Afrika ülkeleri gerek topluluk oluşturmaları gerekse bireysel cazibeleri nedeniyle önemli birer ticaret üssü durumundalar.”
Türkiye’nin son 10 yılda Kuzey Afrika ülkelerine düzenli olarak artan ihracatının,
Arap Baharı’nın ilk başta yarattığı olumlu havanın kaybolmasıyla azalma eğilimine girdiğini dile getiren Bezci, “2015’in
ilk altı ayında bölgeye yönelik ihracat rakamları, bir önceki yılın aynı dönemine
göre yaklaşık yüzde 20 düşüş göstermiştir. Kuzey Afrika’daki siyasi istikrarsızlığın yakın dönemde düzelmesi bek-
24 atobülten kasım 2015
lenmediğinden Afrika kıtası ile ticaret hacmini korumak ve artırmak için Sahra Altı
Afrika’ya yönelik ihracatımızı artırmak, eskisinden daha büyük önem taşımaktadır”
değerlendirmesinde bulundu.
Bezci, Türkiye’nin Afrika’ya ihraç ettiği
başlıca ürünlerin demir çelik ve ürünleri, makine, kazan, madeni yağlar, motorlu
taşıtlar ile elektrik kabloları olduğunu
belirterek şöyle devam etti:
“Bu ürünlerde ana rakiplerimiz Çin, Güney Afrika ve Hindistan ağırlıklı olmak
üzere BRICS ülkeleri ve Fransa, İtalya, Al-
manya başta olmak üzere Avrupa Birliği (AB) ülkeleridir. Bu gelişmeler, önümüzdeki dönemde Afrika’da rekabetin
daha da zorlaşacağını, önlem alınmazsa gümrük, lojistik ve bankacılık maliyetlerinden ötürü zor koşullarda mücadele eden ihracatçılarımızı daha da zor
günlerin beklediğini göstermektedir. AB;
Batı Afrika Ülkeleri Ekonomik Topluluğu,
Doğu Afrika Topluluğu ve Güney Afrika
Kalkınma Topluluğu ile ekonomik ortaklık
anlaşmaları müzakerelerini tamamladı.
Bu müzakerelerin sonucu olarak, 28
ülke artık kendi pazarlarının yaklaşık
yüzde 75’ini, 20 yıllık bir süre zarfında
aşamalı olarak gümrüksüz ve kotasız AB
ürünlerine açmak zorunda. Bu durum
ister istemez Türkiye’ye yansıyacaktır.
Çünkü bugüne kadar Afrika pazarında
Türk ürünleri ‘Avrupa kalitesinde, Asya’dan ucuz’ olarak tanımlanmaktaydı.
Yüksek lojistik ve bankacılık maliyetleriyle
Afrika pazarına giren Türk ürünlerinin bu
pazara gümrüksüz ve kotasız girecek Avrupa mallarıyla nasıl rekabet edeceğinin
düşünülmesi gerekiyor. Rekabetin bu
şekilde kızıştığı Afrika kıtasındaki ülkelerle
mevcut ticari ilişkilerimizi korumak ve artırmak istiyorsak kıtaya yönelik çok taraflı
angajmanları yakından takip etmemiz, rekabet gücümüzü azaltan gümrük vergileri ve tarife dışı engellerin kaldırılmasına ilişkin girişimlere ağırlık vermemiz gerekiyor.”