Avenue Noir Ekim 2018 | Page 36

Röportaj

Müzik dünyasının büyülü enstümanlarından biri olan ve kökleri çok eskiye uzanan udun hikayesini , udi sanatçı Zeynel Demirtaş ile konuştuk .
Ud çalmaya ilginiz nasıl başladı , nasıl tanıştınız ud ile ? Merhabalar . Ud çalmaya nasıl başladım . Aslında ; bu sorunun iki cevabı var , birincisi annem ud sesini seviyor diye , ikincisi de tevâfuk ... Tevâfuk deyince tabii açmamız lâzım değil mi bu durumu . Yıl 2008 , bir enstrüman çalmak istiyor gönlüm , hobi olarak ama , öyle büyük hedeflerim yok o zamanlar . Nasıl başlarım diye düşünürken , aklıma ortaokul ve lise müzik öğretmenim Hasan Hocam geliyor . Araştırmalarım sonucu öğreniyorum ki bir Müzik Eğitim Merkezi açmış . Durur muyum hemen adresini telefonunu bulup arıyorum ve ertesi gün buluşmak üzere telefonu kapatıyoruz . Bak şimdi şu sözleri geldi aklıma , ‘’ Gözlerimin içine içine bakıp , unutma Zeynel ’ im , bir insanın gözbebekleri 7 ’ sinde nasılsa 70 ’ inde de aynıdır . Her şey değişir , bir tek gözler değişmez .’’ Sarıldık , öpüştük , sohbet ettik , eski günleri yâdettik ... Bir süre sonra dedim ki , ‘’ Hocam , ben bir enstrüman öğrenmek istiyorum ama ne öğrenmek istediğime karar veremiyorum ..’’ Kolayı var Zeynel ’ im dedi , hemen ordan bir bağlama getirdi , çaldı duyurdu sesini . Arkasından gitar , keman , ney , piyano derken bir baktım udu aldı eline . Ben udun sesini duyduktan sonra , ‘’ ud öğrenmek istiyorum Hasan Hocam ’’ dedim . Kısaca ud ile tanışmam böyle oldu . Devamını anlatmaya sayfalar yetmez .
Udun diğer enstrümanlardan farkı nedir ? Bir kere en belirgin farkı keman ve klâsik kemençe gibi perdesiz bir enstrüman olması . Ama ben daha çok , duygu yoğunluğuna bakıyorum . Her enstrüman ayrı güzeldir , ayrı keyif verir
Udî Yurdal Tokcan ( Solda )

36