B İ L D İ R İ L E R | Page 156

KONGRE BİLDİRİLERİ 1851 tarihli bir belgede 13 vakıf arazilerinin yabancı uyruklu kimselere bırakılmaması konusunda açık bir irade görülmektedir. Belgede yer alan “….ve zinhâr ve zinhâr ecnebi tebaası üzerlerine ferâğ olunmamasına i’tinâ ve dikkat olunması hususunun.....” cümlesi söylediklerimiz açıkça teyit etmektedir. Yine, 1859 tarihli bir başka belgede Girid’de vefat eden İngiltere tebeasından Yanko’nun? oturduğu vakıf evin ecnebi tabiyyetindeki çocuklarına intikal etmeyip mahlul olacağı hususu bildirilmektedir. 14 1-İstimlak Nizamnamesinden Önce Osmanlı Devleti, yabancılara ilk kez 1856 yılında Islahat Fermanı ile taşınmaz mal edinebilecekleri konusunda bir vaadde bulunmuştur.15 Fermanda “......kavanin-i Devlet-i Aliyeme ve nizamatı zabıtai belediyeye ittiba ve imtinal eylemek ve asıl yerli ahalinin verdikleri tekalif vermek üzere saltanat-ı seniyem ile düvele ecnebiye beyninde yapılacak suve-i tanzimiyeden sonra ecnebiyeye dahi tasarrufu emlak müsaadesinin ita olunması....” şeklinde yer alan vaatle16 Osmanlı kanun ve nizamlarına tabi olmak ve Osmanlı vatandaşlarının verdiği vergileri ödemek koşuluyla, Osmanlı Hükümeti yabancı devletler arasında yapılacak düzenlemelerden sonra yabancılara da emlak tasarruf izni verecekti. Yabancılara taşınmaz mal edinme hakkı verilmesi konusunda Londra’da yayınlanan Times gazetesinin, 12 Şubat 1856 günlü nüshasında “Osmanlı topraklarında yabancıların toprak satın almaları ve bu yöndeki tüm engellerin ortadan kaldırılması, büyük sonuçlar doğuracak diplomatik bir başarıdır. Önümüzde işlenmemiş ve zengin bir toprak durmaktadır. Batı sanayisi bu toprağa nüfuz etmeli ve ona sahip olmalıdır.” şeklinde yer alan sözler, son derece düşündürücüdür.17 Islahat Fermanı ile Osmanlı yönetimi, yabancılara taşınmaz mal edinme hakkı vereceğine dair bir vatte bulunmakla birlikte, kanuni düzenleme henüz yapmadığı için, 1856 yılından itibaren eski uygulama devam etmişti. Ancak verilen vaat karşısında zaman zaman yetkililer nasıl davranacaklarını kestirememişlerdir. Örneğin 1858 tarihli belgede, yani Islahat Fermanının ilanından iki yıl sonra Avusturya tebeasından Mösyö Komandon’un satın almak istediği boş arsanın, talepte bulunanın ecnebi olması nedeniyle satılmasında bir mahzur olup olmadığının bildirilmesi isteği bu tereddütü göstermektedir.18 1861 tarihli bir belgede, yabancıların taşınmaz mal edinemeyecekleri vurgulanarak, Hind ve İran 13 B.O.A., 29 S 1268 H. / 1851 M. , Dosya No: 48 Gömlek No: 91, A. MKT. MVL Evkâf-ı Hümâyun ve Ticâret Nezâret-i Behiyyeleri’ne ve Tophâne-i Âmire Müşîri’ne Cennet-mekân Sultan Bâyezîd Han Hazretlerinin Evkâf-ı Celilesi arazisinden Beyoğlu haricinde vakî’ mahâl-i ma’lûmenin eyâdî-i müste’cirinde bulunan temessükâtı