2001 krizinde aldı. Milli gelirin 146 milyar dolara gerilediği 2001 yılında inşaat
sektörünün üretimi 7.6 milyar dolarla
1990’dan bu yana yaşanan en düşük düzeyine geriledi. (ÇELİK:2007,31)
18
A.2) Deprem Bölgesinde “İnşaat”
Ekonomik dalgalanmalara duyarlılığıyla
mezkur inşaat sektörü, 1999’da yaşanan
iki büyük depremden sonra en büyük
darbeyi ‘güvenlik kaygısı’ ile aldı. 1980’li
yıllarda büyüme gösteren inşaat sektörünün, neredeyse 2004’e kadar bu canlılığı
yakalayamamasında ekonomik krizler
kadar deprem faktörü de rol oynadı.
1999 depremlerinin yaşandığı yıl, sektör
yüzde 12.50 oranında küçülürken ekonomik krizlerin etkisiyle yükselen faizler
de sektörü geriletti. Nitekim 1995-2004
yılları arasındaki 10 yıllık dönemde de
yüzde 14.69 oranında bir küçülme yaşandı. Neyi değiştirdi 1999 depremi? O
güne kadar ev alırken müteahhidi, zemini, inşaat teknolojisini hiç sorgulamayan
tüketici bir anda araştırmacı oldu. Müteahhitlerin önceki projelerini, yaşadığı
semtin zeminini ve inşaat teknolojisini
sorgulamaya başladı. İstanbul’da bir zamanlar en gözde semtler olan Bahçeşehir, Ataköy ve Florya’da bir anda kiralar
ve ev fiyatları düştü. Yaşamını değiştirme
şansı olanlar bu bölgelerden şehrin kuzeyine ‘göç etti’. (a.g.e,20)
Bunun yanında güvenin ne kadar kırılgan olduğuna dair en ideal örneklerden
biri de Fethiye’dir. Sık aralıklarla depremlere beşik olan Fethiye’de gayrimenkul değerlerinin de sık aralıklarla düştüğünü görmek mümkün.
Geçmişte teknoloji isteyen bütün işler
yabancılara teslim edilirken bugün her
türlü teknoloji kullanımı konusunda
uluslararası firmalarla rekabet edilmekte, ortaya konan performans dünyanın
her yanında takdir görmektedir.
Bundan önceki bunalımlarından tecrübe
kazanarak bugünlere gelen inşaat sektörümüz, iyi yetişmiş teknik elemanlar ve
dünya üzerinde markalaşma başarıları
sayesinde Türk ekonomisinin gurur kaynağı olmaya devam edecektir. P
Sonuç:
Şunu unutmamak gerekir ki, özellikle
son dönem düzenlemeleriyle gelen kalite artışı ve iktisatçılarımızın süpervizörlüğünde şirketlerimizin uzmanlaşması
sayesinde inşaat sektörü Türkiye’nin gelecek ekonomi planlarında kesinlikle yer
almalıdır. İnşaat sektörü bütün bu zorlu
süreçlere rağmen çabuk güven tazeleyebilmiştir. Hatta bazı firmalarımız markalaşmak adına çok büyük çalışmalara
imza atabilmişlerdir.
Unutulmaması gereken bir diğer nokta
da geçtiğimiz sene 30. yaşını kutladığımız Keban Barajı inşaatının yabancı
firmalar tarafından gerçekleştirildiğidir.
Oysa bugün Atatürk Barajı gibi dünya
çapında bir eser tümüyle Türk müteahhitlerinin eseri olarak karşımızdadır.
Kaynakça
• ÇELİK,Şuhudi,(2007),Türk İnşaat Sektörü
ve İnşaat Sektörünün Ülke Ekonomisine
Etkisinin Araştırılması,Yayımlanmış Y.Lisans
tezi, İstanbul
• KARACA,Seçil,(2010),1994-2010 Yılları
Arasında Yaşanan Ekonomik Krizlerin
Türk İnşaat Sektörüne Etkilerinin
İncelenmesi,İstanbul Teknik Üniversitesi
Yayımlanmış y.Lisans Tezi, İstanbul
• DPT (Devlet Planlama Te şkilatı). 2001.
Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planıİnşaat, Mühendislik, Teknik Müşavirlik
ve Müteahhitlik Hizmetleri Özel İhtisas
Komisyonu Raporu
• Kibritçioğlu, A. (2001). Türkiyerde Ekonomik
Krizler ve Hükümetler, 1969-2001.
• Eşkinat, R. (2012). Türk İnşaat Sektöründe
(TOKİ’nin) Yeri ve Etkisi.Dumlupınar
Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, (32),
159-172.