MUTLU BİR GÜN
Bir ilkbahar sabahında berrak bir gökyüzü masmavi görüntüsüyle bir
denizi andırıyordu. Pırıl pırıl parlayan güneş onlara sımsıcak yüzüyle merhaba
demeye çalışıyordu. Havanın sıcak olduğu
Elis’in de odasında tek başına
oyuncaklarıyla oynadığını ve çok da mutlu olmadığını fark eden annesi Elis’e
ninesinin bahçeli evine gidebileceklerini söyledi. Ninesinin evi evlerine çok da
uzak olmayan bahçeli, havuzlu, içinde rengarenk çiçeklerin olduğu, kelebeklerin
ve böceklerin dans ettiği bir köy eviydi. Annesi güzel ve bir o kadar da uslu olan
biricik kızını da alıp yola çıktı. Çiçeklerle süslü olan patika yollardan Elis yol
almaya devam ederken annesi de hayranlıkla kızını izleyerek yoluna devam
ediyordu. Nihayet o şirin köye vardılar. Elis ve annesi o kadar mutluydular ki
köye nasıl yetiştiklerini fark etmediler bile. Annesi ninesine köye geleceklerini
haber vermişti. Kızı ve torununun geldiğini gören
ninesi onları karşıladı ve
onlar için bahçede hazırladığı tahtadan yapılmış kahvaltı sofrasına oturdular.
Elis bir taraftan kahvaltısını yapıyor bir taraftan da bahçedeki havuzda yüzen
balıkları izliyordu. Adeta dans ediyorlardı. Sanki Elis için oynuyorlardı.
Elis balıkları yakalayıp onlarla oynamak, onlara
dokunmak istedi.
Dedesinin de ona küçük bir sürprizi vardı. Dedesi ona pembe akvaryum
yapmıştı. Bunu gören Elis mutluluktan havalara uçtu. Elis
mutluluğun
paylaşmak olduğunu, ailesiyle geçirdiği zamanın ne kadar değerli olduğunu
anladı .Ailesini bir kez daha sevdi.