muhtel ve müşevveş olduğundan icrâ-i icâbı istizâ’nına dâir takdîm kılınan evrâk Meclis-i Vâlâya havale ve zât-ı vâlâlar ve Tophâne-i Âmire müşîri devletlü Paşa hazretleri ile muhâbere olunarak tanzîm ve takdîm olunan haritada gösterildiği vecihle arazî-i mezkûreden bazı mahâlleri İslâm ve bazı yerler dâhi Hristiyana mahsûs olmak ve mevcûd tarîklerin feshiyle yirmi ve on iki zirâ’ vüsâtında yollar teşkîl olunmak üzere mukarrer olan nizâm-ı derciyle vakf-ı müşârün-ileyha cânîbinden ruhsâtiyye ahz ve icrâ-i tahsis olunarak eshâb-ı yedlerine müceddeden temessük itâ’sı ve tesvîye olunacak tariklarin masârîfi eshâbı arazî tarafından te’diyye olunmak lâzım geleceğinden bunlardan müşkilâtı kalmayan mahâllerin icrâ-i ahkâm-ı fi’îliyyesine mübâşeretle tecdîd-i sened maddesi sûret-i muhârrireye bu tevfîkân icrâ ve bunlardan mugâyir-i nizâm-ı hafî suretle ebniye yapdurulmamasına ve zinhâr ve zinhâr ecnebi tebaası üzerlerine ferâğ olunmamasına i’tinâ ve dikkat olunması hususunun sav-ı vâlâlarına ve Ticâret Nezâret-i behîyesi cânibine havâlesiyle keyfiyetin müşîr-i müşârün-ileyh hazretlerine bildirilmesi tensîb ve hak-pây-ı hümâyun hazret-i şâhaneden istizân olunarak irâde-i seniyye cenâb-i mülikâne dâhi ol merkezde müteallik ve şeref-sudûr buyrulup mantûk-ı âlîsince icâbı icrâ kılınmış alınmış ve meclis-i vâlâ mazbatası suretiyle harita ve evrâk-ı sâ’ire beraber gönderilmiş olmağla cihetle emr-i fermân-ı hümâyun hazret-i şahâne ve minvâl-i muhârrer üzere icâbı halinde hüsn-i icrâsıyla zinhâr düvel-i ecnebiye tebaasına ferâğ olunmamasına i’tîna ve himmet eyleyeler deyü olunmağın irâde-i efendimindir. Fi: 29.Safer.68. 14 B.O.A., 08 Ca 1276 H./ 1859 M., Dosya No:316, Gömlek No: 97, HR.MKT, “Girid Vilâyeti’ne Tahrîrât-ı Âlîyye İngiltere devleti tâbiiyetinde bulunmuş olduğu halde vefât etmiş olan Yanako’nun mahlûl olmak lâzım gelen hanesi keyfiyetine dâir fi 15 rebîül-evvel sene 1276 tarihiyle müverrahan râhî-i res vârid olan tahrîrât-ı behîye-i vezirâneleri meâli karîn-i ifâsına acîzi olarak keyfiyet-i evkâf-ı hümâyun nezârte-i celilesiyle led’el muhâbere bu misüllü vakf-ı musakkafât ve müstegallâtı mutâsarrıflarından vefât edenlerin tebaa-i devlet-i âlîyeden evlâdı olduğu halde âhden tasarrûfunda olan musakkafât ve müstegallât düvel ecnebiye tebaasından bulunan evlâdına intikâl etmeyüb vakıfları tarafından zabt olunarak muaccele-i misliyesiyle taliplerine icârı muktezâ-i şer’i-şerîf idüğü cevaben iş’âr olunmağla ba’de bu kerre iktizâ-i halin icrâsı lâzım geleceği rehîn ilm-i samîleri buyruldu ol babda emr-i irâde-i hazret-i müşarün-ileyhindir.” 15 Engelhardt, Türkiye ve Tanzimat, Çev: Ali Reşat, İstanb ul, 1999, s. 197; Davison,Roderic H., Osmanlı Türk Tarihi, (1774-1923), İstanbul 2004, s. 28. 