Biraz da Baylancılardan…
Baylan’ı Baylancılardan dinlemeden olmaz dedik.
İşte Baylan müdavimlerinin yazdıkları satırlar…
yatrocu Atillâ Alpöge, Ülkü Tamer, Şükran Kurdakul, Erdoğan Tomakçıoğlu,
Atillâ Tokatlı, Ege Ernart, Asım Bezirci,
Doğan Hızlan, Oğuz Alplâçin -Hayalet
Oğuz-, Melisa Erdönmez, Konur Ertop,
Adnan Özyalçıner, Erdal Öz, Sezer Özlü
-sonradan Duru- Ergin Ertem, Polis Haydar, Mehmet Bertan -çok şarap içince kendi göğsüne jilet atar-, Önay Sözer ile Can
Ok birbirlerinin ardından ya da önünden
burada boy gösterirler. En az gelenler
de A’cılardır. Onlar İstanbul yakasındaki
kahvelerde sereserpeleşmeyi yeğlerler...
mal (Özer), Adnan (Özyalçıner), Doğan
(Hızlan) ve öteki arkadaşlarım gibi sık
sık giderdim Baylan’a. Garsonlar paramız
olup olmadığını gözlerimizden anlar, eğer
meteliğe kurşun atıyorsak, hiçbir şey söylemeden önümüze bir şişe maden suyu
bırakırlardı. O maden suyuyla akşama
kadar idare ederdik. Ceplerimizdeki paranın toplamı 20 lirayı buluyorsa günü
Lefter’in meyhanesinde, Balıkpazarı’nda
ya da Bacı’da noktalardık.
(Milliyet, 15 Mart 2004)
(Ah Beyoğlu Vah Beyoğlu, Sel Yayıncılık, 6.
Baskı, 2009)
SALÂH BİRSEL
Şair, Deneme Yazarı
80
(…) Ama biz yine Baylan’a dönelim.
Eğer 1948 yılında bir akşamüstü oraya
gelecek olursanız orada Fahir Onger’i,
Oktay Akbal’ı, Behçet Necatigil’i, Orhan
Arıburnu’nu ve Salâh Birsel’i görebilirsiniz. Pangaltı’daki Haylayf Pastanesi’nin
garsonu Hristo da artık buradadır. Ama
burası asıl şenliğini 1952 yılında Atillâ
İlhan gelip de otağ kurduktan sonra kazanacaktır.
Belki de yıl 1953’tür, yanlışlık yapmayalım. Ama Atillâ ikinci Paris yolculuğunu da büyük bir başarıyla sona erdirip
İstanbul’a dönmüştür. Vatan gazetesinde sinema eleştirileri yapmaktadır. Bu,
Beyoğlu’nda “mekân tutmayı” gerektiren
bir iştir. Atillâ bir türlü bunun üstesinden gelemez. Günlerden bir gün Orhan
Kemal’e rastlar. Orhan Kemal bir senaryo
için Beyoğlu’na çıkmıştır. Atillâ’ya “Gel,
şuraya girelim, kentsoylular gibi bir çay
içelim” der. Baylan’dan içeri girerler. Atillâ
için giriş o giriştir. Hem kahve, hem çalışma, hem dinlenme yeridir burası artık
onun. İlişki kurduğu kızlara da Baylan
adresini vermeye, “Geç kalma, erken gel”
demeye başlar. (…)
Baylan’a bir koşudur başlamıştır. Orhan
Duru -bir süre sonra Türk Edebiyatının
batıya en dönük öykülerini yazacaktır-,
karikatürcü Tonguç, Sinan Bıçakçı, Hilmi
Yavuz, film yönetmeni Metin Erksan, ti-
DEMİR ÖZLÜ
Yazar
ÜLKÜ TAMER
Şair, Oyuncu, Çevirmen
Bundan 40-45 yıl önce genç yazar olup
da Baylan’a adım atmayan kimse var
mıydı İstanbul’da? Beyoğlu’ndaki Baylan
Pastanesi’ne... Kimi yazarlar ise basbayağı
mekan tutmuşlardı Baylan’ı. Günün hangi saatinde gitseniz onlarla karşılaşırdınız.
Özellikle “Mavi”cilerle. Yılmaz Gruda,
Ahmet Oktay, Demirtaş Ceyhun, Demir
Özlü, Ferit Edgü, Teoman Aktürel aklıma
ilk gelen Baylancılar...
Bir de Attilâ İlhan elbet. Ben Aksaray takımındandım, ama Onat (Kutlar), Ke-
1954
yılından
başlayarak,
1960
Devrimi’nin yaklaştığı zamana kadar, kahve yaşamına ayırdığımız zamanı Baylan’da
geçirirdik. Baylan, günlük yaşamımızın
bir parçası oldu. Edebiyat ve sanat yaşamımızın da. Herkes Baylan’a geldiğinde,
yalnızlıktan kurtulup başka bir dünyaya
giriyordu. Günün, akşamüzeri vaktini
orada geçiriyor ve gecenin planlamasını
orada yapıyordu. Okuduklarından, yazdıklarından orada söz ediyordu herkes.
Sinemaya gidiliyor, sonra yine Baylan’a
dönülüyordu. Başka kentlerden, özellikle
Ankara’dan genç edebiyatçılar toplu halde geliyorlar; orada Baylan’da buluyorlardı İstanbul’da yaşayan arkadaşlarını.
Sonra onlardan bir bölümü de İstanbul’a
göçtüler ve Baylan yaşamı daha da koyulaştı. Evlerde düzenlenen içki ve müzik
partilerine, arada bir verilen modern balolara Baylan’dan kalkılıp gidiliyordu. P
www.baylangida.com’dan alıntıdır.