A-2343-Perspective30-IC-email | Page 80

Biraz da Baylancılardan… Baylan’ı Baylancılardan dinlemeden olmaz dedik. İşte Baylan müdavimlerinin yazdıkları satırlar… yatrocu Atillâ Alpöge, Ülkü Tamer, Şükran Kurdakul, Erdoğan Tomakçıoğlu, Atillâ Tokatlı, Ege Ernart, Asım Bezirci, Doğan Hızlan, Oğuz Alplâçin -Hayalet Oğuz-, Melisa Erdönmez, Konur Ertop, Adnan Özyalçıner, Erdal Öz, Sezer Özlü -sonradan Duru- Ergin Ertem, Polis Haydar, Mehmet Bertan -çok şarap içince kendi göğsüne jilet atar-, Önay Sözer ile Can Ok birbirlerinin ardından ya da önünden burada boy gösterirler. En az gelenler de A’cılardır. Onlar İstanbul yakasındaki kahvelerde sereserpeleşmeyi yeğlerler... mal (Özer), Adnan (Özyalçıner), Doğan (Hızlan) ve öteki arkadaşlarım gibi sık sık giderdim Baylan’a. Garsonlar paramız olup olmadığını gözlerimizden anlar, eğer meteliğe kurşun atıyorsak, hiçbir şey söylemeden önümüze bir şişe maden suyu bırakırlardı. O maden suyuyla akşama kadar idare ederdik. Ceplerimizdeki paranın toplamı 20 lirayı buluyorsa günü Lefter’in meyhanesinde, Balıkpazarı’nda ya da Bacı’da noktalardık. (Milliyet, 15 Mart 2004) (Ah Beyoğlu Vah Beyoğlu, Sel Yayıncılık, 6. Baskı, 2009) SALÂH BİRSEL Şair, Deneme Yazarı 80 (…) Ama biz yine Baylan’a dönelim. Eğer 1948 yılında bir akşamüstü oraya gelecek olursanız orada Fahir Onger’i, Oktay Akbal’ı, Behçet Necatigil’i, Orhan Arıburnu’nu ve Salâh Birsel’i görebilirsiniz. Pangaltı’daki Haylayf Pastanesi’nin garsonu Hristo da artık buradadır. Ama burası asıl şenliğini 1952 yılında Atillâ İlhan gelip de otağ kurduktan sonra kazanacaktır. Belki de yıl 1953’tür, yanlışlık yapmayalım. Ama Atillâ ikinci Paris yolculuğunu da büyük bir başarıyla sona erdirip İstanbul’a dönmüştür. Vatan gazetesinde sinema eleştirileri yapmaktadır. Bu, Beyoğlu’nda “mekân tutmayı” gerektiren bir iştir. Atillâ bir türlü bunun üstesinden gelemez. Günlerden bir gün Orhan Kemal’e rastlar. Orhan Kemal bir senaryo için Beyoğlu’na çıkmıştır. Atillâ’ya “Gel, şuraya girelim, kentsoylular gibi bir çay içelim” der. Baylan’dan içeri girerler. Atillâ için giriş o giriştir. Hem kahve, hem çalışma, hem dinlenme yeridir burası artık onun. İlişki kurduğu kızlara da Baylan adresini vermeye, “Geç kalma, erken gel” demeye başlar. (…) Baylan’a bir koşudur başlamıştır. Orhan Duru -bir süre sonra Türk Edebiyatının batıya en dönük öykülerini yazacaktır-, karikatürcü Tonguç, Sinan Bıçakçı, Hilmi Yavuz, film yönetmeni Metin Erksan, ti- DEMİR ÖZLÜ Yazar ÜLKÜ TAMER Şair, Oyuncu, Çevirmen Bundan 40-45 yıl önce genç yazar olup da Baylan’a adım atmayan kimse var mıydı İstanbul’da? Beyoğlu’ndaki Baylan Pastanesi’ne... Kimi yazarlar ise basbayağı mekan tutmuşlardı Baylan’ı. Günün hangi saatinde gitseniz onlarla karşılaşırdınız. Özellikle “Mavi”cilerle. Yılmaz Gruda, Ahmet Oktay, Demirtaş Ceyhun, Demir Özlü, Ferit Edgü, Teoman Aktürel aklıma ilk gelen Baylancılar... Bir de Attilâ İlhan elbet. Ben Aksaray takımındandım, ama Onat (Kutlar), Ke- 1954 yılından başlayarak, 1960 Devrimi’nin yaklaştığı zamana kadar, kahve yaşamına ayırdığımız zamanı Baylan’da geçirirdik. Baylan, günlük yaşamımızın bir parçası oldu. Edebiyat ve sanat yaşamımızın da. Herkes Baylan’a geldiğinde, yalnızlıktan kurtulup başka bir dünyaya giriyordu. Günün, akşamüzeri vaktini orada geçiriyor ve gecenin planlamasını orada yapıyordu. Okuduklarından, yazdıklarından orada söz ediyordu herkes. Sinemaya gidiliyor, sonra yine Baylan’a dönülüyordu. Başka kentlerden, özellikle Ankara’dan genç edebiyatçılar toplu halde geliyorlar; orada Baylan’da buluyorlardı İstanbul’da yaşayan arkadaşlarını. Sonra onlardan bir bölümü de İstanbul’a göçtüler ve Baylan yaşamı daha da koyulaştı. Evlerde düzenlenen içki ve müzik partilerine, arada bir verilen modern balolara Baylan’dan kalkılıp gidiliyordu. P www.baylangida.com’dan alıntıdır.