AUTOMAGG AGUSTOS 2018 | Page 4

EDİTÖR MERT YILMAZ DİZELLERİN SONU GELİYOR MU? B u soruyu bugünlerde çok duyuyoruz. Dizel bitecek mi? Öncelikle şunu söyleyeyim ben zaten hiç başlamaması taraftarıydım ve bugün geldiğimiz noktaya hiç de üzülmüyorum. 90’ların başına kadar dizel motor- lar, iş makineleri, ticari araçlar ve deniz taşıtları için ideal kabul ediliyordu. Direkt enjeksiyonlu turbo dizeller geliştirilene kadar bu böyle devam etti. Bu tarz mo- torların binek otomobillere uygu- lanması ilk olarak 1986 yılında Fiat Croma ile oldu. Yine 80’lerin sonunda VW de meşhur TDI motor- larını tanıttı. Böylece yavaş yavaş binek otomobillerde dizeli görmeye başladık. Daha önce yok muydu? Elbette vardı. Rudolf Diesel’in keşfi 1892 yılına kadar geri gidiyor. İlk dizel oto- mobille ise 1933’te Mercedes-Benz 260D ile tanıştık. 1950 ve 60’larda dizel otomobiller popülerleşm- eye başladı ama daha çok tak- siler ve yük taşıyan station’larda görülüyordu. Daha sonra Peugeot, dünyanın ilk dizel motorlu kom- pakt otomobili 204BD’yi tanıttı. Bu otomobil 46 HP gücündeydi. Kısaca, dizel otomobiller nispe- ten az yakıyorlardı ve yük taşıma kapasiteleri yüksekti ama çok ağırkanlı ve gürültücüydüler. Bu nedenle binek otomobiller için uygun görülmüyorlardı. 70’lerin sonunda Mercedes ve Peugeot gibi markalar, güç problemini çözmek için dizellere aşırı besleme yani turbo uygulamaya başladılar. Aslında turbo dizel yeni bir fikir değildi, patenti 1900’lerin başında alınmıştı. 1940 ve 50’lerde yük- sek güce ihtiyaç duyan lokomotif gibi araçlar turbo dizel motorları kullanıyorlardı. Bu teknolojiyle birlikte performans problemi yavaş yavaş aşılmaya başladı. Üstelik tur- bo dizel motorlar, yapıları gereği çok fazla tork üretiyorlardı. Bu gibi gelişmelerle birlikte dizel motorlu otomobil çeşitliliği artsa da 1992’de Avrupa’da satılan otomobillerin sadece yüzde 17.3’ü dizeldi. 1997’de dünyanın ilk common-rail dizel 04 | motorlu otomobili Alfa Romeo 156 tanıtıldı. Bu gelişmelerle birlikte daha az ses çıkaran, performans olarak tatmin edici dizel otomo- biller üretilmeye başladı ve satış oranları gittikçe arttı. İlk başlarda dizellerin tutulmaya başlamasının asıl nedeni hem mazotun daha ucuz olması hem de ortalama yakıt tüke- timinin daha düşük olmasıydı. Yani kilometre başına maliyet oldukça düşüyordu. İlk alım maliyetinin daha yüksek olması ve bakım mali- yetlerinin benzinliye göre daha fazla olmasına rağmen insanlar dizele ısınmaya başladı. Daha sonra kullanıcılar yüksek torka da alış- maya başladı. Yüksek devirde tork üreten, daha az esnek (atmosferik) benzinli motorlar çekici gelmemeye başladı. Örneğin, 1.6 lt’lik atmos- ferik bir benzinli motor, 140-150 Nm’lik torkunu 4000-4500 d/d gibi aralıklarda veriyordu. Bu da daha çok vites değiştirmek, sollama gibi ani hızlanma gereken durumlarda vites düşürmek gibi gereklilikleri doğuruyordu. Oysa benzer hacim- deki bir turbo dizel motor, geçmiş dönemlerde bile rahatlıkla 200 Nm’nin üstünde tork üretiyor ve bunu 1500-2000 d/d gibi devirlerde sunuyordu. Günümüzde 1.6 lt’lik bir turbo dizel rahatlıkla 320 Nm torka sahip olabiliyor. Kısaca turbo dizel bir otomobiliniz varsa ne- redeyse otomatik şanzımanlı gibi kullanabiliyorsunuz çünkü çok esnekler. Normalde vites düşür- meniz gerektiğinde bile alt devirle- rde gelen yüksek tork sayesinde otomobil ilerleyebiliyor yani sürücü hatasını telafi edebiliyor. Bu durum yüksek hacimli dizelle- rde daha da hissedilir oluyor. 2.0 lt’lik bir turbo dizel motorda bile 400 Nm ve üstündeki torkla hı- zlanma anında koltuğa yapışıyor- sunuz ki, bu da bazı sürücülerin çok hoşuna gidiyor. Tabii tüm bu mutluluk 4000-4500 d/d’ye kadar sürüyor. Üstelik bu performans hissine rağmen yakıt tüketimini de kontrol altında tutabiliyorsunuz. Bugün devasa görünen, örneğin bir dizel SUV’un bile fabrika verisi ortalama tüketim değeri 6.0 lt/100 km’nin altında olabiliyor. Küçük ve kompakt sınıf araçlarda ise rahat- lıkla 4.0 lt/100 km’nin altında ver- iler görebiliyoruz. Üstelik normal kullanım şartlarında da bu verilere yaklaşılabiliyor. Yanlış anlamayın, herkes fabrika verilerini tuttur- abiliyor demiyorum ama benzinli bir araçla fabrika verisi ortalama değeri yakalamak daha zor oluyor. İşte tüm bu avantajlarla birlikte, Avrupa genelinde ve özellikle Tür- kiye’de dizel motorlu araçların payı çoktan yüzde 60’ı aştı. Bu arada benzinliler de yine turbo desteği sayes