16 Metnin tamamı için; Düstur, 1.Tertip, C.1, s. 7–14.Yukarıda yer alan cümle için bkz. Düstur, 1. Tertip,C. 1, s. 12. Ayrıca Davison, (1997), C.2, s. 29 17 Metin Aydoğan; “Avrupa Birliğinin Neresindeyiz?”, İstanbul 2002, s. 61. 18 B.O.A., 14 S 1275 H. Tarih , Dosya No: 264, Gömlek No: 59, A.MKT.NZD. 142 Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü ahalisinin bu uygulamadan ayrı tutulacağı bilidrilmişti.19 Bazı yabancı yazarlara göre, Osmanlı Devleti, büyük devletlerin kapitülasyonlardan vazgeçmesi şartıyla böyle bir vaatte bulunmuştur. Osmanlı hukukçularıda genellikle, bu fikirde birleşmektedirler.20 Islahat Fermanı’nın yayınlanmasından sonra taşınmaz mülkiyeti konusunda düzenleme yapılmaması karşısında, İngiltere, Fransa, Rusya, Avusturya ve Prusya 15 Şubat 1862 tarihinde verdikleri bir sözlü notayla21 Osmanlı Devleti’nde bulunan yabancıların çeşitli yollarla sahip oldukları taşınmazların22 durumunu görüşüp halletmek için Babıâli’yi görüşmeye davet etmişlerdi. Yabancı devletler, yabancıların can ve mallarını koruyan teminata zarar gelmeden mahalli kanunlar ve vergilere tabi tutulmalarının mümkün olabileceğini kabul etmiş ve fermandan itibaren 14 yıl boyunca yapılan karşılıklı görüşmeler sonunda, yabancılara Osmanlı ülkesinde Hicaz bölgesi dışında taşınmaz mal edinme hakkını veren “Ecanibin Hakk-ı İstimlâki Nizamnamesi” (H: 7 Safer 1284 tarihli M: Haziran1867) yayınlandı. Vakanüvis Ahmet Lûtfi Efendi, İstimlak Nizamnamesinin çıkarılma nedeni olarak yukarıda da değindiğimiz gibi Islahat Fermanında Osmanlı Devletinin yabancılara verdiği vaat olduğunu şu şekilde belirtmiştir. “1856 tarihinde düzenlenen Islahat Fermanınıda getirilen yeniliklerden biri de yabancıların Osmanlı Ülkesinde taşınmaz mal sahibi olabilmesi hakkıydı. Osmanlı Devleti tarafından resmi bir söz verildiği İstimlak Kanunu ve ona bağlı ek protokol yabancı devletlerce imzalanması için ilan olundu.” 23 Batılı devletlerin istekleri bu nizamname ile yerine getirilirken, Osmanlı Devleti içinde bazı kesimler yabancılara bu tür ayrıcalıklar verilmesine çok da sıcak bakmamışlardı. Bu rahatsızlıklarla ilgili olarak; Davison, yabancılara verilen kapitülasyonlar yoluyla zarar gören bu nedenle İstanbul’daki evini malını yabancılara satarak Anadolu’ya göç eden Türklerden bahsetmektedir.24. 19 Ecnebilerin emlak ve arazi satın almaları ve bina inşa etmelerinin yasak olması dolayısıyla Hind ve İran ahalisinin bundan muaf tutularak bunların Haremeyn ve civarında bina ve sair şeyler inşa ederek vakıf etmelerine müsade edilmesi. B.O.A., 06 Ca 1278 H./ 1861 M. 514/ 95A. MKT.UM “Arz ve beyân-ı hâcet oldmadığı üzere memâlik’ül-mahrûsetü’l-mesâliki hazret-i şahâne de düvel-i sâire teba’asının emlâkı iştirâ eylemeler nizâmât-ı kadîme iktizâ’sınca memnu’ olduğu halde