı hâl leffen takdîm kılınan câlib-i nazâr-ı dikkat olan meâline ve vilâyet-i celile-i cânib-i âsıfanelerince olan ma’lûmâta nazâran seriân bi-ttahkîk muktezâ-yı müaddilinin ifâ ve neticesinin inbâ’sı hususuna müsaade-i celile-i dâver-i erkremîleri şayân buyrulması…”
26 İstimlak ile ilgili düzenleme, Düsturda her ne kadar “Nizamname” olarak geçsede, içerik olarak “Kanun” niteliğinde olduğu için “İstimlak
Nizamnamesi” yerine “İstimlak Kanunu” deyimi de kullanılmaktadır.
27 Ebulula Mardin, Toprak Hukuku Dersleri, İstanbul 1947, s. 27; Sait Obut, Türk Hukukunda Hakiki ve Hükmi Şahısların Ayni Haklardan
İstifadesi, Ankara 1956, s. 62.
28 Young, .I, s.336, Altuğ, s. 46, H.Cemaleddin/H.Asador, s. 280.
29 “düvel-i ecnebiye tebaası memaliki şahanenin arazi-i hicaziyeden maada her tarafında tebaayı Devleti Aliye misüllü ve başka şart tahtında
olmayarak mevadıdı atiyede mezkûr olduğu veçhile onların bu husuta tabi oldukları nizmat ve vazife ittiba kaydiyle dâhil ve hariç müdün ve
ka ͅ