✤
✤
olduğunu, ailenin eğitime gereken önemi vermediğini ve sorunun aile kaynaklı olduğunu savundu. O dönem yaptığım görü�melerde bu görü�ü savunanlar çoğunluktaydı. Gencin bu denli saldırgan olması, videoda görüldüğü gibi gözü dönmü� gibi kızların grubuna saldırmaya çalı�ması ve Tuğçe�ye vurması, vatanda�lara göre ailenin suçuydu. Çünkü onlara göre aile oğullarının eğitimine önem verip onu iyi yeti�tirmeye çalı�saydı, bu saldırganlık olmayacaktı. Bu saldırganlık olmasaydı, Tuğçe�ye saldırı olmayacaktı. Saldırı olmasaydı, Tuğçe ya�ayacaktı.
Birinci ve ikinci ku�ağın savunduğu bir nokta da, �Bu çocuk aile içinde �iddet görmese, �iddete yakın olmazdı� görü�ü oldu. Ki gerçekten de bu görü�te olanlar haklı çıktı. Duru�mada gencin aile içinde �iddete maruz kaldığı gibi, annesinin de babası tarafından dövüldüğü ortaya çıktı. Tüm bunların üstüne, gencin karde�inin de kız arkada�ını tokatlarken görüntüleri çıktı ortaya.
- Kitabı Almanca yazdınız. Bu, Almanya ve Alman toplumuna bir mesaj mı? Nasıl bir mesaj?
İSMAİL EREL – Konu, zamanında Almanya�da çok büyük ilgi uyandırdığı için öncelikle Almanca yazmayı tercih ettim. Ancak Türkiye�den de çok insanın okumak isteyeceği ve Türkçe okumayı tercih edenlerin de olacağını göz önünde bulundurarak, aynı zamanda Türkçesini de hazırladım. Almanca ve Türkçe kitap birbirinin yüzde 100 tercümesi değil. Almanca baskıda gereksiz bulduğum veya Almanca okunmasında Türkçedeki tam anlamını vermeyeceği için bir-iki küçük detaya yer vermedim. Aynı �ekilde Türkçede de bazı konular tam aynı değil.
Ama kabaca, genel anlamda, iki kitabın içerik olarak aynı olduğunu söyleyebiliriz. O günleri ya�ayanlar iki versiyonu da okudular. Özellikle Türkçesini okurken, yine o günleri ya�adıklarını söylediler. Bu da benim açımdan, anne Sultan Hanım�ın duygularını doğru bir �ekilde kitaba yansıtabildiğimin bir göstergesi oldu.
Kitabın Almanca olarak yayınlanmasında tabii ki Alman toplumunun bir önemi var. Sonuçta Tuğçe�nin dramı Almanları da çok derinden etkiledi. Haftalarca süren bir medeni cesaret tartı�ması ba�ladı. İnsanlar, �Ben Tuğçe�nin yerinde olsam nasıl davranırdım� sorusuna bir yanıt aradı. Almanca yazılan kitap Alman toplumuna Tuğçe�yi daha yakından tanıtacak. Haftalarca dillerinden dü�ürmedikleri Tuğçe nasıl bir insandı? Nasıl bir karaktere sahipti? Tuğçe�yi tanıyabilmek için daha detaylı bilgiyi bu kitapta bulacaklar. Çocukluğundan, öldüğü güne kadar, detaylı bir çalı�ma oldu.
Alman toplumu, �iyilik meleği� ve �medeni cesaretin simgesi� olarak gördüğü Tuğçe�yi bağrına bastı. Çünkü Tuğçe, dü�ünmeden hareket etti. Yardım ettiği kızları tanımıyordu bile. Onun için orada aslolan, kızların yardıma ihtiyacı olduğunu hissetmesi. Ve kamuoyundaki tartı�malarda, gazetelerin internet sitelerinde yapılan okur yorumlarında Tuğçe�nin modern Türk kızının yüzü olarak göçmenlerin de böyle bir konuda kendi canını tehlikeye atmaktan çekinmeden, kökeni ne olursa olsun, ba�ka bir insana yardıma hazır olduğu dile getirildi. Bu noktadan hareketle bakarsanız, evet; Almanya ve Alman toplumuna mesaj: �Tuğçe sadece bizim değil, sizin de kızınızdı. Hatırasına siz de sahip çıkın. � Umarım Tuğçe yaptıklarıyla her zaman akıllarda kalır.( FHF)
z
✤
ALMANCA YAZDIM, ALMAN TOPLUMU BÖYLECE TUĞÇE ' Yİ DAHA YAKINDAN TANIYABİLECEK
✤
53