A-2343-Perspective30-IC-email | Page 49

Hayata “Onlar anı haz için harcamayı tercih etmişlerdir ve onlar için geriye neyin kalacağı büyük bir sorun gibi gözükmemektedir.” Ali Akay Merve Köse [email protected] Provası ve tekrarı olmayan tek sanat: S PERFORMANS SANATI anatta var olan bütün biçimlere karşı çıkan, düşünceye önem veren yeni anlayışlarla doğmuştur ‘performans sanatı’. 1970’li yıllardan itibaren kendilerinden oldukça söz ettirecek olan bu yeni anlayışlar, sanatlar arasındaki ayrım çizgilerini de yok etmeye başlamıştır. Artık bambaşka malzeme ve teknik olanaklarla beraber disiplinler arası bir sanat ortaya çıkmıştır. Bu sanat izleyicileri de farkında olmadan sürecin içine adapte etmeye başlamış, onlara belki de istemedikleri kadar aktif bir rol biçmiştir. Dilimizde performans sözcüğü “gösterme” anlamına gelmekle beraber “tamamlama” anlamını da taşımaktadır içinde. Bu bakımda performans sanatı ise, herhangi bir sanat yapıtının hiçbir özel işlev atfedilmeden seyirci tarafından tamamlanması anlamına gelmektedir. Performans sanatının metinden bağımsız olarak ilerlemesinin en önemli sebebi bu tamamlamanın gerçekleştirilebilmesi içindir. Performans sanatının sonuçlarına baktığımızdaysa yine sanatçıdan çok biz seyirciler rol oynuyoruz. Hiçbir ön hazırlığa başvurmadan, doğaçlama gerçekleştirilen performanslarda, anlık ve önceden tahmin edilemeyen ve seyircilerin bilinçaltı yönlendirmesine bağlı oluşan sonuçlar elde edilmekte. Tüm bu kuralsızlıkta kendi kurallarını oluşturmuş olan performans sanatının bir başka özgün yönü de bu şekilde tek bir an adına gerçekleştirilmesidir. Bu Bu akıma dâhil olan sanatçıların bekledikleri tek ve gerçek sonuç, seyircinin öz tepkisidir. kendine özgü yönü Semra Germaner en güzel şekilde özetlemiştir: “Performans yalnızca bir an için var olur. Yaşamın en yüksek derecesini ifade ederken ölüme çok yakındır. Unutma belleğin bir parçasıdır, performans sanatı yalnızca seyircinin belleğinde varlığını sürdürür.” – Semra Germaner Bu özelliği sayesinde hayatımızın içine karışan performans sanatı, provası ve tekrarı olmayan ve yaşama en yakın sanat biçimlerinden biridir. Hepimizin bildiği geleneksel sanat biçimleri elle tutulabilir malzemelerle veya daha önce defalarca çalışılmış kurgularla oluşturulmuş ve bu biçimlerin sonucunda da alınıp satılabilen bir nesne olarak görülmüştür. Kimi zamansa seyirciye hayata dair dersler verilmiş veya seyirciden sanata dair eleştiriler yapması beklenmiştir. Performans sanatı ise olabildiğince geleneğe karşıdır. Bu akıma dâhil olan sanatçıların bekledikleri tek ve gerçek sonuç, seyircinin öz tepkisidir. Beklenmeyen ve tahmin edilemeyecek bir doğaçlama karşısında verilen tepkiler… Sanatçıların beklentilerini Ali Akay ve Nilgün Özayten bu bağlamda çok çarpıcı bir biçimde ele almıştır. “Onlar anı haz için harcamayı tercih etmişlerdir ve onlar için geriye neyin kalacağı büyük bir sorun gibi gözükmemektedir.” – Ali Akay “Görüldüğü gibi gösteri sanatı, kavramsal sanat gibi kapitalist sistemin sanat yapıtını meta durumuna getiren anlayışına bir tepkidir. Ve eylemlerin amacı müzelerde koruma altına alınıp elden ele dolaşamayacak bir sanat türü aracılığıyla çok daha geniş kitlelere, sokaktaki insana ulaşabilmektir.” –Nilgün Özayten Sanatçıların performanslarındaki amacın toplumda var olan yerleşmiş kuralları reddetmek, aykırı olmak, alışılagelen sanat anlayışını yıkmak, her şeyden önce kendinden sonra gelen sanatlara öncü ve kendi kurallarıyla bir kuralsızlık oluşturmak olduğunu hepimiz biraz 49