Seyyah
Öykü Eke
[email protected]
Bir Andersen Masalı: Danimarka
Yönümüzü kuzeye çevirelim, İskandinavya’ya doğru.
Rotamız, kuzey coğrafyasının en küçük yüz ölçümlü, en az nüfuslu ve en sıcakkanlı
kuzey insanlarına sahip olan ülkesi Danimarka!
Y
önümüzü kuzeye çevirelim,
İskandinavya’ya doğru. Rotamız, kuzey coğrafyasının
en küçük yüz ölçümlü, en az nüfuslu ve en sıcakkanlı kuzey insanlarına sahip olan ülkesi Danimarka!
Kuzeyinden güneyine, doğusundan
batısına yemyeşil bir coğrayfa burası. Şehir merkezlerinde içinde küçük bir göl bulunan, bisiklet ve yürüyüş yoluna sahip olan, ağaçlarla
çevrili parklar bulunuyor. Şehirden
uzaklaşıldıkça karşımıza ucu bucağı gözükmeyen tarlalar çıkıyor. Kimisi mayıs ayında sapsarı çiçek açan, kimisi ise Noel zamanı satabilmek için yıl boyu Noel ağaçları dikili olan tarlalar. Tarlaların hüküm
sürdüğü bu şehir merkezinden uzak yerlerde birbirinden güzel çiftlik evleri bulunuyor; bir ya da iki
katlı, ahşaptan, dışarıda geniş bir
avlusu bulunan ve atlar için geniş
bir ahıra sahip olan çiftlik evleri.
5
2
Ülkeye hâkim olan bu güzel yeşilliği iklime borçlular biraz da. Her
mevsim yağmur var burada. Hava
durumlarına da pek güven olmuyor
ne yazık ki çünkü gün içinde rahatlıkla dört mevsimi yaşayabilirsiniz.
Aynı gün içerisinde kar, yağmur,
dolu ve güneş görüldüğü bile rivayet ediliyor. Ekim sonuna doğru
başlayan kar kimi zaman nisan ortasına kadar yerde kalabiliyor. Deniz etkisi de görüldüğü için sıcaklık
diğer İskandinav ülkeleriyle kıyaslanınca çok daha yüksek. Fakat
rüzgar her şeyin dengesiyle oynuyor ve kışın hayatı oldukça olumfenêtre • Yaz • 2014 • Sayı 5
Hygge. Bu kelimeyi kabaca
şöyle açıklayabiliriz:
Genellikle, sevilen
insanlarla rahatlatıcı bir
ortamda vakit geçirmekten
keyif alma.
suz etkiliyor. Sonbahar ve kış arasındaki belirsiz geçiş ilkbahar ve
yaz arasında da var. Temmuz, ağustos ayları sıcaklığın en yüksek olduğu zamanlar. Danimarkalılar için
20 dereceyi görmek demek, zorlu
geçen yaklaşık 6 aylık bir kışın ardından tenin tekrar güneşle buluşması, kumsal-deniz sezonunun açılması demek.
Güneşin kendini göstermesiyle,
gündüz süresinin uzamasıyla kuzey
insanı da neşeleniyor haliyle. Hatta
geçirdikleri güzel zamanları, herhangi bir dile çevirmesi oldukça zor olan
şu kelimeyle ifade ediyorlar: Hygge.
Bu kelimeyi kabaca şöyle açıklayabiliriz: Genellikle, sevilen insanlarla
rahatlatıcı bir ortamda vakit geçirmekten keyif alma. Fakat orada yaşanmadan, o duyguyu tatmadan tam
olarak anlaşılamayacak bir ifade bu.
