A-2343-Perspective30-IC-email | Page 14

Sektör Saba Hocamız ile İnşaat ve Hukuk Üzerine Günümüzde inşaat sektörüne sınır çizen alanlar biri de hukuk. Biz de bu sınırları öğrenmek için Prof Dr. Etem Saba Özmen hocamıza sorduk. Aybüke KUYUMCUOĞLU [email protected] Beste Bozkurt [email protected] Perspective: Merhaba Hocam, öncelikle kendinizi kısaca tanıtabilir misiniz? 14 Etem Saba Özmen: Ben böyle bir soru sorulduğu zaman bir bilmeceyle cevap veriyorum: “Bilin bakalım, Türkiye’de olmayan bir şeyin profesörüyüm.” Bir sürü şey söylüyorlar, sonuçta hukuk profesörü olduğumu öğrenince hak veriyorlar tabii. Özellikle de söyleyişi konumuz olan inşaat sektörü, hukukun olmadığı en temel alanlardan birisi. 1956 yılında Aydın’da doğdum. Ankara Hukuk Fakültesi’ni 1978 yılında bitirdim. Uzmanlaşmak gerektiğini düşündüğümde Türkiye’de gelişmemiş olan alanın gayrimenkul olduğunu gördüm. Ve bu konuda bir tesadüfle de Tapu Kadastro Okulu’na hocalık boşluğu doğdu, ben de oraya talip oldum. Ondan sonra eşya hukuku ve inşaat, özellikle de gayrimenkul uzmanlık alanım oldu. Evli ve iki çocuk babasıyım. P: Bugün inşaat sektörüne atılırken ya da bir inşaat yapılırken sizin karşılaştığınız en büyük hukuki sorunlar neler oluyor? ESÖ: Türkiye’de tapu güvenliğinin olmaması oluyor en temel olarak. Bu konuda son yıllarda verilen kararlarda değişiklikler olsa da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ni sıklıkla meşgul eden davalar olarak, bir taşınmazı sekizinci malikinden edinmiş olsanız bile, sonrasında burası orman tapusuydu diyerek açılan bir davada hiçbir tazminat ödenmeksizin, devletin sorumluluğuna gidilemeden taşınmazın tapu kaydının Hazine adına geçişi sağlanabiliyor. Bu konuda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin uzun dava sürecine tabi olmaktan başka yapacak bir şey kalmıyor. Özellikle yabancı yatırımcılar açısından, Amerikan uygulama- sında olduğu gibi “title insurance” gibi bir sigorta poliçesi de gelişmediği için büyük sorunlar doğabiliyor. Ayrıca, İmar Kurumu’nun asla kurumsallaşmadığını ve bu konuda rüşvetin çok yaygın olduğu ortada. Bunun dışında karşılaşılan bir sorun yok çünkü insanlar kurumsal bir firmadan inşaat yatırımı yapacak olurlarsa inşaat yatırımı ve kalitesi açısından bir sakınca olduğunu düşünmüyorum. Dünyada da Türk inşaat firmalarının başarılarını gözlemliyorum, bu açıdan büyük proje ve inşaatları sorunsuz tamamlayabiliyorlar. P: Türkiye’de inşaatla ilgili en fazla hangi konularda uyuşmazlık olduğunu görüyoruz? Bunların bu kadar çok dava konusu edilmesindeki temel problemin ne olduğunu söyleyebiliriz? Mevzuat boşlukları mı yoksa Yargıtay kararlarındaki tutarsızlıklar mı? ESÖ: Genellikle inşaat firmalarının tüketici haklarına saygılı olmaması dolayısıy- Ben böyle bir soru sorulduğu zaman bir bilmeceyle cevap veriyorum: “Bilin bakalım, Türkiye’de olmayan bir şeyin profesörüyüm.” la açtığımız davalar oluyor. Örneğin şu an açtığımız bir dava gibi sınırsız deniz manzarası vaat edilmişken öndeki parselin yasal imar hakkını kullanması durumunda manzaranın birden bire kaybolmasıyla karşı karşıya kalınabiliyor. P: Sizin kişisel olarak mevzuatla ilgili gördüğünüz en büyük eksiklikler nelerdir? ESÖ: 1965 yılının artık ihtiyaca cevap vermeyen Kat Mülkiyeti Yasası, imar