A-2343-Perspective30-IC-email | Page 65

koyan yasayı tarihte ilk defa kağıda döken de yine Gerolamo’ydu, bilinmeyenlerle dolu Gerolamo. Cardano, 16. yüzyıl Avrupa entellektüel saflarından kopmuş bir vatandaş sayılmazdı. Ona göre de havlayan bir köpek sevilen birinin ölümüne işaretti ve damda öten karga yaklaşan bir hastalık göstergesiydi. Herkes kadar kadere, talihe ve geleceğin yıldızların dizilişinde olduğuna inanıyordu. Fakat tüm bunların yanında, eğer onunla poker masasında karşılaşsaydınız, onu kente kağıt alırken yakalayamazdınız. Vazgeçilmez alışkanlıklarından biri, kumardı. Öylesine bir alışkanlık düşünün ki, kadere bu denli inanan bu adam için ve henüz ‘eşittir (=)’ ifadesinin dahi keşfedilmediği bir çağda, oyunun olası sonuçları arasındaki matematiksel ilişki, çalışmalarına ilham kaynağı olmuştu. 1516 yılına değin babasının yanında çeşitli – onu asla tatmin etmeyen – ufak işlerde çalışmasının ardından ilgi duyduğu doktorluk mesleğine adım atmak üzere Milano’dan ayrılıp Pavia’ya gitti. Her ne kadar babası Fazio Cardano oğlunun hukuk okuması konusunda baskıcı olsa da genç Gerolamo kararlıydı. Tek ihtiyacı olan, onu Pavia’da geçindirecek paraydı. Bir süre insanların yıldız fallarını okudu, kimya ve matematik dersleri vererek para kazanmaya çalıştı. Ta ki o dönemler farkına varamayacağı ama daha sonra hayatının dönüm noktası olacak yeteneğiyle tanışana; ona denediği tüm yollardan daha hızlı para kazandıracak bir yol bulana dek: kumar. Dönemin İtalyası’nda kumar oynamak için uzun seyahatlere ihtiyacınız olmazdı. Zaten uzun bir yolun ardından ulaşacağınız bir Las Vegas’ınız da yoktu. Bugünkü anlamının dışında, o yıllarda oyun kağıtları, zar ve tavla kullanarak hemen hemen her şeyin üzerine bahse girebilir ve şansınızı deneyebilirdiniz. Satrançta Vazgeçilmez alışkanlıklarından biri, kumardı. Öylesine bir alışkanlık düşünün ki, kadere bu denli inanan bu adam için ve henüz ‘eşittir (=)’ ifadesinin dahi keşfedilmediği bir çağda, oyunun olası sonuçları arasındaki matematiksel ilişki, çalışmalarına ilham kaynağı olmuştu. bile. Bir yandan eğitimi için para biriktirmeye devam ederken bir yandan da şans oyunlarının dünyasına dalan Cardano, bu oyunları kendince iki ana gruba ayırmıştı: ilki strateji ve yetenek gerektiren, diğeri ise tamamıyla şansa dayalı oyunlar. Kendini iyi tanıyan Gerolamo satranç tahtasının başına oturduğunda döneminin Bobby Fischer’ı değildi ancak üzeri noktalı bir çift küpün nasıl yuvarlanacağı konusunda onu farklı kılan bir yaklaşım biçimi ve birikime sahipti. Dolayısıyla bu yeni dünyaya, şansa dayalı oyunlarla adım attı. Çok vakit geçmeden 1520 yılında Pavia’ya kaydolacak ve kendi kumar kuramını yazmaya başlayacaktı. Cardano, Şans Oyunları Kitabı’nı kaleme almaya başlamadan önce dünya, matematiksel gösterimler konusunda ne yazık ki fazla yol katetmiş değildi. Ancak yaşadığı dönemden yıllar evvel Hintlilerin kesir aritmetiğindeki atılımları (örneğin herhangi bir olayın olasılığının asla 1’den büyük olmadığını söylemek) ve Almanların sandık ağırlıklarındaki fazlalıklarla eksiklikleri belirtmek i