tebaa-i ecnebiyenin atâbet-ı uluâsında kezâlik emlak mübâyaası ve müceddeden bina ihdâs ve inşâsı ve bazı mesâh-ı görünen ta’mirât ve tertibât maddesi karar-ı müttehîze tahtında olub tecâvüzü dahi dahîl-i daîre-i memnu’iyyette bulunmuş olması üzerine atâbât-ı âlîyatın ziyâret-gâh-ı âlim ve simâ taife-i şiya’indlerinde mahâl-i mübâreke-i mezkûre Haremeyn-i muhteremeyn ile tev’em olduğundan gerek Hin ve gerek İran ahâlisinin servet ve sâman sahibi olanları mübâyâsiyle utebâta vakf etmeleri ve hâli olan mahaller içün bina inşâ ve ihdâsını himiş-i istidâ’ ve niyaz eylemekde olduklarını ve ma’hâza nizâm-ı mevzû’ası dahî minvâl-i-i ma’rûz üzere olduğundan müsâade olunamayub bu ise eshâb-ı hayrâtın sevâbdan mahrûmiyyet ve kasâbâtın adem-i mâ’mûriyetini mucîb olduğuna mebnî leddel müteâlaa bu babda yalnız devlet-i ecnebiye tarafından bina ve inşaat hakkında mesâğ gösterilmeyüb şurası kemâfi’ssabîk müsstesnâ tutularak o makûle eshâb-ı hayratın vakf olunmak üzere bina ve ihdâs edeceği ebniyenin inşâsında bazı şerâitle ya’nî işbu niyet-i sahîhâ ile alacağı arsa ve yapacağı ebniyenin hal ve keyfiyeti gelip meclis-i kebîr-i eyâlete ifâde ile bir gune mahzûr ve mazâratı olmadığı anlaşıldık da ve ol-vecihle senede rabt olunarak mazbâta ve ilâm-i şer’iyyesi ba-tanzîm vakfiyeti Evkâf-ı Cerîdelerine kayd kılındıkdan sonra usûl-i müttehizeye bi’t-tevfîk taraf-ı hükûmetden ta’yîn kılınacak me’mûr ma’rîfetiyle icâbının icrâsına müsâade buyrulur ise hem eshâb-ı hayrâtın me’yûs olmamasını ve hem de ma’mûrriyyet-i belediyeyi istizâm edeceğinden şura da da bir usûlün ittihâzı emr-i irâde-i âlîyye muvaffakât ider gibi hatîr-ı çâkerî olmuş ise de her halde icrâ’at-ı hüsn-i iktizâsı men’ût-ı re’y-i rezîn-i isâbet karîn -i hazret-i vekâlet penâhileri bulunmuş idüğü in-şâ’-Allah-ü tâla muhât-i ilm-i âlî-i daverânaleri buyruldukda ol babda emr-i fermân hazret-i veliyy-ül-emrindir.” 20 Davison,(1997), C.2, s. 29; Fraşirli Mehdi, İmtiyazat-ı Ecnebiyyenin Tatbikat-ı Hazırası, Samsun, 1325, s. 241 21 Altuğ, Yılmaz, Yabancıların Arazi İktisabı Meselesi, İstanbul , 1957, s.45; Karal, Enver Ziya, Osmanlı Tarihi, Ankara 2003, C.VII, s. 250. 22 “Osmanlı Devleti’nde türlü surette taşınmaz sahibi olan yabancıların durumunu” cümlesinden 1868 tarihli İstimlâk Nizamnamesi’nden önce taşınmaz mal edindikleri gerçeği bir kez daha anlaşılmaktadır. 23 Münir Aktepe, Vakanüvis Ahmed Lûtfi Efendi Tarihi, Ankara,1989, c.XI, s.85 24 Bu rahatsızlıklarla ilgili olarak; Davison, Osmanlı vatandaşlarının yabancılara verilen kapitülasyonlar yoluyla zarar gören bu nedenle İstanbul’daki evini malını yabancılara satarak Anadolu’ya göç eden Türklerin kazancının ne olacağını soran Ziya bey’in görüşlerini aktarmıştır. Davison; C.2, s. 29. Arşiv Dairesi Başkanlığı 143