Hayata
“Onlar anı haz için harcamayı tercih etmişlerdir ve onlar için geriye neyin
kalacağı büyük bir sorun gibi gözükmemektedir.”
Ali Akay
Merve Köse
[email protected]
Provası ve tekrarı olmayan tek sanat:
S
PERFORMANS SANATI
anatta var olan bütün biçimlere
karşı çıkan, düşünceye önem veren yeni anlayışlarla doğmuştur
‘performans sanatı’. 1970’li yıllardan itibaren kendilerinden oldukça söz ettirecek olan bu yeni anlayışlar, sanatlar arasındaki ayrım çizgilerini de yok etmeye
başlamıştır. Artık bambaşka malzeme
ve teknik olanaklarla beraber disiplinler
arası bir sanat ortaya çıkmıştır. Bu sanat
izleyicileri de farkında olmadan sürecin
içine adapte etmeye başlamış, onlara
belki de istemedikleri kadar aktif bir rol
biçmiştir. Dilimizde performans sözcüğü
“gösterme” anlamına gelmekle beraber
“tamamlama” anlamını da taşımaktadır
içinde. Bu bakımda performans sanatı
ise, herhangi bir sanat yapıtının hiçbir
özel işlev atfedilmeden seyirci tarafından
tamamlanması anlamına gelmektedir.
Performans sanatının metinden bağımsız olarak ilerlemesinin en önemli sebebi
bu tamamlamanın gerçekleştirilebilmesi
içindir. Performans sanatının sonuçlarına baktığımızdaysa yine sanatçıdan çok
biz seyirciler rol oynuyoruz.
Hiçbir ön hazırlığa başvurmadan, doğaçlama gerçekleştirilen performanslarda, anlık ve önceden tahmin edilemeyen
ve seyircilerin bilinçaltı yönlendirmesine bağlı oluşan sonuçlar elde edilmekte.
Tüm bu kuralsızlıkta kendi kurallarını
oluşturmuş olan performans sanatının
bir başka özgün yönü de bu şekilde tek
bir an adına gerçekleştirilmesidir. Bu
Bu akıma dâhil olan
sanatçıların bekledikleri
tek ve gerçek sonuç,
seyircinin öz tepkisidir.
kendine özgü yönü Semra Germaner en
güzel şekilde özetlemiştir:
“Performans yalnızca bir an için var olur.
Yaşamın en yüksek derecesini ifade ederken ölüme çok yakındır. Unutma belleğin
bir parçasıdır, performans sanatı yalnızca
seyircinin belleğinde varlığını sürdürür.” –
Semra Germaner
Bu özelliği sayesinde hayatımızın içine
karışan performans sanatı, provası ve
tekrarı olmayan ve yaşama en yakın sanat biçimlerinden biridir.
Hepimizin bildiği geleneksel sanat biçimleri elle tutulabilir malzemelerle veya
daha önce defalarca çalışılmış kurgularla
oluşturulmuş ve bu biçimlerin sonucunda da alınıp satılabilen bir nesne olarak
görülmüştür. Kimi zamansa seyirciye
hayata dair dersler verilmiş veya seyirciden sanata dair eleştiriler yapması beklenmiştir. Performans sanatı ise olabildiğince geleneğe karşıdır. Bu akıma dâhil
olan sanatçıların bekledikleri tek ve gerçek sonuç, seyircinin öz tepkisidir. Beklenmeyen ve tahmin edilemeyecek bir
doğaçlama karşısında verilen tepkiler…
Sanatçıların beklentilerini Ali Akay ve
Nilgün Özayten bu bağlamda çok çarpıcı bir biçimde ele almıştır.
“Onlar anı haz için harcamayı tercih etmişlerdir ve onlar için geriye neyin kalacağı
büyük bir sorun gibi gözükmemektedir.” –
Ali Akay
“Görüldüğü gibi gösteri sanatı, kavramsal
sanat gibi kapitalist sistemin sanat yapıtını
meta durumuna getiren anlayışına bir tepkidir. Ve eylemlerin amacı müzelerde koruma altına alınıp elden ele dolaşamayacak
bir sanat türü aracılığıyla çok daha geniş
kitlelere, sokaktaki insana ulaşabilmektir.”
–Nilgün Özayten
Sanatçıların performanslarındaki amacın toplumda var olan yerleşmiş kuralları reddetmek, aykırı olmak, alışılagelen sanat anlayışını yıkmak, her şeyden
önce kendinden sonra gelen sanatlara
öncü ve kendi kurallarıyla bir kuralsızlık oluşturmak olduğunu hepimiz biraz
49