2013’ün istatistiklerine göre dünyanın en mutlu insanları çıkan Danimarkalılar, hayattan keyif almasını
tam anlamıyla bilen insanlar. Akşam
yemeklerini özenle hazırlayıp masada mum yakmayı ihmal etmeyen,
her hafta mutlaka bir kültürel etkinliğe giden, sık sık seyahat eden insanlar Danimarkalılar. Mutluluk oranın bu kadar yüksek olmasının bir
başka sebebi ise ülkede neredeyse
bir sorunun olmaması… Sabah, geleneksel peynirlerin ve tereyağının ağırlıkta olduğu kahvaltılarını ederken izledikleri haberlerde her şeyin
olumlu olması, haber kanallarındaki
insanların yüzlerinin hep gülüyor olması haliyle izleyenleri de pozitif insanlara dönüştürüyor. Gelir düzeyi-
nin adaletli dağılımı olduğu, haklarının güvence altında olduğu bilinci
olan, insan ilişkilerinin temel koşulunun saygı olduğu bir toplumda ne
kadar mutsuz kalınabilinir ki? ‘Soğuk memleketlerin soğuk insanları’
şeklinde atılan çamura inat yüzlerinden gülümsemeleri, ağızlarından
‘Günaydın-İyi Akşamlar’ eksik olmayan insanlar Danlar.
Doğayı ve karmaşayı içinde bulunduran başkentten bahsetmek gerek
biraz da, Kopenhag’dan. Tren istasyonuna vardığınız gibi şehrin karmaşasında bulursunuz kendinizi.
Fakat Danimarka’daki her karmaşanın, bir düzen barındırdığını da belirtmek gerekir.
Hava nasıl olursa olsun
oldukça yoğun bir bisiklet
trafiği
var
Kopenhag’da her zaman. Şehrin etrafını saran bisiklet yolları sayesinde istediğiniz her yere bisikletinizle rahatlıkla kısa sürede ulaşabilirsiniz. Araba geçişinin
yasak olduğu, sağlı soğlu dükkânların bulunduğu Strøgade caddesi
şehrin en hareketli yeri.
Birçok sokak müzisyenin hünerlerini sergilediği bu cadde, kışın No-
el süslemeleriyle ve dağıtılan sıcak
şaraplarıyla şehrin, gezilmesi en keyifli yeri haline geliyor. Doğru tabelaları takip ederseniz yol sizi benim favorim olan yere çıkarıyor: Nyhavn.
Türkçesi “yeni liman” anlamına gelen
Andersen’in
seyahatnamesine yazdığı şu
satır aklınıza gelsin:
“Yaşamak, seyahat etmektir.”
bu küçük limanda sizi bu güzel şehirde bir kanal turuna davet eden
küçük tekneler bekliyor. Yaklaşık bir
buçuk saat süren kanal turuyla şehrin çok daha ayrıntısıyla keşfedebilirsiniz. Akşam ise günün yorgunluğu-
nu, belki de Kopenhag’ın en keyifli
yerinde atabilirsiniz: Tivoli Eğlence
Parkı’nda! Olağanüstü ışıklandırması
sebebiyle akşam gidilmesini önerdiğim harika bir lunapark-eğlence
merkezi burası. Yer yer caz konserlerine, dans gösterilerine ev sahipliği
yapan bir sahneye, herkesin söz ettiği rollercoastera ve daha birçok heyecan verici etkinliğe sahip olan Tivoli,
kesinlikle görülmesi gereken bir yer.
Son olarak, doğduğu yer olan
Danimarka’yı masallarına konu eden, bu ülkeyi masallaştıran kişi olan H. C. Andersen’i anmak istiyorum. 19. Yüzyılda başlattığı masal
serüveni bugün kitaplıklarımızda
yer alan Andersen Masalları kitaplarıyla hala devam ediyor.
Danimarkalıların ona olan minnetini her yerde
karşınıza çıkan Andersen heykellerinden anlayabilirsiniz.
Ve bir gün sırt çantanızla beraber yolunuz
Danimarka’ya düşerse,
aynı zamanda bir gezgin
olan Andersen’in seyahatnamesine yazdığı şu
satır aklınıza gelsin:
“Yaşamak, seyahat etmektir.” ◼
fenêtre • Yaz • 2014 • Sayı 5
6
3