A-2343-Perspective30-IC-email | Page 59

adında 22 metrelik bir heykeli bulunmakta. 22 metrelik bir heykel düşünün ki kırmızı, mavi, sarı gibi en dikkat çeken renklerden yapılmış ve şehrin ortasında kendine özgü formuyla duruyor! Sanatı günlük yaşamın ortasına yerleştirebilmek, Miró’nun en büyük başarılarından. Her ne kadar Miró’nun sürrealist olduğu kabul edilse de, o bir akıma bağlı kalmanın kendisini köreltebileceğini düşündüğü için hiçbir sanat akımına sıkı sıkıya bağlı kalmamayı tercih etmiş. Bu yüzden deneysel, farklı sanat akımlarını eserlerinde görebilmekteyiz. Her ne kadar Paris’te sürrealistlerin içine girse de, kendine özgü eserler verebilmek için bu akımdan da ayrıldığı noktalar olmuş. Ekspresyonizmden de renklerin ön plana geçtiği Color Field akımından da etkilenmiş, ama bu akımların hiçbirinin kendine özgü tarzının önüne geçmesine izin vermemiş. Bu yüzden Miró’nun eserlerini incelerken, algılarınızın sonuna kadar açık olması gerekiyor. Miró, kalıpları sevmeyen bir adam ve eserlerini inceleyenlerin de kendisi gibi açık fikirli ve özgür olmasını istiyor. Her ne kadar Miró’nun sürrealist olduğu kabul edilse de, o bir akıma bağlı kalmanın kendisini köreltebileceğini düşündüğü için hiçbir sanat akımına sıkı sıkıya bağlı kalmamayı tercih etmiş. sürü eserle karşı karşıya kalıyorsunuz. Miró’nun dünyasını anlamak, sembollerini tablolarında yakalamaya çalışmak derken bir bakıyorsunuz üç saat geçivermiş. Farklı tablolarda aynı sembolleri, temaları yakalayınca, değişik bir yakınlık hissediyorsunuz karşınızdaki tabloyla. Ama benim en çok hoşuma giden, heykeller oldu. Hepsinin tarzı o kadar farklı ki Miró sayesinde siz de bir düşsel yolculuğa çıkıyorsunuz. Bazı heykeller çizgi filmlerden fırlamış karakterlere benziyor. Miró’nun eserlerini nasıl ortaya koyduğunu görmek için serginin sonunda bir de belgesel niteliğinde bir film gösteriliyor. İşte o zaman da Miró’yu işinin başındayken görüyoruz. Bazen bir tuvalin önünde durup uzun uzun düşündüğünü, bazen de aynı anda üç dört tabloyla uğraştığını görüyoruz. SSM’deki sergi değindiğim üzere oldukça kapsamlı. Sergide, heykellerden taş baskıya, duvarları kaplayan kocaman tablolardan desenli rengarenk halılara, birbirinden tamamen farklı bir Demem odur ki, hazır Miró rengarenk tablolarıyla ve o geniş hayal gücüyle İstanbul’a kadar gelmişken bu fırsat kaçırılmaz! Hele Miró’dan sonra Emirgan’da Boğaz’a karşı bir çay içip Miró’nun tablolarındaki kuşları hatırlamak, hafta sonu için eşsiz bir program. Unutmayın, sergi bir Şubat’a kadar orada sizleri bekliyor! P Kaynakça http://www.sabah.com.tr/kultur_ sanat/2014/09/22/yeni-bir-miro-sergisibasliyor http://bayaiyi.com/yakin-menzil/joan-miroistanbulda.html http://en.wikipedia.org/wiki/Joan_ Mir%C3%B3 http://www.sakipsabancimuzesi.org/tr/sayfa/ sergiler/joan-miro-kadinlar-kuslar-yildizlar http://www.radikal.com.tr/kultur/gercek_bir_ miro_sergisi-12042 59