koyan yasayı tarihte ilk defa kağıda döken de yine Gerolamo’ydu, bilinmeyenlerle dolu Gerolamo.
Cardano, 16. yüzyıl Avrupa entellektüel
saflarından kopmuş bir vatandaş sayılmazdı. Ona göre de havlayan bir köpek
sevilen birinin ölümüne işaretti ve damda
öten karga yaklaşan bir hastalık göstergesiydi. Herkes kadar kadere, talihe ve
geleceğin yıldızların dizilişinde olduğuna
inanıyordu. Fakat tüm bunların yanında,
eğer onunla poker masasında karşılaşsaydınız, onu kente kağıt alırken yakalayamazdınız. Vazgeçilmez alışkanlıklarından
biri, kumardı. Öylesine bir alışkanlık düşünün ki, kadere bu denli inanan bu adam
için ve henüz ‘eşittir (=)’ ifadesinin dahi
keşfedilmediği bir çağda, oyunun olası
sonuçları arasındaki matematiksel ilişki,
çalışmalarına ilham kaynağı olmuştu.
1516 yılına değin babasının yanında çeşitli – onu asla tatmin etmeyen – ufak işlerde çalışmasının ardından ilgi duyduğu
doktorluk mesleğine adım atmak üzere
Milano’dan ayrılıp Pavia’ya gitti. Her ne
kadar babası Fazio Cardano oğlunun hukuk okuması konusunda baskıcı olsa da
genç Gerolamo kararlıydı. Tek ihtiyacı
olan, onu Pavia’da geçindirecek paraydı.
Bir süre insanların yıldız fallarını okudu,
kimya ve matematik dersleri vererek para
kazanmaya çalıştı. Ta ki o dönemler farkına varamayacağı ama daha sonra hayatının dönüm noktası olacak yeteneğiyle tanışana; ona denediği tüm yollardan daha
hızlı para kazandıracak bir yol bulana
dek: kumar.
Dönemin İtalyası’nda kumar oynamak
için uzun seyahatlere ihtiyacınız olmazdı.
Zaten uzun bir yolun ardından ulaşacağınız bir Las Vegas’ınız da yoktu. Bugünkü anlamının dışında, o yıllarda oyun
kağıtları, zar ve tavla kullanarak hemen
hemen her şeyin üzerine bahse girebilir
ve şansınızı deneyebilirdiniz. Satrançta
Vazgeçilmez
alışkanlıklarından biri,
kumardı. Öylesine bir
alışkanlık düşünün ki,
kadere bu denli inanan
bu adam için ve henüz
‘eşittir (=)’ ifadesinin dahi
keşfedilmediği bir çağda,
oyunun olası sonuçları
arasındaki matematiksel
ilişki, çalışmalarına ilham
kaynağı olmuştu.
bile. Bir yandan eğitimi için para biriktirmeye devam ederken bir yandan da şans
oyunlarının dünyasına dalan Cardano,
bu oyunları kendince iki ana gruba ayırmıştı: ilki strateji ve yetenek gerektiren,
diğeri ise tamamıyla şansa dayalı oyunlar. Kendini iyi tanıyan Gerolamo satranç
tahtasının başına oturduğunda döneminin Bobby Fischer’ı değildi ancak üzeri
noktalı bir çift küpün nasıl yuvarlanacağı
konusunda onu farklı kılan bir yaklaşım
biçimi ve birikime sahipti. Dolayısıyla
bu yeni dünyaya, şansa dayalı oyunlarla adım attı. Çok vakit geçmeden 1520
yılında Pavia’ya kaydolacak ve kendi kumar kuramını yazmaya başlayacaktı.
Cardano, Şans Oyunları Kitabı’nı kaleme
almaya başlamadan önce dünya, matematiksel gösterimler konusunda ne yazık
ki fazla yol katetmiş değildi. Ancak yaşadığı dönemden yıllar evvel Hintlilerin
kesir aritmetiğindeki atılımları (örneğin
herhangi bir olayın olasılığının asla 1’den
büyük olmadığını söylemek) ve Almanların sandık ağırlıklarındaki fazlalıklarla
eksiklikleri belirtmek i